 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1990/10212
K: 1990/11133
T: 11.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Samsun 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 11.9.1989 gün ve 1366-673 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 5.4.1990 gün ve 4554-4935 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olduğundan; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacıya ait çaplı taşınmazın hüküm yerinde belirtilen 1215 m2.lik kısmına davalı tarafından taşkın binaya yapılmak suretiyle elatıldığı, kadastral esas ve yöntemler gözetilerek düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla saptandığına göre; davalının ölçüme değinen karar düzeltme nedenleri yerinde değildir, reddine.
Ancak, davalı verdiği layihalarında (...bitişik nizama tabi her iki inşaatın projelerinin 1973 senesinde aynı mühendise çizdirildiğini, aynı ustalara yaptırıldığını, özellikle taraf taşınmazlarını ayıran ortak kadastral sınırın müşterek muvafakatla belirlenip, bunun noterde düzenlenen 28.2.1973 tarihli muvafakatnameye bağlandığını, kendi inşaatının da davacıya ait inşaattan üç ay sonra başlatıldığını; böylece, işin başından beri iyiniyetle hareket edildiğini...) bildirmiş, taşkın binanın isabet ettiği zeminin muhik tazminat karşılığında adına temliken tescilini talep etmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, anılan nitelikteki talebin (temliken tescil talebinin); diğer bir deyişle, MK.nun 651. maddesinden kaynaklanan hakkın, savunma yoluyla da ileri sürülebileceği kararlılık kazanmış, yargısal uygulamada benimsenmiş bulunmaktadır.
Her ne kadar; Yargıtay'ın yerleşmiş diğer bir ilkesinde, kadastral çapları düzenleniş parsellere taşan yapı sahibini kural olarak iyiniyetli kabul edilemeyeceği ifade edilmiş ise de; bu ilkenin her zaman ve her durumda uygulama yeri bulacağı söylenemez.
Bu itibarla, olaylar, karineler ve tarafların toplanacak tüm delileri birlikte incelenip değerlendirilmeli, davalının iyiniyetli sayılıp sayılmayacağı kesin biçimde ortaya çıkarılmalıdır. Ayrıca, temliken tescili talep edilen çekişmeli zeminin, imar mevzuatına göre ifrazına yasal olanak bulunup bulunmadığına merciinden sorularak saptanmalı ve ondan sonra varılacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurulmalıdır. Esasen, hükmüne uyulan bozma kararında da (...tarfların iddia ve savunmaları çerçevesinde gerekli soruşturma ve uygulama yapılmalı, ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir...) denilmiş; böylece, soruşturmanın tamamlanması yönünden taraf yararına usuli kazanılmış hak teşekkül etmiştir.
Yerel mahkemenin, yukarıda belirtilen ilke ve olguları karşılayacak içerikte bir soruşturma ve değerlendirme yapmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurması doğru değildir. Anılan hususlar, bu kez yapılan inceleme sonunda anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve dairenin 5.4.1990 tarih, 4554/4935 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, Samsun Asliye 3. hukuk Mahkemesi'nce kurulan 11.9.1989 tarih, 1366/673 sayılı hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.