 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1988/9647
K: 1988/10871
T: 20.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda genel mahkemece verilen kabul kararı yasal süre içerisinde davalılar tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : H.U.M.K.nun 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre; mahkeme onları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü vermez. İşte onun içindir ki davetin ve özellikle yazılı şeklinin (davatiyenin) davadaki önemi büyüktür. Bilindiği gibi, tebliğ ile ilgili 3200 sayılı yasayla değişik 7201 sayılı yasanın ve bu yasaya dayanılarak çıkartılan nizamnamenin hükümleri tamamen biçimseldir. Gerek tebliğ işlemi ve gerek tebliğ tarihi, yasada ve nizamnamede emredilen şekillerle kanıtlanabilir. Bu kanodu etkili önlemler alınmış olmasını tek amacı tebliğini muhatabına ulaşmasını ve onun tarafınan kabul edilmesini sağlamaktadır. Zira yazılı tebligat, davaya ilişkindir işlemleri o dava ile ilglikişilere bildirmek için yapılan bir belgelendirme işlemidir. O halde, yasa ve nizamname hükümlerinin en ufak ayrıtılarına kadar uygulanması zorunludur.
Somut olayda, yokluklarında davaya bakılan davalıların adresleri zabıtaca soruşturulmadan ilanen tebliğ yoluna gidilmiş, bu işlemin Resmi Gazete ile yapılmasıyla yetinilmiştir. Oysa 7201 sayılı Tebligat Yasasına ve Nizamnamesinde açıklandığı üzere; ilan tebliğ ancak adresi (meçhul) olanlara yapılır. Bu şahsın adresenin (meçhul) sayılabilmesi için de, tebligat imkansızlığının anlaşılması; diğer bir deyişme soruşturmaya rağmen ikametgahının meskenini veya işyerinin bulunmaması lazımdır.
İlanla tebliğe karar verilmesi halinde ise ilan muhatabanı örğenmesine (ıttılaına) en emin bir surette ulaşacağı (vasil olacağı) umulan bir gazetede yapılır. Bunun yanısıra, bulunulan yerde (mahallinde) çıkarılan gazete varsa ilana bu gazeteye eda verilir. Ayrıca, tebliğ olunacak evrak veya ilan sureti, bir ay müddetle tebliğe çıkaran merciin herkesçe kolayca görülebilecek bir yerine asılır.
Yerel mahkemenin, değinildiği şekilde işlem yapmadan ve davalılara savunma olanağı tanımadan işin esasını inceleyerek yazılı olduğu üzere hüküm kurması doğru değildir.
SONUÇ : Davalıların temiz itirazları yerindedir; kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
bozma nedenine göre de sair hususların incelenmesine şimdilik yet olmadığına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.