 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:1988/6136
K:1988/7838
T:29.06.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* ÖZET:"Tepe" sınırı; kural olarak, değişebilir ve genişletmeye elverişli sınırlardandır. Ancak, kültür arazisinin bitiminde tepenin aniden yükselmesi ve tarıma olanak vermeyecek diklik göstermesi durumunda sabit sınır sayılabilir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13/B-c, 20/c)
(766 s. Tapulama K. m. 32/d)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Zara Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.7.1987 gün ve 231/244 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 18.2.1988 gün ve 12913-1713 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılardan Cemal vekili tarafından istenilmiş olduğundan; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Davaya konu 4280 ve 12050 m2. yüzölçümündeki taşınmazların, davalılar ve birleştirilen karşılık davanın davacıları Cemal ve arkadaşlarının dayandığı Teşrinievvel/336 tarih, 4 numaralı tapu kaydının kapsamında kalmadığı yapılan keşiflerde bilgilerine başvurulan yerel bilirkişilerin ve tanıkların açıklamalarından açıkça anlaşıldığına göre; bu olgunun belirtilerek ve gerekçe gösterilerek karşılık davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak, yerel bilirkişilerin ve tanıkların verdikleri bilgilerden çekişmeli taşınmazların tamamının ilk davanın davacısı Dursun'un dayandığı 24.4.1959 tarih 20 ve 29 numaralı tapu kayıtlarının kapsamında bulunduğu kesin sonucu da çıkarılamamaktadır. Gerçekten, anılan kayıtların diğer sınırları itibariyle bu taşınmazları çevirdikleri saptanmış; oldukları tepenin de batıda boylu boyunca sınır oluşturduğu uzman bilirkişinin düzenlediği krokiye işaretlenmiştir. Nevar ki, "tepe" sınırı niteliğinden ötürü kural olarak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardandır. İstisnai hallerde sabit sınır sayılabilir. Bunun (istisnai halin) gerçekleşebilmesi için, ancak kültür arazisinin bitiminde tepenin birden bire yükselmesi ve üzerinde tarıma olanak vermeyecek bir diklik göstermesi gerekir (Bkz. HGK.nun 25.3.1977 tarih, 1976/7-1929 esas, 1977/306 sayılı kararı. Yargıtay Kararları Dergisi, Mayıs/1978). Esasen, sonradan yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının 20/C maddesi hükmünde değinilen ilk~ benimsenmiş bulunmaktadır. 0 halde, yerinde yeniden keşif yapılmalı, taşınmazların ve tepenin fiziki durumları ve konumları belirlenmeli, "tepe" sınırının istisnai bir özellik göstermediğinin saptanması halinde 20 ve 29 numaralı tapu kayıtlarının değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınır okudukları kabul edilerek; bu kayıtlara diğer değişmez sınırlarıyla bağlantıları kesilmeden miktarlarına eşit kapsam tayini yoluna gidilmelidir. Ayrıca, olayda, hükümde önce yürürlükte olan 766 sayılı Tapulama Yasasının 32/d ve daha sonra yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasasının 13/B-C maddelerinde öngörülen koşulların davalılar yararına gerçekleşip, gerçekleşmediği de açıkça ortaya çıkarılmalı ve böylece varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Yerel mahkemenin değinilen ilke ve olguları gözeterek, hükme yeterli bir inceleme ve uygulama yapmaksızın, noksan soruşturma ile yetinmesi ve yazılı şekilde karar vermesi doğru değildir. Anılan yönler, karar düzeltme isteği üzerine, bu kez yapılan incelemeden anlaşılmış bulunduğundan; HUMK.nun 440. maddesi gereğince davalıların karar düzeltme isteklerinin kabulüne ve Dairenin 18.2.1988 tarih 12913/1713 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına.
Zara Asliye Hukuk Mahkemesi'nce kurulan 14.7.1987 gün ve 231/244 sayılı hükmün yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.6.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.