 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/2370
K: 1989/6436
T: 23.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA :Taraflar arasında görülen davada; davada, maliki bulunduğu 1313 ada 36 parsel sayılı taşınmazın davalı (O)'a ihale işleminin hile ve sahtecilikle; bunun da damadı diğer davalıya satışının danışık hukuksal nedenleriyle illetli olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar yasal süresi içeresinde duruşmalı inceleme yapılması isteği ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Davacı, eniştesi olan davalı (O)'ın sahte alacak belgesine dayanarak hakkında icra takibine geçtiğini, gösterdiği sahte adrese çıkarılan tebliğlerin sahte imza karşılığında kabulünü sağlamak suretiyle takibi kesinleştirdiğini ve yapılan ihaleye katılarak takipteki alacağa karşılık dava konusu taşınmazı satın aldıktan ve adına sicil oluştuktan sonra, durumu bilen veya en azından bilebilecek konumda olan diğer davalı damadına danışıklı bir biçimde temlik ettiğini, haklarında açılan hukuk ve ceza davalarının devam ettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Savın ileri sürülüş biçimi ve içeriğıne nazaran davada kademelı olarakyolsuz tescil ve danışık hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Danışık kurumu Borçlar Yasasının 18 inci maddesinde hükme bağlanmıştır.
Yolsuz tescil ise Medeni Yasanın 932 nci maddesinde düzenlenmiş olup, bunu kısaca yasanın öngördüğü yönteme uymadan yapılan hukuki işleme dayanılarak oluşturulan sicil olarak tanımlamak mümkündür. Kural olarak kötüniyetle taşınmaz edinme savları tanıkla kanıtlanabilir ve bu konuda her türlü kanıt gösterilebilir.
Öte yandan HGK.'nun 19.1.1955 gün 1/4-17 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere, cebri icra yoluyla ve açık artırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmaz malın satın alınmasında dahi Medeni Yasanın 932 nci maddesine dayanılarak tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabilir.
Oysa yerel mahkemece tanıklar dinlenmemiş konuyu ilişkin icra takip, Asliye Ceza, Ağır Ceza ve Asliye Hukuk Mahkemelerindeki dava dosyaları getirtilmemiş ve değerlendirmeye tabi tutulmamıştır.
Hal böyle olunca, yanların tüm kanıtları toplandıktan sonra birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilmek, varolan kanıtların değerlendirilmesinde ve uyuşmazlığın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.5.1989 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14.maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 100.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden tahsiline, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.