 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/2007
K: 1989/2226
T: 06.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bulancak Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 13.6.1988 gün ve 333 - 300 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 21.11.1988 gün ve 10051/13009 sayılı kararın düzeltilmesi, süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olduğundan dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı çekişmeli 441 parselin tesbit tutanağının beyan hanesinde gösterilen "üzerindeki ev (S.K.)'a aittir" şerhinin tutanağın Tapulama Müdülüğüne devredilmesinden sonra sahte olarak düşünldüğünü, esasen mülk edinme sütununda gösterilmediği halde sadece bayanlar hanesinde yazıldığından 766 sayılı Tapulama Yasasının 40; bu yasayı yürürlükten kaldıran 3402 sayılı yasanın 19/2 nci maddelerine uygun olmadığını ileri sürerek iptalini istemiştir.
Gerçekten gerek 766 sayılı yasanın 40 ıncı maddesinde, gerekse bu yasayı ortadan kaldıran 3402 sayılı yasının 19/2 nci maddesinde belirtildiği üzere "muhdesatın cinsinin ve ihdas tarihinin tutanağın iktisap sebebi sütununda izah edilmesi, muhdesat sahibinin, tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi" asıldır. Tasfiye yasalı olan söz konusu yasalar, M.K.4nun 650 ve 655 inci maddelerine dayanan yenilik doğrucu isteklerin tesbitin görece dışında tutmuş, ancak hakların kaybolmasını önlemek, ilerde M.K. nun 648 ve müteakip maddelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların daha kolaylıkla çözümlenmesini sağlamak amacıyla muhdesat ilişkin bu özel düzenlemeyi getirmiştir.
Muhdesat şerhi eylemli (fiili) durumun belirlenmesinden ibaret olup muhdesat sahibinin kişisel hakkının varlığını gösterir. Bu hakkın topulama tesbiti sırasında tapulama tutanağında sonra da kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi hakkın niteliği üzerinde hiçbir etik yaratmaz.
Hemen belirtmek gerekir ki, muhdesat tesbit tutanağında gösterilmese dahi hak sahibi her zaman genel mahkemede açacağı eda davası ile bu kişisel hakkının varlığını ispat edebilir. Hal böyle olunca muhdesatın mülk edinme sütununda yazılmayıp sadece beyanlar hanesinde gösterilmesi hali şerhin geçersizliği için başlıbaşına bir neden olarak kabul edilemez. Tüm dosya içeriğine ve toplanan delillere göre şerhin sonradan düşüldüğü yolundaki sahtecilik iddiası da kanıtlanmış değildir.
Karar düzeltme dileçesinde yazılı nedenler HUMK.'nun 440 ıncı maddesinde gösterilen dört halden hiçbirisine uymamaktadır. Bu nedenlerle karar düzeltme istiğinin REDDİNE 6.3.1989 tarihide oybirliğiyle karar verildi.