 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/15433
K: 1991/1154
T: 04.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda Yerel Mahkemece verilen kabule ilişkin karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edildiğinden dosya incelenddi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, üçüncü kişiye borçlanması ve aleyhine icra takibine geçilmesi nedeniyle taşınmazın elinden çıkma tehlikesi karşısında 826 parseldeki çekişme konusu payını muvazaalı biçimde tapu idaresinde satış göstermek suretiyle ancak aslında bedelsiz olarak kardeşi davalıya temlik ettiğini, borçtan kurtulduktan sonra ise davalının iadeye yanaşmadığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle, yanlar arasındaki hukuksal ilişkinin inanç sözleşmesinden kaynaklandığı ve taraf muvazaasına ilişkin bulunduğu açıktır. Bilindiği ve 5.2.1947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararında belirtildiği üzere, değinilen türdeki bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Oysa yapılan işlemi hükümden düşürecek güçte bir muvazaa belgesine dayanılmış değildir. Davalının karşı çıkmasına karşın dinlenen tanık sözleri ile yetinilerek davanın kabul edilmesi isabetsizdir. Ne var ki, dava dilekçesinde vs. deliller denildiğine göre, yemin kanıtına da dayanılndığı gözönünde tutularak davacıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması, teklif ettiği takdirde yeminin davalı tarafından yöntemine uygun biçimde yerine getirilmesinin sağlanması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve noksan soruşturmaya dayanılarak yazılı olduğu üzere kabule ilişkin hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün, HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.2.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.