 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/2585
K: 1989/4417
T: 10.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescili davası sonucunda, Yerel Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar, yasal süresi içerisnde, davacı tereke temsilicisi vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş isede; duruşma isteği değer yönünden, reddedildi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, miras bırakanı (annesi) Feride'nin paydaşı olduğu iki parça taşınmazdaki paylarının sahte ve yokluk ifade eden işlemlerle davalıya devredildiğini ileri sürmüş, tapu ipta ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Gerçekten, aksi hükmen kanıtlanmayan ölüm belgesi ve nüfus kayıt örneğine göre; davacının miras bırakanı annesi Feride'nin 30.3.1986 tarihinde ölmüş olmasına karşın, temliki işlemlerden birinin parmak iziyle (bizzat takrir verilmişcesine gerçekleştirildiği, diğerinde ise Feride'ye vekaleten hareket edildiği, gerek temlikte kullanılan vekaletname tarihinin, gerekse temlik tarihlerinin ölümden sonraki tarihlere isabet ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, taşınmaz malların mülkiyetini nakleden işlemle isabetbağlıdır. Sebep mevcut oldıkça mülkiyetin nakledilmiş olduğu söylenemez. Somut olayda davacının miras bırakanı Feride'nin paylarına ilişkin olarak yapılan işlemlerin geçerli bir sebebe dayanmadıkları, böylece yok hükmünde oldukları açıktır. Bu durumda, davalının MK.nun 931. maddesinden yararlanmasına da yasal olanak yoktur. Zira, anılan maddede deyimini bulan "iyiniyet" tapu sicilindeki kaydın doğruluğuna yöneliktir. Tapu sicilinin kapsamına girmeyen konulara ait iyiniyet bu madde hükmü ile korunamaz. Medeni Kanunun 931. maddesinin uygulanması yönünden, vekaletnameye dayanan kimsenin iyiniyetli bulunması da sonuca etkili olamaz. Kaldı ki, aynı köyde oturan davalı (alıcı), konumu itibariyle Feride'nin önceden öldüğünü, vekaletnamenin de geçersizliğini bilen yada bilmesi gereken bir kişi durumundadır. Bir an için, Feride'nin vekaletnamenin verildiği tarihten sonra olduğu varsayılsa bile, ölümle vekalet görevi sona ermiştir. Vekaletnamede, vekalet ilişkisinin ölümden sonrayı da kapsayacağına ilişkin bir açıklık bulunmamaktadır. İşin özelliği de bunun (vekaletin) devamına imkan verir nitelikte değildir. O halde, yukarıda değinilen ilke ve olgular gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayanılarak reddedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden geri verilmesine 10.4.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.