 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/8211
K: 1990/9036
T: 28.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, 2817 parsel sayılı taşınmaza yaptırılan ana yapının tüm dairelerinin imarca tasdiki ve dört kat esasına dayalı projesine göre satın alınmasına karşın, satıcı olan davalının ilerde imar durumunda değişiklik yapılarak kat çıkılmasına olanak tanınacağı düşüncesiyle tapuda bir kısım payı (arsa payını) üzerinde bıraktığını ileri sürmüşler, davalının üzerinde kalan çekişmeli payın iptaliyle adlarına tescilini istemişlerdir. Gerçekten davalının üzerinde kalan çekişmeli pay nedeniyle ana yapıda kat itrifakına geçilemediği anlaşılmaktadır. Kuşkusuz, dört katlı projeye göre daire satışları yapılmış bulunmasına rağmen arsa maliki yada vekili satılan dairelere bağlantılı olarak verilmesi gereken, arsa payını alıcıları (davacıları) hile ile hataya düşürüp gerçek oran dahilinde vermemiş ise, davacıların açıkta kalan çekişmeli payı isteyebilme hakları doğacaktır. ancak, alıcılar ileride kat çıkılacağını kabul ederek daire almış ve tapuda arsa payı edinmiş iseler taraf iradelerinin serbestçe satışı yapılan pay üzerinde oluştuğunun ve satıcının üzerinde kalan payın karşılıksız olarak davacılara aktarılamayacağının kabulü gerekecektir.
Müşterek malkiyete tabi ana yapıda ileride kat çıkılması olanağının doğmayacağı yada doğamayacağı anlaşıldığı takdirde kat irtifakının sağlanabilmesi (kurulabilmesi) için uyuşmazlığa bir çözüm getirilmesinin zarureti de ortadadır.
O halde, yukarıda değinilen yönler gözetilerek incelem ve değerendirme yapılması davalı (satıcı) üzerinde kalan çekişmeli payın ne sebeple bırakıldığı açıkça saptanmalı ve böylece davacıların bu payı karşılıksız olarak isteyebilip isteyemeyecekleri ortaya çıkarılmalıdır. Çekişmeli payın, yanların serbest iradesi ile bırakıldığının, diğer bir deyişle bilinerek ve istenerek arsa payı satışına dahil edilmediğinin anlaşılması ve binanın tamamının davacılara satıldığının belirlenmesi, özellikle yeni bir kat çıkma olanağının bulunmadığının ortaya çıkması halinde ise davalının üzerinde kalan payın karşılığı saptanarak davacılara aktarılması yoluna gidilip gidelemeyeceği değerlendirilmelidir.
Yerel Mahkemenin açıklanan hususları gözeten hükme yeterli bir soruşturma ve değerlendirme yapmadan yazılı şekilde hüküm kurması doğru değildir. Davacılarnı temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.6.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.