 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/3777
K: 1990/4994
T: 05.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen men'i müdahale ve ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edildiğinden gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmaz (1/2 yarı paylarla) tapuda müşterek mülkiyet üzere kayıtlıdır. Taşınmazın dava dışı yarı pay sahibinden kiralandığı da 1.3.1987 başlangıç tarihli kira sözleşmesinden anlaşılmaktadır. Esasen, değinilen yönler yanlar arasında tartışmasızdır. Somut olayda, uyuşmazlık, kurulan kira sözleşmesinin davacı paydaşı bağlayıp bağlamadığı; diğer bir deyişle, onun hakkında da hukuksal sonuç doğurup doğurmadığı noktasından kaynaklanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, müşterek mülkiyete konu taşınmazın kiraya verilmesi mühim sayılan idari tasarruflardandır. Bu itibarla, sözleşmenin geçerliği kabul edilebilesi pay ve paydaş çoğunluğuna dayanmasına bağlıdır. Anılan ilke, 27.11.1946 tarih 28/15 sayılı Yargıtay inançları birleştirme kararında açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır. Ne var ki bir ya da birkaç paydaşla kurulan kira sözleşmesi, diğer paydaş veya paydaşların açık ya da üstü kapalı (zimmi) onayları (icazetleri) ile geçerlilik kazanabilir. Müşterek taşınmaz malın, paydaşlarından biri tarafından kiraya verilmiş olması da sözleşmede taraf bulunmayan diğer paydaşın payına düşen kira karşılığını kiracıdan istemesine engel olamaz. (H.G.K.'nnu 9.5.1962 T.44/24 sayılı kararı)
Davacı paydaş, olayda, sözleşmeye karşı koşmamış; aksine yaklaşık bir buçuk sene sonra, buna (sözleşmeye) dayanarak geçmiş döneme ait kira parasından payına düşenin kendisine ödenmesi için icra takibine girişmiştir. Davalıya kira parasını ödememesi halinde "aktin feshi ile mecurun tahliyesini" isteyeceğini de takibe ilişkin talepnameyle ihtar etmiştir.
Açıklanan durum karşısında, davacı paydaşın kira sözleşmesine sonradan onay (icazet) verdiği ve sözleşmenin onun yönünden de bağlayıcı hale geldiği kabul edilmeli ve davalı şirketin kiracılık sıfatından ileri gelen kullanmasının fuzuli işgal sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddi yoluna gidilmelidir.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü H.U.M.K'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5.4.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.