 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/3125
K: 1990/2486
T: 26.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece verilen karar, yasal süre içerisinde taraflarca temyiz edildiğinden, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
KARAR : Dava, haksız elatma (fuzuli işgal) nedenine dayanan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Çekişme konusu 1262 ada 44 parsel sayılı taşınmazın, davanın açılmasından sonra davacı tarafından Ahmet Emin adlı üçüncü kişiye satıldığı ve mülkiyetin duruşma aşamasında devredildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, ilerde doğacak bir çekişmede taraf olacakların, çekişmeli hak veya şeyi başkalarına devir ve temlik etmelerine yasal bir engel yoktur. Bir hakka veya bir şeye sahip olan kimsenin tasarruflarında serbest olması gayet doğaldır. Bu kural tasarrufu sınırlayıcı bir durum söz konusu olmadıkça (örneğin bir ihtiyati tedbir kararı gibi) dava açılmasından sonra da geçerlidir. Bir diğer anlatımla, ayrık durumlar hariç, dava sırasında dahi devir ve temlik serbestliği vardır. Bu ilkeyi gözeten H.U.M.K.nun 186. maddesi, bir davanın açılmasından sonra dava konusunun gerek davacı ve gerekse davalı tarafından bir üçüncü kişiye devir ve temlik edilmesi halinde yapılacak usul işlemini düzenlemiştir. Olayda, dava konusunun davacı tarafından temliki söz konusudur. H.U.M.K.nun anılan maddesi (iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği) kuralının bir ayrıcalığıdır. Yargılama sürerken davalı olan şey veya hak devredilirse, bu devir mevcut davayı etkileyecektir. Bu öyle bir etkidir ki, temlik ile beraber mevcut dava da bir değişikliğe uğrayacaktır. Ancak bu değişiklik artık yasak (tevsi ya da tebddil) itirazı ile karşılaşmayacaktır. Zira, 185. maddenin 2. bendinin 2. fıkrasında bu değişiklikte hasmın onayına gerek olmadığı açıklanmıştır.
Yargıtay yıllardan beri kökleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarında davacının dava konusunun temliki halinde devralan kişinin davalının onayına gerek olmaksızın davacının yerine geçip, onun hak ve yetkilerini kullanacağını açıkça vurgulamıştır. (H.G.K.22.02..1961 gün 5/20; H.G.K. 29.01.1964 gün, 1/26 E.78 K.). Öte yandan mahkemece dava konusunun bir başkasına temliki halinde, bunu kendiliğinden (re'sen gözetmek ve işlem yapmak durumundadır. O halde, yasanın açık hükmüne karşın yukarıda değinilen işlem yerine getirilmeden, sonuca gidilmesi ve yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü, H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA 26.02.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.