 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2005/1589
K: 2006/588
T: 13.03.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Gasp suçunu kolaylaştırmak maksadıyla A.P.'ı taammüden öldürmekten ve gasptan sanıklar Ha.U., Me.A., cürüm eşyası altınları satın almaktan sanıklar Mu.B. ile S.A.'un yapılan yargılanmaları sonunda: Ha.U. ile Me.A.'in bir yıl geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezasıyla hükümlülüklerine, Mu.B. ile S.A. 'un beraatlerine ilişkin (ADANA) 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 31.12.2004 gün ve 112/481 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar Ha.U. , Me. ve müdahiller taraflarından istenilmiş, sanık Ha.U. duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanığın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız, sanık Ha.U. ile müdahillerin temyizler veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Müdahiller vekilinin yüzüne 31.12.2004 tarihinde tefhim olunan karara karşı süre tutum dilekçesinde sadece müdahil H.'ı gösterdiği diğer müdahil R.'ten bahsetmediği halde, 03.03.2005 havale tarihli ayrıntılı dilekçesinde müdahil R. adına da temyiz talebinde bulunduğu görülmekle, müdahiller vekilinin müdahil R.P. adına yasal süreden sonra vaki temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine,
2-Sanıklar Mu. ve S. hakkında elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan müdahil H. vekilinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle bu sanıklar hakkındaki beraat hükümlerinin tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA) oybirliği ile karar verildi.
3-Sanıklar Ha.U. ve Me. hakkındaki hükümlerle ilgili olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Türk Ceza Yasanın lehe hükümlerinin uygulanması bağlamında, "lehe olan yasanın" kişinin özgürlüğünün daha az kısıtlanmasını gerektiren yasa olduğundan kuşku yoktur. Yargıç somut olaya ceza hukukunun genel ilkelerini uygulayarak ve yasalarda öngörülen cezalara bakarak lehteki yasayı belirlerken, yalnız cezaları dikkate almasının yeterli olmadığı durumlarda yardımcı ölçülere başvurarak, örneğin, suçun unsurlarına, erteleme koşullarına, içtima ve tekerrür hükümlerini dikkate alması gerekebilir. 5237 sayılı TCY'nın, 5377 sayılı Yasayla değişik 7. maddesinin 3. fıkrasının, "hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme, ve tekerrürle ilgili olanlar hariç, infaz rejimine ilişkin hükümler derhal uygulanır" hükmü karşısında,
fıkrada sayılan infaz kurumları dışında kalan ve 5275 sayılı İnfaz Yasasında yer alan tüm infaz hükümlerinin, örneğin 99. maddesinde düzenlendiği şekliyle içtima hükümlerinin derhal uygulanması gerekir. Ancak derhal uygulama yapılırken, Yüksek Yargıtay'ın 23.02.1938 tarih ve 29/09 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda anlatımını bulan karma uygulama yasağının öncelikle dikkate alınması zorunludur. Bu bağlamda, hükümlünün birden çok suçtan cezalandırılmış olması durumunda, lehteki yasanın belirlenmesi sırasında, içtima hükümlerine yer vermeyen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası ile özel yasa hükümlerinin derhal uygulama ilkesi gereğince 5275 sayılı Yasanın 99. maddesinde yer alan içtima yöntemiyle birlikte dikkate alınması zorunluluğunun bulunması karşısında, derhal uygulama ilkesinin önüne geçen karma uygulama yasağı gözönünde bulundurularak, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının genel bölümde yeralan içtima maddeleriyle (m.68-77) birlikte uygulanması sonucunda belirlenen ceza süresinin, 5275 ve 647 sayılı İnfaz Yasalarında yer alan koşullu salıverilme hükümleri karşılaştırılarak, hükümlünün en az özgürlüğünü kısıtlayan ceza yasası lehte sayılarak bütün hükümleriyle birilikte uygulanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesi