 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E. 1989/1651
K. 1989/10811
T. 2.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL
İMAR PARSELASYONU
GÖREVLİ MAHKEME
ÖZET Davada ileri sürülen isteğin özü itibariyle, imar Yasasına ve Yönetmeliğine dayanılarak yapılan idari işleme yönelik ve bu işlemin bünyesini değiştirici ve etkileyici nitelikte olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
(3194 s. İmar K. m. 18)
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süre içersinde temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı, davaya konu binanın müştereken maliki bulunulan kadastral parsele yine müşterek katkı ile yaptırılmış olmasına karşın; imar parselasyonu sonucu oluşturulan ve binanın isabet ettiği parselde (imar çapında) kendisine pay ayrılmadığını, bir başka parselden pay verildiğini ileri sürmüş; iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. isteğin ileri sürülüş biçimine göre, yanlar arasındaki uyuşmazlığın İmar Yasası uyarınca yapılan parselasyon (şuyulandırma) işleminden kaynaklandığı açıktır. Gerçekten, gerek önceden yürürlükte olan 6785 sayılı Yasanın 42, gerekse sonradan yürürlüğe giren 3194 sayılı Yasanın 18. maddelerine göre belediyeleri imar sınırı içindeki binalı ve binasız arazi ve arsaların plan ve mevzuata uygun biçimde inşaata' ve tesbit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine elverişli duruma getirilmesi maksadıyla düzenlenmesi için, bunları sahiplerinin muvafakatı dahi aranmaksızın birbirleriyle, yol fazlalarıyla ve belediyeye, kamu tüzel kişilerine, kamu kurumlarına ait yerlerle birleştirip, plan ve mevzuat icapları gereğince hisseli veya hissesiz olarak yeniden parsellere ayırmağa ve bu parsellen ilgililere dağıtmaya yetkilidirler.
Anılan yasal hükümlerin uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğe göre de; düzenleme sonunda oluşacak imar parsellerinin mümkün olduğu kadar aynı yerdeki eski parsel sahibine tahsisi, buna imkan olmadığı veya mal sahibine teknik veya hukuki nedenlerle müstakil parsel verilememesi halinde bu parsellerin yerine mümkün olduğu kadar ayni şart ve değerde şüyulu parsel verilmesi gerekmektedir. Yukarıda değinilen mevzuat kurallarında da belirtildiği üzere, kadastral parsel üzerinde yer alan yapının korunması ve müstakil bir imar parseli üzerinde bırakılması hususu, kesin bir zorunluluğu ifade etmeyip, düzenlemenin sağlığı açısından öteki unsurlarla birlikte dikkat edilecek noktalardan biri olarak belirlenmiştir. Kuşkusuz, imar parselasyon işlemi zemine ilişkindir. Binadan (muhtesattan) doğan hak ise, ayrı bir düzenlemeye bağlanmıştır. Öte yandan, belediyelerin yasa uyarınca gerçekleştirdikleri parselasyon işlemleri idari kararlara dayandıklarından, bu işlemlerdeki haksızlıklar ve usulsüzlükler ancak, idari yargı yerinde dava konusu yapılabilmekte ve denetlenebilmektedir. İmar çapını oluşturan idari kararın idari yargı yerinde ortadan kaldırılmasından sonradır ki genel mahkemelerde açılacak bir dava ile sicilde gereken düzeltmeye gidilmekte ve eski halin (kadastral durumun) iadesine olanak sağlanmaktadır.
Açıklanan durumlar karşısında, davada ileri sürülen isteğin özü itibariyle, imar yasasına ve yönetmeliğine dayanılarak yapılan idari işleme yönelik ve bu işlemin bünyesini değiştirici ve etkileyici nitelikte olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, iptal ve tescile hükmedilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 2.10.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.