 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/8043
K: 1989/12352
T: 17.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen davada: Davacılar, paylı mülkiyet üzere sahibi bulundukları 7038 ada 30 parseldeki apartmanın A/1 blok 10. kat 64 numaralı bağımsız bölümü davalının vakii haksız elatmasının önlenmesini ve 4.112.500 lira ecrimisilin tahisilini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle ve davalı da temyize yanıt dilekçesi ile incelemenin duruşmalı yapılmasını istemekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, tapuya dayalı elatmanın önlenemsi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Davalı ile davacıların bayii (eski malik) arasında 6.12.1983 günü sicile yansıtılmak suretiyle düzenlenen iki yıl süreli 1.600.000 liralık faizsiz ipotek bağıtından ve aynı gün kaleme alınan "Borç Erteleme Sözleşmesi" başlıklı belge içeriğinden davalının çekişmeli dairede kira parası ödemeksizin oturmasına karşılık, eski malike faizsiz olarak verdiği paranın güvence altına alınmasının amaçlandığı ve taşınmazın bu ipotekle birlikte davacılara temlik edildiği anlaşılmaktadır. Davacıların anılan ipotekli borçtan hukuken sorumlu olacakları da kuşkusuzdur.
Nitekim, çekişmeli taşınmazın 18.4.1986 günü kayden edinilmesinden sonra davacılar tarafından gönderilen ve 6.5.1986 ve 15.2.1988 tarihlerinde tebliğ edinilen ihtarnamelerle ipotek bedelinin göstereceği yere ödeneceği davalıya bildirilmiş ve daireyi boşaltması istenilmiştir. Bu hususlar davalının da kabulündedir.
Ne var ki, tersine tutum izlemesi üzerine hakkında 15.3.1988 günü dava açılmış, yargılama aşamasında da ipotekli borç mahkeme veznesine depo edilip ipoteğin silinmesi sağlanmıştır.
Yeni malik davacılar, para faizsiz ev kirasız bağıtı ile süresi bitmeden dahi kural olarak bağlı olmadıkları nedeniyledir ki, bu doğrultudaki iradelerini ihtarname göndererek karşı tarafa ulaştırmışlardır. İhtarname gönderilmesi ve ipoteğin silinmesine ilişkin dava açılması karşısında anılan yazılı sözleşmenin 8. maddesinde öngörülen koşulların davalı yararına gerçekleştiğinin kabulüne olanak yoktur. Söz konusu bağıtın 3. maddesinde aynen "borçlu borcunu talep halinde 2 ve 3. yıl sonunda, talep olmaz ise 4. yıl sonunda ikinci madde esaslarına göre ödediğinde veya borcun tamamını her hangi bir banka veya ilgili merciiye bloke ettiğinde dairesi üzerindeki ipotek derhal kaldırılacak ve bu durumda alacaklı keşideye ve protestoya gerek olmaksızın daireyi derhal tahliye edecektir.." hükmüne yer verilmiştir. Sözleşme süresi 6.12.1987 günü sona erdiğine ve ipotek bedeli de 13.5.1988 günü ödendiğine göre en geç bu tarihten itibaren davalının dava konusu dairede oturmasının hukuki dayanağı kalmamış, haksız elatan (fuzuli şagil) durumuna düşmüştür. Somut olaya neresinden bakılırsa bakılsın ipotekli borcun depo edildiği günden itibaren bu davayı açma hakkının doğduğunun kabulü yoluna gidilmelidir. Kaldı ki, usul ekonomisine ilişkin ilkeler yanlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için yeni bir davanın açılmasını da zorunlu kılmaz.
Hal böyle olunca, davanın kabul edilmesi gerekirken, kanıtların değerlendirilmesinde ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesinde yangılgıya düşülmek suretiyle yazılı biçimde reddedilmesi isabetsizdir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün H.U.M.K. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,(...) 17.10.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.