Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2006/2267
K: 2006/1578
T: 25.04.2006
  • KANUN YARARINA BOZMA
  • VEKİLE TEBLİĞ

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti : 5237 sayılı TCK.nun 712 ve 5252 sayılı Kanunun 911. maddesi gereğince, Türk Ceza Kanunu 'nun lehteki hükümlerinin uygulanması bağlamında takdir hakkı kullanılmak suretiyle kesin hükümlerin zat ve mahiyetini değiştiren kararların, duruşma yapılarak verilmesi gerekir. Duruşma yapılarak veya lehe hükümlerin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın verilen kararlara karşı temyiz yolu açıktır. Temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı, kanun yararına bozma isteminde bulunulabilir.
Ayrıca, vekil ile takip edilen işlerde, tebligat vekile yapılır.
Somut olayda, adı geçen mahkemenin ek kararı temyize tabi olup, bu kararın katılanlar vekiline tebliğ edilmediği, bu nedenle de kesinleşmediği anlaşıldığından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
(5237 s. TCK m. 7)
(5252 s. TCKYK m. 9)
(7201 s. Tebligat K. m. 11)
Kan gütmek saikıyla adam öldürmek suçuna iştirak etmek suçundan sanık Saim'in, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 450/4-10, 65/2, 59. maddeleri gereğince 16 yıl 8 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, (Bafra Ağır Ceza Mahkemesi)nin 08.10.2002 tarihli ve 2000/60 esas, 2002/115 sayılı kararının infazı sırasında, 01.06 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayıl; Türk Ceza Kanunu'nun lehe hükümleri uygulanması talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 82/1-a, i, 39, 62, 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, aynı mahkemenin 14.06.2005 tarihli ve 2000/60 esas, 2002/115 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 9/3. maddesindeki "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir." şeklindeki düzenleme ve Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13.10.2005 tarihli ve 2005/10431-12718 sayılı ilamında belirtildiği üzere, sonraki kanunun unsurlarının veya özel hallerinin değişmesi, cezanın teşdiden tayini nedeni sayılacak olguların tartışılması, alt ve üst sınırlar arasında bir oran belirlenmesi ya da artırım veya indirim sebeplerinin değerlendirilmesi, cezanın paraya veya tedbire çevrilmesi veya ertelenmesi hususunda mahkemece takdir hakkının kullanılması ve böylece bireyselleştirme yapılmasının zorunlu olduğu hallerde ise, duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekeceği ve bu şekilde verilecek kararların da temyiz kanun yoluna tabi olması karşısında, ek kararın duruşma açılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği gözetilmeden evrak üzerinde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden söz edilerek, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 16.02.2006 tarih ve 5960 sayılı istemlerine dayanılarak anılan kararın, 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.03.2006 tarih ve 31470 sayılı tebliğ-namesine bağlı dosyası Dairemize gönderilmekle okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
1.) Olay:
Hakkındaki dosya kapsamından hükümlü Saim'in 03.04.2000 tarihinde işlediği suçtan dolayı Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2003 tarihinde kesinleşen, 08.10.2002 tarih ve 60-115 sayılı kararıyla, 4771 sayılı Yasa dikkate alınarak 765 sayılı TCK'nun 450/4-10, 65/2, 59. maddeleri gereğince 16 yıl 8 ay ağır hapis cezasıyla;
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun lehe hükümlerinin uygulanması için 7. maddesi uyarınca bu karar duruşmasız olarak ele alınarak, 14.06.2005 tarih, 60-115 sayılı ek kararla 82/1 a-i, 39, 62. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla;
Cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. 2.) Hukuksal değerlendirm
2.) Hukuksal değerlendirme:
Dairemizce de benimsenen, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 27.12.2005 tarih ve 162-173 sayılı kararında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nun 7/2. ve 5252 sayılı Yasanın 5349 sayılı Yasa ile değişik 9/1. maddeleri uyarınca, Türk Ceza Yasasının lehteki hükümlerinin uygulanması bağlamında takdir hakkı kullanılmak suretiyle kesin hükümlerin "zat ve mahiyetini" değiştiren kararların duruşma yapılarak verilmesi gerektiğine, duruşma açılarak veya lehe hükümlerinin derhal uygulanabileceği durumlarda duruşma yapılmaksızın verilen kararlara karşı temyiz yasa yolunun açık bulunduğuna işaret edilmiştir.
5271 sayılı CMK'nun 309. maddesinde, temyiz incelemesi yapılmaksızın kesinleşen karar veya hükümlere karşı "kanun yararına bozma" isteminde bulunulabileceği öngörülmüştür. Aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendinde; "Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz" hükmüne yer verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 11. maddesinde yer alan; "Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır..." kuralını koymuştur.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerin ve açıklanan gerekçe bağlamında somut olay değerlendirildiğinde, Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 14.06.2005 tarih, 60-115 sayılı ek kararının temyiz yoluna tabi olduğu, anılan kararın 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 11. maddesinin açık hükmüne karşın katılanlar vekiline tebliğ edilmediği, dolayısıyla kesinleşmediği anlaşıldığından, "kanun yararına bozulması" isteminin reddine kara' verilmesi gerekmiştir.
3.) Sonuç:
a.) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kesinleşmemiş anılan kararın "kanun yararına" bozulması isteminin 5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca (REDDİNE),
b.) Kararın katılanlar vekiline, olanaksızlığı halinde katılanların tümüne tebliği ile temyiz dilekçesi verdikleri takdirde gereğinin buna göre yapılması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE), 25.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini