 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1989/579
K:1989/2568
T:09.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İMAR UYGULAMASI BAŞKALARINA AİT PARSELDE KALAN BİNA (YIKILMA KOŞULLARI)
ÖZET: İmar parselasyonu yapılırken başkalarına ait parsellerde kalan ve plan ve yasalara göre korunmasına olanak bulunmayan yapılar bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmek koşulu ile yıkılabilir.
(6785 s. İmar K m. 42/C)
(3194 s. İmar K m. 18)
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve kal' davası so nunda, Yerel Mahkemece verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davalıya ait binanın çekişmeli bölümünün önceden kendi kadastro parselinin mülkiyet alanında kalmakta iken, imar şüyulandırması (parselasyonu) sonucu oluşturulan ve davacı adına tapuya tescili yapılan imar parseline katıldığı uzman bilirkişi raporlarıyla saptanmıştır. Esasen bu yön, yanlar arasında da tartışmasızdır.
O halde, olayda uyuşmazlığın, yürürlükten kaldırılan 6785 sayılı İmar Yasasının 42/c ve 3.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3194 sayılı yeni İmar Yasasının 18. maddesi hükümlerinden kaynaklandığı açıktır.
Bilindiği üzere yasa maddelerinin konuya ilişkin bölümlerinde aynen, (... Üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde, şüyulanma sadece zemine ait olup, şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır. Düzenleme sırasında plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmıyan bir yapı, ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat icaplarına göre muhafazası mümkün görülmiyen yapılar ise, birden fazla imar parseline rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe veya aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyu giderilmedikçe, bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam edilir...) denilmiş bulunmaktadır. Görülüyorki, yasakoyucu bu hükümlerle plan ve mevzuata göre korunması (muhafazası) mümkün görülmeyen yapıların bedelleri, ilğili parsel sahiplerince, yapı sahibine ödenmek koşulu ile binanın yıkımına (kaldırılmasına) olanak tanımıştır. Aksi halde, eski yıpranmış, ekonomik değeri az ve basit bir yapının, çok daha değerli bir arsayı kendiliğinden yıkılıncaya değin işgal etmesi ve arsanın sahipleri tarafından ekonomik amacına uygun şekilde kullanılmasının engellenmesi yolu benimsenmiş olurki, böyle bir kabul ve uygulama iyiniyet kuralları ilede bağdaşmaz Nitekim, değinilen hususlar Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.1982 tarih, 1-760/946 sayılı kararında vurgulanmıştır.
Bu itibarla, konunun uzmanı olan bilirkişi aracılığıyla yerinde yeniden keşif yapılması, bilirkişiden yukarıda açıklanan yasal ve yargısal ilkeleri karşılıyan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması ve sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davaçının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine, 9.3.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.