sonucunda, uygulamanın somut sonucuna göre sanık hakkındaki 5237 sayılı Yasanın uygulanması durumunda verilebilecek cezalar bakımından içtima olanağı bulunmadığından, 765 sayılı Yasaya göre verilmiş hükmün, içtimanın sonucuna göre koşullu salıverilme hükümleri dikkate alındığında özgürlüğünü daha az kısıtlayacağının, dolayısıyla lehte bulunduğu açıkça anlaşıldığından verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, 5237 Sayılı TCK.nun tatbiki için bozma yapılmasına gerek görülmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle kısmen kabul kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Ha.U. müdafiinin sübuta, sanık Me. müdafiinin sübuta ve suça iştirak derecesine yönelen, müdahil H. vekilinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
18.5.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5349 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasına göre, hüküm fıkrasındaki "ağır hapis" ibaresinin "hapis" olarak değiştirilmesine, karar verilmek suretiyle CMUK.nun 322. maddesindeki yetkiye istinaden DÜZELTİLEN re'sen de temyize tabi bulunan hükümlerin Üye Şerafettin İste'nin değişik gerekçe ile onama görüşünde bulunması sebebiyle gerekçede oyçokluğu ile tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA Üye M. Y.'ın, sanığın, insan öldürme suçundan 5237 Sayılı TCY'nın 82, 62, 53. maddeleri uyarınca, yağma suçundan 5237 Sayılı TCY'nın 149, 62, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması, sonuç cezaların 765 Sayılı TCY.nın 73. maddesi uyarınca
içtima ettirilmesi, bu nedenlerle kararın bozulması gerektiği yolundaki karşıoyuna karşılık oyçokluğu ile 13.03.2006 gününde karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE :
Önceki ve sonraki yasalardan hangisinin sanık lehine olduğu; sadece önceki ve sonraki yasa maddesinin yaptırım sürelerine göre değil, infaz yasaları da gözönüne alınıp sonuçta hükümlünün fiilen yatması gereken süresinin de hesaplanıp her somut olayda ayrı ayrı gözönüne alınmak suretiyle anlaşılır. Bu arada tecile tabi olup olmadığı gibi hususlarda göz önüne alınır. Ancak, Yargıtay'ın 23.02.1938 gün ve 29/09 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi sistemler arasında karma uygulama yapılamaz.
5237 sayılı TCK.nun 7/3. maddesinin 5252 sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi ile birlikte düşünülmesi gerekir. Konuyu biraz daha açmak gerekirse;
Bilindiği gibi infaz rejimine ilişkin kurallar lehe de olsa aleyhe de olsa derhal uygulanır. Geriye yürümez. 5237 sayılı TCK.nun 7/3 maddesine göre bu kuralın istisnası;
a) Erteleme,
b) Koşullu Salıverme,
c) Tekerrür,
Hükümleri lehe olmak koşuluyla geriye yürür,
Yeni infaz Kanunun (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı hakkındaki Kanun) tedavi, tedbir (örneğin disiplin, tek kişilik odada bulunma diğer bir deyişle tredman rejimi gibi) hükümlerin yeni infaz Kanunu yürürlüğe girdiğinden itibaren herkese bu arada eski hükümlülere de uygulanacaktır.
5252 sayıl TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3 maddesini ise şu şekilde anlamak gerekir;
Önceki Kanunların (765 sayılı TCK, 647 sayılı İnfaz Kanunun ve 2148 sayılı Yasa ile birlikte) bütün hükümleri birlikte uygulanır. Ortaya bir sonuç çıkar.
Sonraki Kanunların (5237 sayılı TCK ve 5275 sayılı Yasa) bütün hükümleri olaya uygulanır. Ortaya bir sonuç çıkar.
Bu durumda ortaya iki ayrı ceza (yatılması gereken süre) çıktı.
Hangisi sanığın daha lehine ise LEHE HÜKÜMDÜR.
5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesi de aynı şeyi söylüyor, 5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesinde "..... suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan Kanun ile sonradan yürürlüğe giren KANUNLARIN hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" denilmektedir.
