 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1989/13419
K:1989/4834
T:18.04.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÇAPLI YERE ELATMA [TECAVÜZ]
- İYİNİYET
ÖZET : Kural olarak çaplı yere elatmada iyiniyet savi (iddiası] ileri sürülemez. Ancak, taşkın yapı sahibinin kendisinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen tecavüzlü taşınmazın başkasına ait olduğunu veya yapısının başkasının arsasına taştığını bilememesi durumunda, iyiniyetli olduğunun kabulü gerekir.
(743 s. MK m. 651)
Yanlar arasında görülen davada; davacı, maliki bulunduğu 8145 parsel sayılı taşınmaza,davalının vaki haksız elatmasının önlenmesini, taşkın yapının yıktırılmasını ve 480.000 lira ecrimisilin tahsilini istemiştir.
Davalı, iyiniyetle yapılanmaya dayanarak Medeni Yasanın 651. maddesi gereğince temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, elatmanın önlenmesine, taşkın yapının yıktırılmasına ve ecrimisil isteğinin reddine dair verilen karar duruşmalı inceleme yapılması isteği ile davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmekle, dosya incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza taşkın bina yapılmak suretiyle ortaya çıkan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Gerçekten, davacının kayden maliki bulunduğu çaplı taşınmazın bir kısım yerine, davalıya ait komşu parsele inşa edilen binanın taşırıldığı çap uygulamasını yansıtan uzman bilirkişi raporu ile saptanmış ve Mahkemece de (... Kadastro gören yerlerde iyiniyet iddiasının ileri sürülemeyeceği...) gerekçesiyle elatmanın önlenmesine ve yıkıma (kal'e) karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekirki; değinilen gerekçenin Yargıtay kararlarında kural niteliği ile yeraldığı; hatta bir süre Dairecede, mutlak şekilde uygulandığı doğrudur. Ne var ki, anılan kuralın her durumda ve her zaman mutlaka uygulama yeri bulacağından söz etmek olanağı yoktur. Nitekim, Dairenin son yıllardaki istikrar bulmuş kararlarında bu yön açıkça ifade edilmiş; Ayrıca, MK.nun 651. maddesine dayanan temlik isteğinin savunma yoluyla ileri sürülebileceği de vurgulanmıştır. Her ne kadar MK.nun 651. maddesinde iyi niyetin tanımı yapılmamış isede; bu maddede deyimini bulan iyiniyet, subjektif iyiniyettir. Burada kural, taşkın yapı sahibinin, tecavüz ettiği taşınmazın başkasının mülkü olduğunu, ya da yapısının başkasının arsasına taştığını bilmemesi veya kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilecek durumda olmamasıdır. Görülüyor ki, açıklanan ve olaya yansıyan iyiniyet, kusursuz bilgisizlik anlamındadır.
Ohalde, davalının iyiniyetli sayılıp, sayılamayacağı, olaylar karineler ve yanların tüm delilleri bir arada incelenip değerlendirilerek sonuca bağlanması gerekirken, salt (...çaplı yere müdahale halinde iyiniyetten sözedilemeyeceği..) gerekçesine dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü HMUK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, gelen temyiz eden vekili için 24800 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 18.4.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.