 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/1173
K: 1990/2137
T: 19.02.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde davalı Hazine tarafından temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, tapuya dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkinndir. Uzman bilirkişi, raporunda davacı tapusunun çkişmeli taşınmaz ile birlikte komşu birçok parselleri içerisine aldığını bildirmiştir. Kural olarak, değişmez sınırlı tapulara, sınırların tam olarak kapanması, açık yönlerin kalmaması halinde sınırlarına; aki halde miktarına göre kapsam tayın edilmelidir.
Dayanak tapu kaydı doğuda denizi (göl)'ü, diğer üç yönde ise kişi taşınmazlarını sınır okumaktadır. Göl'ün kıyı kenar çözgisinin ve yalı şeridin, 13.3.1972 tarih ve 970/7 esa, 1972/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında belirtilen ilkelere uygun olarak belirlenmelidir. Oysa kıyı kenar çizgisi yalı (kayı) şeridinin nereden geçtiğini tam olarak açıklayamayan soyut içerikli bilirkişi raporu ile yetinilmiştir. Öte yandan tapu kaydının sınırlarının tam olarak kapanıp kapanmadığı da saptanmış değildir. Eksik inceleme ve yetersiz uygulama ile sağlıklı bir çözüme ulaşılamaz. Hal böyle olunca, tapu kaydını kapsadığı bildirilen tüm parseller komşu taşınmazların tesbit tutanakların ve dayanak kayıtlarının ve varsa göle ait kıyı kenar çizgisi haritasının getirtilmesi, yaşlı ve yansız yerel bilirkişi aracılığı ile kayıtların uygulanması, jeolog bilirkişilerden bulunduğu takdirde kıyı kenar çizgisi haritalarından da yararlanmak suretiyle sahil şeridi yönünde doyurucu rapor alınması, tapu kaydının sınırlarının kapanıp kapanmadığının, açık yönler kalıp kalmadığının saptanması, açık yönler kaldığı takdirde tapuya miktarı ile geçerli kapsam tayin edilmesi, tapu kaydının sınırları içerisinde kalan tüm parseller bir bütün oluşturduğuna, aynı taşınmazdan ayrıldıktalarına göre, kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme sınırının bu miktar üzerinden hesaplanması, kamu parsel kayıtları uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sölerini doğruluğunun denetlenmesi, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye ve infazı sağlamaya yeterli rapor ve kroki alınması, hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken bu kurallar gözetilmeden yazılı olduğu üzere kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Davalı Hazine'nin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.2.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.