Görüldü gibi burada "KANUNLARIN" kelimesi yer almıştır. İnfaz Kanunları da bunun içindedir. Her ne kadar bu konu İnfaz Kanunun içinde yer almışsa da sonuçta maddi ceza hukukunu ilgilendirmektedir. Tredman rejimi gibi değildir.
Burada çözmemiz gereken husus 5252 sayılı TCK.nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3 maddesindeki "...... önceki Kanunların ilgili bütün hükümlerinin ........" olayın uygulanması nedemektir?
Bunun için 5237 sayılı TCK.nun bir çok maddesi ve kurumunun (başta kusur ilkesi, adam öldürme ve cinsel suçlar gibi) aynen alındığı Alman Ceza Kanunun şerhlerine bakmak gerekir. Herbert Thomas Fischer {Strafgeszbuch, Becksone Karz Konmentare, 2003, 51 basım saife 122'de,} "lehe olan Kanunu belirlerken Kanunlar bir bütün olarak incelenmelidir. Değişik zamanlarda yürürlükte kalmış olan Kanunların failin lehine olan unsurlarını birleştirmek yasaktır" demekte.
Yine Alman Federal Mahkemesi hukuk dergisinde yayınlanan (Bknz. BGH. Cilt 20 saife 20, 30, 24, 94 "ki bu 24 ve 94 saifelerde 2 karar vardır", NJW 35, 1723) de yayınlanan konuyla ilgili Federal Mahkeme kararlarında "Kanun koyucunun yaratmadığı yeni bir Kanunun mahkeme yaratamaz. Her bir kanundan ayrı ayrı unsurlar alındığında olmayan bir kanun uygulanmış olur" denilmektedir.
Tüm bu açıklamalardan sonra tekrar konuya dönüldüğünde; ilk bakışta daha lehe gözüken Kanun somut olarak değerlendirildiğinde lehe olmadığı görülecektir. Somut o olaydaki özel koşullara bakılır bir nevi özel uygulama yargılaması yapılır. Önceki Kanunların (şartla salıverilme dahil) bütün hükümleri uygulanır, sonuçta fail için hangi hüküm daha lehedir ona bakılır, öğretide bu duruma Kural İstisnası seçenek denilmektedir. Diğer bir deyişle karıştırırsan yeni kanun yapmış olursun.
Dairemiz incelemesine konu olan somut olayda, sanıklar Ha.U. ve Me. 08.06.2004 de işledikleri suçlardan dolayı 765 sayılı TCK.nun 64/1 maddesi aracılığıyla TCK.nun 450/7, 51/1 maddeleri gereği Müebbet hapis cezasına, TCK.nun 497/1, 522, 59/2 maddeleri gereğince de 13'er sene 9'ar ay hapis cezalarına mahkum olduktan sonra 765 sayılı TCK.nun 73. maddesi gereğince cezaları 1 sene geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle Müebbet hapis cezası olarak içtima edilmiştir.
Daha sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nuna göre bu eylemlerinin karşılığı;
Adam öldürme ile ilgili olarak,
TCK.nun 82/1-h ve 62 maddeleri gereğince Müebbet hapisdir.
Görüldüğü gibi ceza sürelerinde eski ve yeni yasaya göre lehe ve aleyhe bir değişiklik yoktur.
Silahlı gasp suçuyla ilgili olarak,
5237 sayılı TCK.nun 149/1-a, h, maddeleri gereği 10 yıldan 15 yıla kadar
hapisdir. Eski TCK. 59 ile yeni TCK. 62. maddesinde de indirim süreleri aynıdır. İlk bakışta gasp suçu yönünden sonraki yasa lehedir.
c) Yine 5275 sayılı Yasanın 107/3-d maddesi gereğince yukarıdaki cezalar 30 yıl olarak yerine getirilecektir.
