 |
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1988/10556
K: 1988/10043
T: 29.09.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Oğuzeli Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.9.1987 gün ve 238-261 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 30.5.1988 gün ve 4270-6386 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı Vakıflar İdaresince, 1958 tarihli Vakfiyeye dayanılarak açılan tapulama tesbitinin iptali ve tescil isteğine ilişkin işbu dava, Yerel Mahkeme tarafından (..doğrudan hayrattan olmayan ve tapuda kayıtlı bulunmayan vakıf taşınmazların 2762 sayılı Yasanın 41. maddesi hükmünce kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilebileceği, esasen çekişmeli taşınmazların davalı kişilerin miras bırakanları adına oluşturulmuş tapu kayıtlarının da kapsamında kaldıkları...) gerekçesiyle reddedilmiş, redde ilişkin hüküm, Dairece "Vakıfnamenin tapu gibi değerlendirilmesi" gerektiğine değinilerek, uygulama yetersizliğinden ötürü bozulmuştur. Gerçekten, vakfın hayratı, kamu mallarından bulunduğundan özel mülkiyete ve böylece zamanışımına konu olamaz (2762 sayılı Vakıflar K.m. 8). Öte yandan, tapuda kayıtlı vakıf mallar yönünden de Vakıflar Yasasının 41 ve medeni Yasanın 639. maddesindeki koşulların gerçekleşmesine olanak yoktur. Bilindiği üzere Vakıf, yasayla kurulmuş bir tüzel kişiliktir. Bu itibarla ölmesi yada gaipliğine karar verilmesi düşünülmez. Tapu siciline henüz geçirmemiş vakıf mallara gelince, bunlardan da tasdikli vakıf defterinde kayıtlı bulunanların zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi mümkün değildir. Çünkü medeni Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonrada anılan defterlerin tapu sicilleri gibi hukuki değerleri mevcuttur. Somut olayda, davacı idarenin dayandığı ve Genel Müdürlükçe dosyaya gönderilen vakfiyenin 2173 numaralı defterin 159. sahife ve 124 sırasında kayıtlı bulunduğu açıkca anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, bunun (Vakfiyenin) tapu kaydı gibi değerlendirilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur. O halde, Dairenin değinilen kuralları gözeterek verdiği bozma kararının düzeltilecek bir yönü yoktur. Bu nedenle, davalı tarafın HUMK. nun 440 maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uygun düşmeyen kara düzeltme isteğinin (REDDİNE) ve davalıdan Usulün 442 ve 5435 sayılı Kanun 2. maddeleri gereğince takdiren 2500 lira para cezası ile 5000 lira da ret harcının alınarak Hazineye gelir kaydına 29.9.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.