 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/14623
K: 1990/5200
T: 10.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada:
Davacı ve davallıar, tapu dışı satın almaya ve Medeni yasanın 655. maddesindeki koşulların yararlarına gerçekleştiği olgusuna dayanarak 145 parsel tapu kaydını iptaliyle adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı ve karşı davacılar ise, tapuya tutunarak aynı taşınmazda elatmanın önlenmesini istemişler haklarında açılan davanın ise reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, iptal ve tescil isteğinin reddine elatmanın önlenmesi davasının ise kabulüne dair verilen kara yasal süreis içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteği ile temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Esas dava, Medeni Yasanın 655. maddesi yoluyla 650. maddesine dayalı temliken tescil karşılık dava ise, tapuya dayalı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekirki, tapulu taşınmazın harici satışının geçersiz olduğunun kabulü doğudur.
Nevarki, toplanan tüm kanıtlara göre kayıt maliki N. ve çocukları ... İlçesi merkezinde oturmaktadır. Anne N.'nin köydeki bütün taşınmazları oğul F.G. aracılığı ile satışa çıkarılmış, en fazla bedel önerenlere tapu dışı satış yapılan arazi teslim edilmiş ve bunların çoğuna daha sonra kayıt maliki N. tarafından kayden de devir yapılmıştır.
Temlik davacıları da çekişmeli taşınmazı aynı yolla haricen satın almışlar ve tapuda temlik gerçekleştirmeden kayıt maliki N. ölmüştür. Davacılardan tapu dışı satın almadan itibaren burada meyve bahçesi yetiştirdikleri ve meyve ağaçlarının bedelinin yer değerinden fazla olduğu saptanmıştır. Esasen bu hususlar yanların ve Mahkemenin de kabulündedir.
Kayıt maliki annenin harici satışı gerçekleştiren oğlu F.G. ile birlikte hareket ettiği açıktır. Aynı nitelikteki emsal satışlara konu dava dışı kişilerin tapuları verilmiştir. Aradan uzun yıllar geçmesine karşın karşı davacıların somut olaydaki davranış biçiminin Medeni Yasanın 2. maddesinde öngörülen objetif iyi niyet kuralı ile bağdaşır yönü bulunmamaktadır.
Bu durumda temlik davacılarının meyve bahçesi yetiştirmede iyi niyetli olduklarının ve temliken tescile ilişkin diğer yasal koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Hal böyle olunca da temliken tescil davasının kabul edilmesi ve elatmanın önlenmesine yönelik karşılık davanın ise reddedilmesi gerekirken, kanıtların değerlendirilmesinde ve uyuşmazlığın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsidir. Temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.5.1989 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden tahsiline ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 10.4.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.