Oysa eski yasaya göre içtima sonucu verilen geceli gündüzlü 1 sene hücrede kalmak koşuluyla Müebbet hapis cezası 647 sayılı Yasanın 19. ve 243 sayılı Yasalar gereği 1 senesi hücrede geçirilmek üzere 16 sene 2 gün cezaevinde tutulmak suretiyle yerine getirilecektir.
Görüldüğü gibi somut olayda, gasp suçu yönünden sonradan yürürlüğe giren yasa, dış görünümü itibariyle lehe olarak gözükse de, karma uygulama gereği ceza kararları infaz yasaları ile birlikte değerlendirilmek zorunda olduğundan,
Bu değişik gerekçeler doğrultusunda sayın çoğunluğun onama kararına katılıyorum.
Üye
KARŞIOY
İNSAN ÖLDÜRME SUÇU
01.06.2005 tarihinde yürürlükten kalkan 765 Sayılı TCY'nın 450/7, 59, 31. maddeleri uyarınca verilen ceza, müebbet hapis (ağır hapis cezası hapse dönüşmüştür) ve kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCY'nin olaya uygulanabilir 82, 62. maddeleri uyarınca verilecek ceza, müebbet hapis cezasıdır. Burada, 31. madde ile verilen kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasının yerini, 5237 Sayılı Yasanın 53. maddesinin uygulanması sonucu, mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (güvenlik tedbirleri) alacaktır.
Lehe olan 5237 Sayılı Yasa ile hüküm kurulmalıdır.
YAĞMA SUÇU
765 Sayılı Yasanın 497/1, 522, 59, 31. maddeleri uyarınca verilen ceza, 13 yıl 9 ay hapis (ağır hapis cezası hapse dönüşmüştür) ve kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezasıdır.
5237 Sayılı Yasanın olaya uygulanabilir maddeleri 149, 62 ve 53. maddelerdir. 149. maddeye göre verilecek ceza, 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. 149 ve 62. maddeler uyarınca verilecek ceza 13 yıl 9 ay hapis cezasından daha azdır. 31. madde ile verilen kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasının yerini, 53. maddenin uygulanması sonucu, mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma (güvenlik tedbirleri) alacaktır.
Burada da, lehe olan 5237 Sayılı Yasa ile hüküm kurulmalıdır.
CEZALARIN İÇTİMAI
Sanık, 765 Sayılı Yasanın 73. maddesi uyarınca yapılan içtima sonucu, 1 yıl süreyle bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Kamu hizmetlerinden süresiz yasaklanma cezası her bir suç yönünden varlığını korumuştur.
Her bir suç yönünden 5237 Sayılı Yasa ile hüküm kurulması, 765 Sayılı Yasanın 73. maddesine göre cezaların içtima ettirilmesi halinde, yağma suçundan verilen hapis cezasının süresindeki azalmaya bağlı olarak hücre tecrit edilme süresi de azalacak, her iki suç yönünden, kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasının yerini güvenlik tedbirleri (hem de süreli) alacaktır.
Görüldüğü gibi, 5237 Sayılı Yasa uygulanarak verilen cezaların 765 Sayılı Yasanın 73. maddesine göre içtima ettirilmesi sanığın lehine olmaktadır.
Şu halde, 5237 Sayılı Yasa uygulanarak verilen cezalar, 765 Sayılı Yasaya göre içtima ettirilmelidir.
KARMA UYGULAMA
Öğreti ve uygulamada; cezaların içtimaının bir infaz kurumu olduğu, içtimaa konu olan cezaların içtima sonunda belirlenen toplam cezadan ayrı olarak varlıklarını koruyup hüküm doğurdukları görüşü benimsenmiştir. (YCGK 08.10.2002, 179/354)
5237 Sayılı Yasada içtima ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır.
765 Sayılı Yasanın genel hükümleri arasında yer alan 68-77 maddeler, cezaların içtimaı ile ilgili hükümlerdir. Bu maddeler, sadece 765 Sayılı Yasa ile kurulan hükümler hakkında uygulanan maddeler değildir. 765 Sayılı Yasanın 10. maddesi, bu yasa ile özel ceza yasaları arasındaki bağı kuran bir maddedir. Bu madde, özel ceza yasaları ile hüküm kurulması halinde, cezaların içtimaının 68-77. maddelere göre yapılmasına olarak veren bir maddedir. Böyle bir uygulama yapıldığı zaman karma uygulamanın varlığından söz edilemez.
