 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/13096
K: 1990/3463
T: 13.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yanlar arasında görülen davada; davacı, maliki bulunduğu 1960 ada 24 parseldeki yapının zeminkat 4 numaralı bağımsız bölümünün çıplak mülkiyetinin davalı vekil (F) aracılığı ile diğer davalı oğlu (D)'e temliki işleminin hile hukuksal nediniyle illetli olduğunu ileri sürerek satışın iptalini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemce, davanın kabulüne dair verilen karar yasal süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, hile hukuksal nedenine dayalı satışın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı, oğlu olan davalılardan (D.)'e maliki bulunduğu 1960 ada 24 parseldeki apartmanın zemin kat 4 numaralı bağımsız bölümünün 1/5 payının çıplık mülkiyetinin temlikini sağlaması için diğer davalı (F.)'ye vekaletmane vermeyi amaçlammış iken hile ile tümünün devri yetkisini içeren vekaletmane düzenlenmek suretiyle temlikin gerçekleştirildiğini ileri sürerek bu satışın iptalini istemiştir.
Dosya içereğine göre ise davacı 24.5.1988 günlü vekaletname ile satış suretiyle tapudaki devri gerçekleştirmek için davalı (F.)'yi vekil tayin etmiş, bu da çekişmeli taşınmazın tamamının çıplık mülkiyetini 20.6.1988 günü diğer davalıya temlik etmişlerdir.
Bilindiği üzere, sözleşmelerin hata, hile, gabin, cebir ve ikarah ile sakatlandığının ileri sürüldüğü hallerde Usulün 293/5. madesine göre 5.7.1960 gün ve 1/61-47 sayılı kararındaki açıklama ve benimseme karşısında davacı anka temliki sağlayan vekaletnamenin kendisine okunmadığını ya da değişik şekilde okunduğunu ileri sürerek sahtelik savında bulunduğu takdirde tanık dinletebilir. Davacının bu doğrultuda bir savı bulunmadığı gibi temlikte kullanılan vekaletnamenin sonuç bölümünde davacıya okunduğu ve arzusuna uygun olduğnu açıkladığı belirtildiği cihetle sözü edilen ve vekaletname Usulün 295. maddesi gereğince kesin kanıt niteliğindedir.
Hal böyle olunca, savın ileri sürülüş biçimi ve içeriği gösterilerek tanık dinletmeden davanın reddedilmesi gerekirken, kabul edilmemesi isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün H.U.M.K'nun 428'inci maddesi gereğince BOZULMASINA(...) 13.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.