 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/1186
K: 1990/1645
T: 12.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen zararın önlenmesi davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde davalı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, komşu parseldeki selektör makinasının çalıştığı süre içinde çıkardığı ses, toz, toprak, saman nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek komşuluk hukukuna aykırı davranışın önlenmesini istemiştir. Hukuk Genel Kurulu'nun 14.9.199983 gün, 1980/1-2378 esas, 1983/814 karar sayılı ilamında belirtildiği ve benimsendiği üzere, komşular arasında çıkabilecek çıkar çatışmalarını düzenleyen Medeni Yasanın 661. maddesi, taşınmaz malikini yada kullananı komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıktan kaçınmakla yükümlü tutmuştur. Eş bir anlatımla, yasakoyucu komşuluk hukukuna egemen olan genellik, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerini gözeterek sevkettiği bu hukuk normu ile komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını dengeli bir şekilde düzenlemek ve bir arada yaşamak durumunda olan komşuların ekonomik ve sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemek suretiyle aralarındaki barışı korumak istemiştir.
Medeni Yasanın 661. maddesinde de, (bir kimse mülkünü kullanırken hele sınai işler yaparken komşusuna zarar verecek her türlü taşkınlıklardan çekinmeğe mecburdur. Hususiyle mazarrat veren ve gayrimenkulün mevki ve mahiyetine ve mahalli örfe göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi geçen gürültüler ve sarsıntılar yapmak ve duman ve kurum ve rahatsızlık veren sair toz, buğu, koku çıkartmak memnudur) hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükmün yüklediği ödev, mülkün kulanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınmaktır. Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşu taşınmaz zararını aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir.
Öte yandan, kullanmanın taşkınlık sayılmayacağının belirlenmesinde, taşınmazın bulunduğu yerin, kullanma amacının niteliğinin konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde, yöresel örfün de gözönünde tutulması gerekir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde yargıç, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemlerni bulma yönnünden her somut olayın özelliğini gözetmek, çıkar çatışmalarını olaya en uygun düşecek şekilde bağdaştırmak ve özverileri denkleştirmek durumundadır. Kuşkusuz, değinilen esaslar gözetilerek saptanacak olan taşkınlığın giderilmesi için getirilecek ve hüküm altına alınacak önlemlerin de bu esaslara uygun düşecek biçimde belirlenmesi ve hüküm yerinde ayrıntılı olarak gösterilmesi zorunludur.
Somut olayda, davalı Bakanlığa ait selektör makinasının çalışması nedeniyle, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarara yol açıp açmadığı konunun uzmanı olan bilirkişi kurulu aracılığı ile saptanmalı, tarım makinaları ile selektör makinasının bina içinde bulunduğu gözetilerek bir inşaat mühendisi de bilirkişi kurulunda yer almalı, uzman bilirkişilerden yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde varsa zararı giderici önlem yada önlemlerin neler olabileceğini içeren ayrıntılı rapor alınmalı ve alınacak raporda önerilen önlem yada önlemlerden olaya en uygun düşenine ve adil olanına hükmedilmelidir. Noksan soruşturma ile ve konunun uzmanı olmayan ziraat teknisyeni raporu ile yetinilmesi isabetsiz bulunduğu gibi (selektör makinasının faaliyetleri hakkının kullanılmasını engelleyecek sosyal ve ekonomik çıkarların tümüyle ortadan kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kabulü göre, harçtan bağışık olan davalı Bakanlığın harç ile sorumlu tutulması da isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.2.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.