 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1988/9740
K: 1988/14747
T: 23.12.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı Hazine, 2095 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu olmayan deniz kumluğu niteliğindeki kamu mallarından bulunduğundan bahisle davalı şirket adına oluşturulan tapu kaydının iptaliyle Hazine üzerine yazılmasını, elatmanın önlenmesini ve bu yer üzerindeki tesislerin yıktırılmasını istemiştir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu parselin 5054 m2 lik bölümüne ait tapu kaydının iptaline, bu kısmın tescil dışı bırakılmasına ve kamu malı niteliğini ortadan kaldırıcı nitelikte elatmanın önlenmesine, fazlaya ve yıkıma ilişkin isteğin reddine dair verilen karar yasal süresi içerisinde duruşmalı inceleme yapılması isteğiyle davalı şirket ve (N.Ş.) vekilleri tarafından temyiz edilmekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, Medeni Yasanın 641 inci maddesinde tanımlanan kamu malı niteliğinde deniz kumsalı arazilerden olduğu savına dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu parsel Tapulamaca T. Sani 1955 Tarih 686 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak tesbit ve tescil edilmiştir. Devizyon gören bu kayıt, davalının bayii (İ.)'e çapa dayalı olarak Hazinece temlik edilen toplam 98,232,2 m2 yüzölçümünde yedi ve hasımsız olarak açılan davada alınan ilamla oluşturulan haritaya dayalı 548,752 m2 miktarlı tapu kaydının bölünmesinden (ifrazından) devren (intikalen) gelmedir.
Hasımsız olarak açılan davalar sonucunda alınan gerek tescil gerekse yüzölçömün artırılmasına ait ilamlar tarafı olmayan davacı Hazineyi bağlamaz. Ne var ki, davacı Hazine 7 parça taşınmaza ait temel tapuların belirlenecek kapsamlarına itiraz edecek durumda değildir (Medeni Yasa m. 932). Dava açma gününde yürürlükte olan 766 sayılı Yasanın 31/2 nci ve hükümden sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın 12 nci maddelerinin deniz kumsalı netiliğindeki kamu malları hakkında Hazinenin açtığı davalarda uygulama yeri yoktur.
Gerek tapulamada gerekse bu davada toplam yüzölçümü 98,232,m2 olan 7 arşa taşınmaza ait temel tapular ve dayanakları haritalar uygulanmamış, kapsamları belirlenmemiş ve dava konusu parselıin temel tapuların ve çaplarının belirlenecek kapsamı içinde kalıp kalmadığının saptanması gerektiğinin uyuşmazlığın özümünde en önemli husus olduğu yönü hiç düşünülmemiştir.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmaz çeresini iyi bilen yaşlı ve yansız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler aracılığı ile yerinde yeniden uyğulama yapılmalı, davalının dayandığı revizyon gören kaydın bayiine ait geldileri temel tapularda ve dayanağı çaplarda yazılı sınırlara hakkında yerel bilirkişilerden ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, bilemedikleri sınırlar yönünden yanlara tanık dinletme olanağı tanınmalıdır. Yine uygulamada varsa komşu taşınmaz tamal kayıt, harita, askeri pafta ve hava fotoğraflarından yararlanılmalı, temel kayıtlara kapsam tayin edilirken Medeni Yasanın 645 ve 3402 sayılı Yasanın 20 nci maddeleri hükümleri gözönünde tutulmalıdır. Temel tapuların dayanağı çapların uygulanabilirliği yoksa sınırların sabit ya da değişebilir nitelikte olup olmamasına göre sınırlarına mı yoksa miktarlarına mı değer verileceği nazara alınmalı, böylece temel kayıtların kapsamları sağlıklı bir biçimde belirlenmeli, dava konusu parselin de belirlenecek bu yer içinde kalıp kalmadığı kesin olarak saptanmalıdır. Ayrıca tapu fen memuru veya harita mühendisi sıfatını taşıyan uzman bilirkişiye ya da bilirkişi kuruluna temem tapulara, tescile ve yüzölçüm artırılmasına ait çaplar da yerinde uygulattırılmalı, bu uygulamaları izlemeye ve infazı sağlamaya elverişli harita düzenlettirilmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Değinilen içerik ve nitelikte inceleme ve uygulamaya dayanmayan ve noksan soruşturma ile yetinilerek kurulan hüküm bozulmalıdır. Davalılar vekillerinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K'nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA 23.12.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.