 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/13896
K: 1990/4468
T: 27.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen davada:
Davacı, ortak mirasbırakanın maliki bulunduğu davaya konu üç parça taşınmazın davalıya temliki işleminin hile hukuksal nedeniyle illetli olduğundan bahisle tap iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar yasal süresi içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteğ ile davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, mirasbırakanla birlikte oturduğunu, hakkındaki icra kovuşturmalarından, çekişmeli taşınmazların kurtarılması gerektiğine mirasbırakanı inandırmak suretiyle kızı davalı yararına satış vaadi sözleşmesi düzenlettirildiğini, aynı sözleşme ile temliki gerçekleştirmek üzere oğlu Oktay'ın da vekil tayin ettirildiğini, sözleşmenin yapılmasından dört yıl sonra vekil aracılığı ile hileli biçimde devir yapıldığını ve bu işlemden 23 gün sonra da mirasbırakanın öldüğünü ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, satışın gerçek olduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, yapılansoruşturma hüküm kurmaya yeterli içerik ve nitelikte değildir.
Şöyleki:
Davacının davada hile hukkusal nedenine dayandığı tartışmasızdır.
Mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi iştira halindedir.
Yanlar kardeştir.
Öncelikle davada taraf sağlanması açısından Medeni Yasasının 581. maddesi gözetilmemiştir. Ayrıca H.Y.U.Y.nın 293/5. madesi açıklığına karşın yanların gösterdiği tanıklar dinlenmemiştir. Diğer taraftan mirasbırakanla davalı arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi 12.5.1982 günü düzenlenmiş olup satış bedeli 10 milyon liradır. Bu sözleşmede 1965 yılından itibaren sözleşme konusu taşınmazların tapu kaydına işlenmiş hacizlerden hiç söz edilmemiştir. Ayrıca satış vaadinden sonra ve temlikten önce üç haciz daha konmuştur. Bu hacizlern tüm hukuki sorumluluğu davalıya ait olmak üzere devir yapıldığına göre buna neden katlandığı üzerinde durulmamış, satış vaadi tarihindeki gerçek bedel saptanmamıştır.
Öte yandan haciz şerhlerinin gerçekten davacının borçlarından ötürü konulup konulmadığı araştırılmamış ve buna ilişkin takip ve kanıt listesinde numaraları bildirilen dosyalar getirtilerek sav ve savunma çerçevesinde tartışılıp değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca, değinilen soruşturma noksanı giderildikten sonra yanlara ait tüm kanıtların birlikte değerlendirilmesi ve ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmaya ve hukuki bulunmayan gerekçeye dayanılarak yazılı olduğu üzere hükme varılması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.