 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/13930
K: 1990/4469
T: 27.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen davada; davacı, 125 ada 6 ve 57 ada 11 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/6 payının vekalet görevine son verdiği vekili tarafından durumu bilen davalılara temlik edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, Medeni Yasanın 931. maddesine tutunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, yasal süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, vekalet görevine son verilen vekilin bu durumu bile bile iki parça taşınmazdaki davacıya ait payın davalılara satışı işlemiyle oluşan tapu kaydının iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere, temsil ve vekalet bağıtı Borçlar Yasasında düzenlenmiştir. Vekalet ilişkisinin sona erme nedenleri anılan yasanın 396 ve 397. maddelerinde belirtilmiştir. Buyasanın 398. maddesine göre vekilin vekalet görevinin sona erdiğini öğrenmeden önce yaptığı işlemler vekalet vereni veya mirasçılarını bağlar. Bu kural ayrıca B.K.nun 37/1. maddesinde ise "Mümesil kendi salahiyetinin hitam bulduğuna vakıf olmadığı müddetçe, temsil edilen yahut halefleri bu salahiyet henüz baki imiş gibi onun muamelesi ile alacaklı veya borçlu olurlar." denilmek suretiyle açıklanmıştır. Vekalet görevine son verildiğini bilmeden önceden vekilin üçüncü kişilerle yaptığı işlemin vekalet vereni ya da mirasçılarını bağlayıcı olabilmesi için işlemin tarafı üçüncü kişilerin de vekiliğin sona erdiğini bilmemesi gerekir. Diğer bir anlatımla iyiniyetli olmaları koşuldur. hemen belirtmek gerekir ki; vekalet görevine son verildiğini öğrenen vekilin bu durumu bilmeyen üçüncü kişiler vekalet veren adına yaptığı hukuki işlemlerin temsil olunanı ya da mirasçılarını bağlaması söz konusu değildir. Somut olayda davacı 18.11.1970 günü vekalet verdiği albay rütbesinde iken emekli olan eşini 22.10.1986 tarihinde azletmiştir.
Davacı azil gerekçesi olarak 6 ada 47 parsel sayılı taşınmazını muvafakatı olmaksızın 21.1k0.1986 tarihinde satmış olmasını göstermiştir. Buna karşı azil keyfiyetini Tapu İdaresine o tarihte iletmiştir.
Davacı kızı (A.)'la birlikte (Çanakkale)'de oturmaktadır. Vekil kocası da iş için geçici olarak (Lapseki) ilçesinde kaldığı günlerin dışında aynı evde kalmaktadır. Azilname tebliği 24.10.186 günü birlikte oturan kızı (A.)a yapılmıştır. Davaya konu temliki işlem ise 4.3.1k988 tarihinde gerçekleştirilmiş, aynı gün vekil eş tarafından davacı adına 9.725.000 liralık banka hesabı açtırılmış ve davacı bu parayı 11.3.1988 tarihinde almıştır. Parayı aldığı gün 1986 yılındaki azil keyfiyetini Tapu Müdürülüğüne göndermiş ve buraya 15.3.1988 tarihinde ulaşmıştır. Yanlar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı ve adeletli bir biçimde sonuca ulaştırılabilmesi için, yukarıda açıklanan olgulan yanında davacı ve temliki yapan vekilin halen dahi karı koca olarak birlikte yaşadıkları ve vekilin temsil yetkisinin sona erdiğini bildiği hakkında dinlenen tanıkların yakınlığı da gözetilerek değinilen yasal kurallar çerçevesinde derinliğe soruşturma yapılıp işin duraksamaya meydan bırakmayacak ve kuşkudan uzek bir şekilde açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Hal böyle olunca, işaret edilen nitelik ve içerikte soruşturma ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı olduğu üzere hükme varılması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle açıklanan nedenlerden ötürü hükmün H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA(...) 27.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.