 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/5932
K: 1990/6260
T: 07.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının reddine dair yerel mahkemece verilen karar, yasal süre içersinde davacılar vekili tarafından temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, kadastroca 2613 sayıl Yasanın 22/H maddesi gereğince maliki bilinemediğinden bahisle davalı Hazine adına tesbit ve tescil edilen 1020 ada, 51 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanlarına ait tapu kaydı kapsamında kaldığını ileri sürerek iptal ve tescil istemişlerdir.
Anayasa Mahkemesinin 10.2.1970 gün ve 60/8 sayıl iptal kararı ile ortaya çıkan duruma göre, Yargıtay uyulaması 2613 sayılı yasanı 22/H maddesi uyarınca Hazine adına tesbit ve tescil edilen taşınmazlar hakkında açılan davada, tapu kaydına dayanılması halinde davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabii tutulamayacağı doğrultusunda oluşmuş ve kararlılık kazanmıştır. Öte yandan 3402 sayılı yasanın geçici 4/3 maddesindeki bir yıllık süre, anılan yasadan önceki dönemde on yıllık hak düşürücü süreye bağlı olan davalarda uygulanır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 20.3.1989 gün 8-861/211 sayılı kararı da bu yöndedir. O halde, 3402 sayılı yasanın geçici 4. maddesinin 3.bendinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde 6.10.1988 günü açılmış olan bu davada hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. bunun yanısıra, taşınmazın davalı Hazine adına hükmen tesciline dayanak ilam örneğine göre önceki davanın hukuki sebebi farklı olduğu gibi davacılar veya murisleri o davanın tarafı değillerdir. Bu itibarla, olayda kesin hükmü de yoktur. Hal böyle olunca davaya bakılarak işin esasının incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verlimesi gerekirken, yanılgı gereçesiyle davanın reddedilmesi isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 7.5.1990 tarihinde oybiriğiyle karar verildi.