 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/3085
K: 1990/8617
T: 19.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen davada; davacı, maliki bulunduğu 154 parsel sayılı taşınmazın, çap komşusu olan davalının Medeni Yasanın 661 ve ardından gelen maddelerine aykırı biçimde yapılanmak ve atık su bırakmak suretiyle zarar verdiğinden bahisle elatmasının yıkım suretiyle önlenmesini ve 230.000 lira zararın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve reddine dair verilen karar yasal süresi içerisinde davacı vekilince duruşmasız, davalı vekili tarafından ise duruşmalı inceleme yapılması isteği ile temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ile komşuluk hukukundan kaynaklanan zararın giderilmesi ve ödetilmesi isteğine ilişkindir. Savın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine nazaran yanlar arasındaki uyuşmazlığın komşuluk hukukuna ilişkin MK.nun 661 ve bunu izleyen maddelerinde öngörülen ilkelee çerçevesinde çözüme ulaştırılması gerektiği kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekirki her taşınmaz maliki mülkiyet hakkını komşularına zarar vermeyecek ve hoşgörü sınırlarını aşmayacak şekilde kullanmak durumunda ve zorunluluğundadır. Salt imara aykırılık komşuluk hukuku bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının yasal dayanağını oluşturmaz. Bunun için konunun uzmanı bilirkişiler aracılığı ile çevre ve İmar Yasları ile özellikle Medeni Yasanın komşuluk hukukuna ilişkin hükümleri gözönünde tutulmak suretiyle davalının kendi taşınmazına yapılanma ve mülkiyet hakkını kullanmak şeklinin davacıya yada taşınmazına gerçekten zarar verip vermediğinin belirlenmesi, zarar söz konusu ise nitelik ve derecesinin, hoşgörü sınırlarını aşıp aşmadığının, aşıyorsa ne gibi önlemlerle önlenebileceğinin, parasel yükünün saptanması, önerilen önlem yada önlemlerden olaya en uygun düşenine ve özverileri ençok denkleştirene hükmedilmesi gerekir. Öyle ise değinilen ilke ve olgular içermeyen soruşturma ve bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Yanların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.6.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.