 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1989/5408
K:1989/9939
T:19.09.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Orijinal ölçü değerlerine aykırı çap ve sicil oluşturulması işlemi tapulama (kadastro) öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için, bu tür uyuşmazlıklarda 766 sayılı Yasanın 31 ve bunun yerine geçen 3402 sayılı Yasanın 12. maddelerinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı yoktur.
(3402 s. Kadastro K. m. 12)
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;, davacı ve karşı davalılar, kayden maliki bulundukları 61 parsel sayılı taşınmaza haksız elatmanın önlenmesinin ve elatılan alandaki şantiye binasının yıktırılmasını istemişlerdir.
Davalı ve karşı davacı Atalay, tapulama sırasında yapılan tersimat hatası sonucunda oluşturulan paftanın orijinal ölçüye göre düzeltilmesini, diğer bir anlatımla kadim doğal sınıra göre, karşı taraf tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiş ve hakkındaki elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının reddini savunmuştur.
Davalı Yalçın ve Anonim Şirket'i ise çekişmeli yerle ilgilerinin bulunmadığını ileri sürmüşlerdir.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, geleceğe bırakıldığından Yalçın ve İ............ A.Ş. hakkındaki davanın esası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 61 parselin 1016 m2 lik bölümüne Atalay'ın elatmasının önlenmesine ve şantiye binasının yıktırılmasına dair verilen karar yasal süresi içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteği ile Atalay vekili tarafından temyiz edilmekle; dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Esas dava, paylı mülkiyet üzerine olan 61 parsel sayılı taşınmaza, elatmanın önlenmesi ve yıkım ve bu dava ile birleştirilerek görülen karşılık dava ise yanlış çevirme (tersini) sonucu oluşturulan pafta ile 62 parselden bölünme suretiyle oluşan 173 parsel çapının orijinal ölçü krokisi ve değerlerine göre, düzeltilmesi (tapu iptal ve tescil) isteğine ilişkindir.
Hemen belirtilmek gerekirki, orijinal ölçü değerlerine aykırı çap ve sicil oluşturulması islami tapulama (kadastro) öncesi bir sebepten kaynaklanmadığı için bu tür uyuşmazlıklarda 766 sayılı Yasanın 31 ve bunun yerine geçen 3402 sayılı Yasanın 12. maddelerinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanma olanağı yoktur.
Dosya içeriğine göre, orijinal ölçü krokisi ve ölçüm değerlerine aykırı çevirme yapılarak düzenlenen pafta ve çapa dayalı sicil oluşturulduğu tartışmasızdır.
Ne varki, ilgililerin başvurusu üzerine 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca çekişmeli yer ve çevresinde idari yoldan başlatılan düzeltme çalışmalarının sürdürüldüğü de açıkca anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, idari yoldan başlatılan düzeltme çalışmalarının 3402 sayılı Yasanın 41. maddesinde öngörülen prosedüre göre sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak durum çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hükme varılması isabetsizdir. Kabule göre de; hükmün esasını oluşturulan ve son oturum tutanağına geçirilen kısa karar yıkımı içermemesine karşın usul yasasının her iki kararın birbirine uygun ve uyumlu olmasına ilişkin temel kurala aykırılık yaratılıp yargı kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz biçimde gerekçeli hüküm kurulması doğru değildir. Yanlardan Atalay'ın temyiz itirazları bu yönden yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 16.5.1989 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden tahsiline, 19.9.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.