 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2006/310
K: 2006/186
T: 13.2.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Adam öldürmeye tam teşebbüs ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a aykırılık suçlarından sanık S.'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanun'un 448, 62. 51/1, 59/2 (2 kez), 81/1-3 (2 kez). 6136 sayılı Kanun'un 13/11. maddeleri gereğince 10 yıl 1 gün ağır hapis, 10 ay 1 gün hapis ve 182.015.000 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair, K. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/08/2003 tarihli ve 2002/371 esas, 2003/172 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un lehe hükümlerin uygulanması talebi üzerine, sanığın anılan Kanun'un 81/1, 35/2, 29, 62/1 (2 kez), 6136 sayılı Kanun'un 13/1. maddeleri uyarınca 5 yıl 7 ay 15 gün hapis, 10 ay hapis ve 180 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, aynı Mahkemenin 10/06/2005 tarihli ve 2002/371 esas, 2003/172 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Tüm dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu'nun 9/3. maddeleri uyarınca, yeni kanunun sanık lehine hükümler getirip getirmediği ve kesinleşmiş hükümler açısından infaz aşamasında uygulanıp uygulanmayacağının tespit edilmesi bakımından, temel ceza maddesi yanında kanuni ve takdiri artırım ve indirim maddelerinin uygulanmasında bakimin takdir hakkını kullanarak karar vermesini gerektiren durumlar ile hükmün zat ve mahiyetinde değişiklik gerektirecek bir hususta öncelikle İncelemenin duruşmalı olarak yapılması gerekliği gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesinde,
Kabule göre de;
Sanığın eyleminin adam öldürmeye tam teşebbüs olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 35/2. maddesi uyarınca meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına karar verilmesi gerektiği cihetle, bu husus tartışılmadan doğrudan 9 yıl hapis cezasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden söz edilerek, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 23.12.2005 tarih ve 55455 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2006 tarih ve 2006/1499 sayılı tebliğnamesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
I. ) Olay: Hükümlü S.'ın hakkındaki dosya kapsamından:
1. ) 07.12.2002 tarihinde işlediği, suçtan, K. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.08.2003 tarihinde kesinleşen, 14.08.2003 tarih, 2002/371 esas ve 2003/172 sayılı kararıyla, 765 sayılı TCY'nın 448, 62, 51/1, 59, 81/1-3. ve 6136 sayılı Yasanın 13/1,59, TCY. 81/1-3. maddeleri uyarınca 10 yııı gün ağır hapis, 10 ay 1 gün hapis ve 218.103.000.- lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği;
2. ) 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY'nın lehe hükümlerinin uygulanması için 7. maddesi uyarınca kesinleşmiş bu kararın duruşmasız olarak ele alınarak, evrak üzerinden, K. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.06.2005 tarih, 2002/371 ve 2003/172 sayılı ek kararıyla, 5237 sayılı Yasanın, 81, 35/2, 29, 62. maddeleri uyarınca 5 yıl 7 ay 15 gün hapis, 6136 sayılı Yasanın 13/1,5237 sayılı Yasanın 62. maddesi gereğince 10 ay hapis 180.- lira para cezasıyla cezalandırıldığı;
3. ) Avukatını azlettiğinden, anılan uyarlama kararının hükümlünün kendisine 15.06.2005 tarihinde tebliğ edilerek 22.06.2005 tarihinde kesinleştirildiği;
Anlaşılmaktadır.
II. ) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:
"Kanun yararın bozma" isteminin konusunu, uyarlama kararının duruşmasız verilmesi ve de 5237 sayılı Yasanın 35/2. maddesi gereğince,tartışmasız alt sınırdan ceza belirlenmesine ilişkindir.
III. ) Hukuksal değerlendirme:
1. ) Dairemizin yerleşik içtihadında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY'nın 7/2. maddesi gereğince bu Yasanın lehe hükümlerinin, 5252 sayılı Yasanın 5349 sayılı Yasa ile değişik 9/1. maddesinde dayanılarak, takdir hakkı kullanılmak suretiyle kesin hükümlerin "zat ve mahiyetlerini" değiştiren kararların, duruşmalı verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
2. ) 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesinde, temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı "kanun yararına bozma" isteminde bulunulabileceği öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendinde; "Mahkumiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" hükmüne yer verilmiştir.
IV. ) Bu bağlamda somut olayın değerlendirilmesi:
SONUÇ : Hükümlü hakkındaki kesin hükmün,duruşma açılmaksızın, takdir hakkı kullanılmak suretiyle "zat ve mahiyetinin" değiştirilmesine ilişkin, K. 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.06.2005 tarih, 2002/371 ve 2003/172 sayılı hükmü yerinde olmadığından bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. Bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, kararının, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 13.02.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.