 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/8847
K: 1991/929
T: 29.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen davada; davacı, paydaşı bulunduğu 118 parseldeki payına karşılık parselasyon haritası ile kendisine özgülenen 93 özel parsele elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair karar duruşmalı inceleme yapılması isteğine davalı Rahmi vekilince yasal süresi içerisinde, davalı Mehmet vekili ise yasal süresi geçirildikten sonra teyiz edildiğinden; dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalı Mehmet vekili, 30.4.1990 günü kendisine tebliğ edilen hükme karşı 18.5.1990 tarihinde temyiz yoluna başvurmuştur. Yasal 15 günlük süre geçirilmiş bulunmasına göre, bu davalı adına yapılan temyiz isteminin reddine.
Davalı Rahmi vekilinin temyizine gelince:
Bilindiği üzere, paylı mülkiyet üzere olan taşınmazda açık ya da kapalı eylemi kulanma biçiminin oluştuğunun kabul edilebilmesi için tam paydaşların payına isabet eden miktardan az ya da çok zeminde beliri bir yeri kullanması ve bu fiili durumun bütün paydaşlar tarafından kabul edilmesi veya en azından uzun süreden beri böyle bir kullanma şekline ses çıkarmamak suretiyle benimsenmesi gerekir.
Somut olayda, davaya konu 118 parselle birlikte Hazinenin de paydaşı bulunduğu dava dışı dört ayrı paseli dahi kapsayan bir parselasyon haritasındaki özel 93 parselin kendisine ait olduğundan bahisle davacı bu davayı açmıştır.
Ne varki, davada dayanılan haritanın hangi koşullarda ne şekilde düzenlendiği, tüm paydaşları bağlayıcı bir yönü bulunp bulunmadığı gerçekten tüm paydaşlar aasında eylemli kullanma biçimini belirleyen açık ya da kapalı (zimni) bir anlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediği yeterince ve inandırıcı şekilde araştırılmış değildir.
Nitekim, sözü edilen harita kapsamına dahil edilen dava dışı parsellerle ilgili emsal davalar sonucunda verilen kararların değinilen nedenlerden ötürü bozulduğu da anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, değinilen maddi olgu ve hukuki ilkelerin varlığını içereyen noksan soruşturmaya dayanılarak yazılı biçimde hükme varılması isabetsizdir. Temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden dolayı hükmün HUMK.nun 428. madesi uyarınca BOZULMASINA, 16.5.1989 taihinde yürürlüğe giren avukatlık Ücret Tarifesinin 4. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden tahsiline ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.