 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1989/12809
K: 1989/14021
T: 27.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süreiçerisinde temyiz edildiğinden; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, miras bırakanlarının ölümünden sona düzenlendiğini ileri sürdükleri bağış sözleşmesinin "sahtecilik" nedeniyle geçersiz olduğunu, gerçekte böyle bir bağış yapılmadığını bildererek iptal ve tescil istemişlerdir.
Mahkemece, "miras bırakan Ali'nin ölümüne çok yakın ve hastalığının tartışmasız olduğu bir dönemde bu tür bir işlemi yapma yeteneği ve temyiz kudreti bulunmamaktadır. 2. karısı olan davalının mal edinmek amacıyla acele ve miras bırakanı zorlayarak bağışı elde etitiği kanısına varılmıştır" yolundaki gerekçelerle dava kabul edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekirki; bu gerekçeler, savın ileri sürülüş biçimi ile ilgili değildir. Şöyleki; davacılar miras bırakanlarının böyle bir bağışı yapmadığını, akit tablosundaki parmak izi, mühür yada imzanın, miras bırakanlarına ait bulunmadığını, davanın başından sonuna kadar açıklamışlardır.
Oysa mahkemece; bu yönde bir soruşturmaya girişilmemiş, akit tablosunun aslı getirtilmemiş, satış sözleşmesinin kimler arasında yapıldığı, imzaların (parmak yada mühür izi olabilir) kimelere ait olduğu, tablonun ve dayanağı belgelerin esas ve biçim yönünden hukuksal sağlığa sahip bulunup bulunmadığı, aktin dairede mi, ikametgahta mı düzenlendiği, düzenleme yapan memur Serpilin imzası altına sonradan ve niçin "yanılgı şerhi" verildiği, bağışta bulunan için neden bir doktor raporuna gereksinme duyulmadığı, sözleşmenin gerçekte hangi tarihte yazıldığı hiç araştırılmamış, bu yöndeki kanıtlar toplanıp değerlendirilmemiştir.
"Hukuk ehliyetsizlik" iddiası ancak ve ancak doktar raporu ile kanıtlanabilir.
Mahkemenin böyle bir rapor elde etmeden miras bırakanın ehliyetsizliğini hükme dayanak yapmasında da isabet yoktur.
Ayrıca, sahtecilik suçu ile kovuşturulan tapu müdürü hakkındaki soruşturma sonucu öğrenilmiştir, çıkacak ve kesinleşecek bir mahkumiyet kararının huku hakimini saptanan olgular yönünden bağlayacağı, bir "bekletici sorunun" gündeme gelip gelmeyeceği düşünülmemiş, Borçlar Kanununun 53. maddesi gözetilmemiştir.
O halde; dava dilekçesi çerçevesinde, yöntemine uygun biçimde yanların kanıtları özenle toplanıp birlikte değerlendirilmeli ve ondan sonra ortaya çıkacak duruma göre hüküm kurulmalıdır.
Yüzeysel bir incelemeye dayanılarak verilen karar doyurucu olamaz.
Davalılar vekili temyiz itirazları açıklanan bu yönlerden dolayı yerindedir. Kabulü ile hükmün belirlenen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene verilmesine, 27.11.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.