 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2006/4014
K: 2006/2904
T: 3.7.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Etkili eylem suçundan sanık ..., 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29/1, 31/2, 62/1, 50/3. maddeleri gereğince 5.000 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23/1. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı Kanun'un 23/3. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair, M. 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/11/2005 tarihli ve 2005/354-802 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
Tüm dosya kapsamına göre; kayden 30/05/1989 doğumlu olup suçun islendiği 28/04/2004 tarihinde henüz 15 yaşını ikmal etmeyen sanığın eyleminin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 24/1-2. maddesine göre uzlaşma hükümlerine bağlı bulunması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Uzlaşma" başlıklı 253. maddesi hükümlerinin öncelikle uygulanması suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden sözedilerek, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 15.05.2006 tarihli ve 20880 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2006 tarih ve 112038 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
I. ) Olay: Hükümlü hakkındaki dosya kapsamından:
28.04.2004 tarihinde işlediği yaşamsal tehlike oluşturacak şekilde silahla kasten adam yaralamak suçundan M. 1. Ağır Ceza mahkemesinin 22.09.2004 tarih ve 145-231 sayılı kararıyla, 765 sayılı TCK'nın 456/2, 457/1, 51/1, 59; 2253 Sayılı Yasanın 12/2, 38. maddeleri gereğince verilen 10 ay hapis cezasının 4.455.000.000.- lira ağır para cezasına dönüştürülerek ertelendiği;
Bu karar temyiz aşamasında, 5230 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca lehe yasa hükümlerinin uygulanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca iade edilmesi üzerine, sanık hazır edilmeden müdafisinin huzurunda, aynı Mahkemenin 09.11.2005 tarihli ve 354-802 sayılı kararıyla, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29/1, 31/2, 62/1. maddeleri uyarınca 8 ay 10 gün hapis cezasının, 50/3. maddesi uyarınca 5.000.- YTL. adli para cezası dönüştürülerek 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği;
Anlaşılmaktadır.
II. ) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
Kanun yararına bozma isteminin kapsamı, 30/05/1989 olan sanığın suçun işlendiği 28.04.2004 tarihinde 15 yaşını bitirmediğinden, eyleminin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 24/1-2. maddesine göre uzlaşma hükümlerine bağlı bulunması karşısında, 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi hükümlerinin öncelikle uygulanması suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmesinin yerinde olmadığına ilişkindir.
III. ) Hukuksal değerlendirme:
Dairemizce de benimsenen, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 27.12.2005 tarih ve 162-173 sayılı kararında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY'nin 7/2. ve 5252 sayılı Yasanın 5349 sayılı Yasa ile değişik 9/1. maddeleri uyarınca, Türk Ceza Yasasının lehteki hükümlerinin uygulanması bağlamında takdir hakları kullanılmak suretiyle kesin hükümlerin "zat ve mahiyetini" değiştiren kararların duruşma yapılarak verilmesi gerektiğine, duruşma açılarak veya lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği durumlarda duruşma yapılmaksızın verilen kararlara karşı temyiz yasa yolunun açık bulunduğuna işaret edilmiştir. Yürürlük Yasasının 9. maddesinde yargılama yöntemine ilişkin ayrıca bir düzenleme bulunmadığından hükümlüler bakımından örnekseme yoluyla sanıklara ilişkin usul hükümlerinin dikkate alınması gerektiğine ilişkin uygulama yerleşmiştir.
5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinde, yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı "kanun yararına bozma" isteminde bulunulabileceği öngörülmüştür.
Anayasanın 40. maddesinin 2. fıkrasında: "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır" hükmünü içermektedir. Maddenin gerekçesinde de açıklandığı gibi, bireylerin yargı ya da yönetsel kurumlar önünde etkin bir biçimde haklarını arayabilmelerine olanak tanınması ve kolaylık sağlanması amaçlanmıştır. Son derece karmaşık ve dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve süreleri belirtilmesi hak arama, hak ve özgürlüklerin korunması amaçlanmıştır Anayasadaki düzenlemeye paralel olarak 5271 sayılı CMK'nın 231/2. maddesinde: "Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir" hükmüne yer verilmiştir. Bu bağlamda yargı kararlarına karşı başvurulacak yasa yolu ile suresinin açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan etkileyebileceğinden belirtilen eksiklik giderilmeden yasalarda öngörülen başvuru süresinin işlemeye başlamayacağının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu açıklamalar bağlamında somut olay, değerlendirildiğinde, hakkındaki kanun yararına bozma istemine konu, hükümlüye tebliğ edilen kararın hüküm fıkrasında, temyize tabi karara ilişkin yasa yolunun itiraz olarak gösterilmesi ve de süresinin belirtilmemesi temyiz süresini başlatmayacağından hükümlü müdafiine yasa yolunu ve süresini gösterir açıklamalı bildirimde bulunması zorunluluğu bulunmaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1. ) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kesinleşmediği anlaşılan, M. 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.11.2005 tarihli ve 354-802 sayılı ek kararının, CMK'nın 309. maddesi gereğince "kanun yararına bozulması" istemi yerinde görülmediğinden (REDDİNE);
2. ) Hükümlü müdafiine (bildirim tarihinden başlayarak, 1412 sayılı CMUK'nın 310. maddesinde yazılı bir haftalık süre içinde kararı temyiz etme hakkının bulunduğu) yolunda açıklamalı tebligat yapılarak, verdiği takdirde temyiz dilekçesi eklenerek temyiz incelemesi yapılmak üzere tebliğnameye bağlanarak iadesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 03.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.