 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/5966
K: 1990/6122
T: 04.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, Adana 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen hükmün onanmasına ilişkin olan 5.12.1988 gün ve 10326-13757 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya icelendi; gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davaya konu taşınmaz mallar, davacı Kuvai Milliye Mücahitler ve Gaziler Derneği adına tapu sicilinde kayıtlı iken, Adana Valililiğinin idari nitelikteki işlemine dayanılarak davalı Derneğe intikal ettirilmiş ve tapuya kaydedilmişlerdir. Ne var ki; tapuda davalı Dernek namına yapılan tescilin sebebini teşkil eden idari işlem Adana Valiliği aleyhine Adana İdare Mahkemesine açılan dava sonunda verilen 16.2.1985 gün ve 469/815 sayılı kararla iptal edilmiştir.
Medeni Kanun 930. maddesi hükmünce aynı haklar tescil ile doğar. Bunun yanısıra Türk Medenri Kanunu, Alman sisteminden ayrılarak tescil yolu ile mülkiyet doğumunu, sebebe bağlı bir hukuki işlem olarak kabul etmiş, mülkiyet hakkının tescil ile doğabilmesi için, tescilin geçerli bir hukuki sebebe dayanmasını zorunlu saymıştır. (Prof. Dr. Selahattin Sulhi TEKİNAY - Eşya Hukuku, İst. 1978, s. 208 vd. S. AYMEN-ELBİR s. 187).
Bu itibarla, dayanağı idari işlem, idari yargı yerinde iptal edildiği takdirde tapu kütüğündeki tescil niteliğini alır. Önceki hak sahibi de, tapu kütüğündeki kaydın tashihi davasını açmak hakkını kazanır. (Uyuşmazlık Mh. 30.4.1953 tarihli kararı, RG. 8481; HGK. 18.2.1957 T. 1/10 E - 107 K) Gerçekten, aynı yasanın yorumuna ilişkin ve yanı konuda İçişleri Bakanlığının taraf olduğu dava nedeniyle verilmiş ve Yüksek Mahkemenin (Danıştay'ın) denetimiyle oluşmuş ikinci bir idari yargı kararının ortaya çıktığı ve bu kararın diğer idari karara (Adana İdare Mahkemesince verilen karara) tamamen ters düştüğü açıktır. Kuşkusuz, aslolan Yüksek Mahkemenin kararıdır. Ancak, olayda tapu kütüğündeki tescilin dayanağı işlemi iptal eden ve tescili sebebsiz bırakan karar, Adana İdare Mahkemesi tarafından verilmiştir. Anılan idari yargı kararı da halen hukuksal varlığını sürdürmektedir. Diğer bir deyişle, karar kanun yollarına başvurularak ortadan kaldırılmış değildir.
O hade, yerel Mahkemece kurulan hükmün onanmış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenle, davalı Derneğin H.U.M.K'nun 440. maddesinde öngörülen hallerden hiç birisine uygun düşmeyen karar düzeltme isteğinin REDDİNE,davalıdan Usulün 440 ve 5435 sayılı Kanunun 2. maddeleri gereğince takdiren 5.000 lira para cezası ile 10.000 lira red harcının alınarak Hazineye gelir kaydına,4.5.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.