 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/35
K: 1990/5939
T: 01.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen davada:
Davacı, maliki bulunduğu iki parça taşınmazın, davalıya satışı işleminin darda kalma (gabin) hukuksal nedeniyle iletli bulunduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddine savunmuştur.
Mahkemece, verilen iptal ve tescile ilişkin karar yasal süresi içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteği ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 1.5.1990 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vekili Avukat geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı. süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklaması dinlendi. duruşmanın bittiği bildirildi. iş karara bırakıldı bilahyare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı taraf, davalının dava dışı kardeşi Orhan ve şirketi adına pamuk ve tütün komisyonculuğu yapılmasından ötürü ona ve bu arada başkalarına borçlanıldığı, ödeme güçlüğü içine düşünülünce haklarında icra takibine geçildiğini, alacaklıların ve çevrenin baskısı karşısında ekonomik ve psikolojik çıkmazdan kurtulmak için verilecek bir miktar daha avans para karşılığında çekişmeli taşınmazların evvelki borçların da güvencesi olmak koşuluyla temlikinde alacaklı Orhan'la sağlanan anlaşma gereğince tapuda davalıya devir yapıldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı ise, davacı yanın senetli 27 Milyon liralık borçlarının alacaklısına ödenmesi suretiyle bedeli karşılığında gerçek satış yapıldığını savunmuştur. Mahkemece, dayanılan gabin savının kanıtlandığı ve alınacak avansın güvencesi olarak temlik yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki; yapılan soruşturma davada dayanılan hukuki sebepleri belirgin bir biçimde, ortaya çıkarmaya ve hüküm kurmaya yeterli değildir. Zira, bir taraftan gabin nedeni ileri sürülürken, öte yandan alınacak avans için yapılan inanç sözleşmesi gereği temlik yapıldığından bahsedilmiş ve ödenmeyen borçların güvencesi olarak danışıklı devir yapıldığına yer verilmiştir. H.U.M.K.' 179. maddesinde belirtildiği üzere, bir davada uyuşmazlığa ilişkin tüm maddi olguları bildirmek yanlara, aynı yasanın 75. maddesi uyarınca bildirilecek bu olguları açıklığa kavuşturmak hukuksal nitelendirmeyi yapmak ve sorunu çözüme ulaştıracak yasa hükmünü bulup uygulamak yargıta aittir. Ayrıca birçok hukuki sebebin bir arada incelenebilmesi, bunlardan birinin diğerinin incelenmesine hukuken olanak tanımasına bağlıdır. Bu ilke H.G.K.'nın 19.1.1972 gün ve 1972/2-584/14 sayılı kararıyla benimsemiş ve ayrıntılı bir biçimde açıklamıştır. Bilindiği ve Borçlar Yasasının 21. maddesinde tanımladığı gibi, bir olayda gabin var diyebilmek için objektif ve subjektif ögelerin birlikte gerçekleşmesi ve karşı tarafın bu durumu bilerek ondan yararlanması ya da sömürmesi gerekir.
Tamlikin alacağın güvencesi olarak borcun ödenmesi halinde geri devredilmek koşuluyla yapılması halinde ise bir tür taraf danışığı (muvazası) niteliğin de olan böyle bir işlemin yazılı delille kanıtlaması ve Medeni Yasanın 788. maddesinin gözönünde tutulması suretiyle sorunun çözüme ulaştırılması zorunludur. Eğer temliki işlem sadece verilecek bir miktar avans para karşılığında önceden varılan anlaşmaya göre yapılmış ise, bu durumda inanç sözleşmesi gündeme gelmekte olup, 5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıklandığı gibi yine yazılı delille kanıtlanması koşuluyla inanç sözleşmesi inanç gösterilene inanılan kişiye bir hakkın kullanılmasında davranışlarını inanç gösterenin inananın saptadığı amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla inanç gösterilen kişi inanç gösteren adına yapılacak bir işlemden sonra taşınmazın mülkiyetini ona geri verme yükümlülüğü altına girmiş ise bu edimini yerine getirmemesi halinde hakkında dava açılmasına yasal bir engel yoktur.
Yazılı delille kanıtlanması gereken hususlarda and yemin kanıtına da dayanılabileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olursa, icra takip dosyaları ile ticari defterlerin getirtilmesi, gerektiğinde uzman bilirkişi düşüncesine başvurulması, davalının dayandığı belgenin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ve davacı tarafı bağlayıcı yönü bulunup bulunmadığı üzerinde durulması, avans para alınıp alınmadığının araştırılması, and yemin kanıtına da dayanılabileceğinin gözönünde tutulması ve tüm bunlardan sonra hukuksal nitelendirme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.5.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.