 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/5759
K: 1990/12943
T: 13.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİ
- FAZLALIĞA AİT ŞERHİN İPTALİ
ÖZET:Kesinleşen kadastro tesbitine göre oluşturulan tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhin yasal dayanaktan yoksun olduğuna ilişkin itiraz ve davacı hakkının,tesbite esas tutulan kayıt malikine ait bulunduğu hususundaki Yargıtay'ın görüş ve uygulamasında hiç bir sapma yoktur. Dava konusu şerhin ayni bir hak sağlamayacağı ve başlı başına mülkiyeti ifade etmeyeceği, ancak miktar fazlası yönünden dava ve talep hakkı verebileceği hususu yargısal uygulamada kural olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nun 10.12.1985 gün ve 100 sayılı kararı ile bu husus teyit edilmiştir. Miktar fazlalığına ilişkin şerh, sicildeki hukuki varlığını sürdürdüğü sürece davacı Hazinenin buna dayanarak dava açmakta hukuki yararı vardır. Bu nedenlerle işin esasına girilmesi gerekir.
(Y. HGK. Kararı - 14.1.1987 gün ve Esas: 1986/5-107,Karar: 1987/8 s.)
Yanlar arasında görülen dava da; davacı Hazine vekili, kadastroca davalılar ve miras bırakanları adına tesbit ve tescil edilen 93 ada 26 parsel sayılı taşınmazın revizyon gören iskan kayıt miktar fazlası 1572 metrekarenin mülkiyetinin ve bu kısma ait kamulaştırma parasının Hazineye ait bulunduğunun hükmen saptanmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar yasal süresi içerisinde davacı vekilince duruşmasız, davalılar vekili tarafından ise duruşmalı inceleme yapılması .isteği ile temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı Hazine; 93 ada 26 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydındaki "1572 m.2 fazlalık Defterdarlığa bildirmiştir" şerhine tutunarak, fazlalığın mülkiyetinin ve bu miktar için belirlenmiş 1.179.000 lira kamulaştırma parasının kendisine ait olduğunun hükmen saptanmasını istemiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun 14.1.1987 gün ve 1986/5-107 esas, 1987/8 karar sayılı ilamına dayanılarak fazlalığa dair şerhin davacı Hazineye ayni hak sağladığı , kayıt maliki tarafından silinmesi hakkında dava açılmadıkça bu hakkın kaybolmayacağı, böyle bir davada açılmadığı ve bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, kesinleşen kadastro tesbitine göre oluşturulan tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhin yasal dayanaktan yoksun olduğuna ilişkin itiraz ve dava hakkının, tesbite esas tutulan kayıt malikine ait bulunduğu hususundaki Yargıtay görüş ve uygulamasında hiç bir sapma yoktur.
Öte yandan, Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nun 10.12.1985 gün ve 100 sayılı kararıyla davaya konu türdeki şerhlerin aynı bir hak sağlayamayacağı ve başlı başına mülkiyeti ifade etmeyeceği, ancak miktar fazlası yönünden dava ve talep hakkı verebileceği hususunun yargısal uygulamada kural olarak kabul edildiği ayrıntılı bir biçimde vurgulandıktan sonra içtihadi birleştirme yoluna gidilmesine gerek bulunmadığı görüşü benimsenmiştir.
Diğer taraftan, yerel mahkemece dayanılan Hukuk Genel Kurulu kararın da fazlalığa ait şerhin iptali hususunda dava açılamayacağının bildirildiği olgusuna göre sonuca gidildiği de açıktır. Miktar fazlalığına ilişkin şerh sicildeki hukuki varlığını sürdürdüğü sürece davacı Hazinenin buna dayanarak dava açmakta hukuki yararı bulunduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın esasına girilmesi,yanlara ait tüm kanıtlar toplandıktan sonra birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hükme varılması doğru değildir. İki tarafın temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) alınan peşin harcın temyiz edenden alınmasına, 13.11.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.