 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1988/7800
K: 1988/10605
T: 13.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında görülen men'i müdahale davası sonunda, Yerel Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, 25.8.1981 tarih ve 32 numaralı tapu kaydı ile maliki bulundukları, taşınmaza davalının elattığını ileri sürmüşler, önlenmesiniistemişlerdir.
Davalı, çekişmeli yerin kendisine ait 6.7.1971 tarih 10 ve 11 numaralı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu yerin davalının dayandığı tapuların kapsamında kalıp, davacıyla ilgisinin saptanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, yapılan inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Bilindiği üzere, hükme yeterli soruşturmanın yapılabilmesi ve sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi, uyuşmazlığın kaynaklanığı yönün yada yönlerin açıkca ortaya çıkarılmasına ve çözüm yollarının da bilinmesine bağlıdır. Somut olayda uyuşmazlığın, aynı temel tapudan ayrılmış (müfrez) olan taraf tapu kayıtlarının kapsamındaki taşınmazların ortaya çıkarılması ve nizalı yerin hangi yana ait kaydın kapsamında olduğunun belirlenmesi noktasından kaynaklandığı açıktır. Hemen belirtmek gerekir ki, ifraz (ayırma) zemine uygulanma olanağı bulunan bir haritaya dayanıyorsa, müfrez kayıtların kapsamı MK. nun 645 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddeleri uyarınca haritasına değer verilerek belli edilmelidir. İfraz, haritaya dayanmamakla birlikte zemindeki sınırlar belirlenmek suretiyle yapılmış ise, ifrazen oluşturulan kayıtların kapsamı, ifraz sırasında belirlenen sınırların yerel bilirkişi ve tanık sözlerine başvurularak saptanması, yoluyla bulunmalıdır. İfraz sırasında zeminde belli edilen sınırlarda saptanamıyorsa, o takdirde kayıtların miktarlarına bakılıp, orantıya gidilerek uyuşmazlığa çözüm getirilmelidir. Yerel Mahkemenin değinilen ilkeleri karşılayacak ve kapsayacak nitelikte hükme yeterli bir inceleme ve uygulama yapmadan, noksan soruşturmayla yetinip, sonuca gitmesi ve yazılı olduğu üzere hüküm kurması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine 13.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.