1412 Sayılı CMUY'nın 403. maddesi, "cezaların infazı" alt başlığı altında yer alan, 765 Sayılı Yasa ile infaz hukuku arasındaki bağı kuran, cezaların içtimaı ile ilgili bir maddedir. Bu madde, bir kimse hakkında, hangi yasa ile kurulursa kurulsun, birden çok hüküm varsa, mahkemeden 765 Sayılı Yasanın 68-78. maddelerine göre cezaların içtimaı kararı istenmesini zorunlu kılmaktadır.
765 Sayılı Yasa döneminde işlenen ve bu yasa kapsamına giren suçlar hakkında, lehe olduğu için 5237 Sayılı Yasa ile hüküm kurulması, 403. madde gereğince, 68-77. maddeler kapsamında içtima kararı alınması halinde, özel ceza yasaları ile ilgili olarak belirtildiği gibi, burada da karma uygulama vardır denemez.
DERHAL UYGULAMA
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 99. maddesine göre; " Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107. maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir". Buna göre, her bir ceza ayrı ayrı infaz edilecektir. Bu durum ise, hükümlünün koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için infaz kurumunda geçirmesi gereken süre yönünden gözönüne alınacaktır.
99. maddede, 68-77. maddelerde yer alan cezaların toplanması, çevrilmesi ve sınırlandırılmasına ilişkin ilkelere yer verilmemiştir. 765 Sayılı Yasa ile iki ayrı suçtan ayrı ayrı 20'şer yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılan bir kimsenin, koşullu salıverilmesi için infaz kurumunda geçirmesi gereken süre, 765 Sayılı Yasanın 77/1. maddesine göre 36 yıl üzerinden, 99. maddeye göre ise 40 gün üzerinden hesaplanacaktır, örneğinde olduğu gibi, 99. madde, 68-77. maddelere göre aleyhe bir düzenlemedir.
Koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süre yasayla sonradan aleyhe değiştirilirse, kişi bundan zarar görmemelidir. (İçtihatı Birleştirme kararı, 28.01.1974,5-1).
Suçun işlenmesinden sonra yürürlüğe giren koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler ancak hükümlünün lehine ise uygulanır (5237 Sayılı TCY'nın m.7/2-3). Bu madde ile, önceki dönemde koşullu salıverilmeye ilişkin yasal düzenlemeleri maddi ceza hukuku kuralları olarak kabul eden yerleşmiş uygulama yasalaştırılmıştır.
5275 Sayılı Yasanın 99. maddesi ile getirilen düzenleme, bir tür koşullu salıverilme kurumudur.(Doç.Dr. Veli Özek, Yeni Türk Ceza Kanununun Anlamı, c.ı,2. Baskı, Sh. 518)
Cezaların içtimaı ile ilgili düzenlemeler, koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken süreyi azaltan yada çoğaltan etkiye sahip oldukları için, koşullu salıverilme kurumu içinde değerlendirilmesi gereken düzenlemelerdir. Bu durumda 99. maddenin, 765 Sayı Yasa döneminde işlenen suçlardan kurulan hükümler hakkında derhal uygulanması mümkün değildir.
6-ÇAPRAZ UYGULAMA
Suçun işlendiği zamanın yasasına göre lehe olan kanun geçmişe etkili olur (765 Sayılı TCY m.2, 5237 Sayılı TCY m.7).
"Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir" (5237 Sayılı Yasa m. 9/3).
765 Sayılı Yasanın 2. maddesindeki düzenleme ile ilgili olarak öğreti ve uygulamada benimsenen, somut olaya uygulanabilir birden çok yasa varsa, her bir yasa bir bütün olarak (aynı yasa içerisindeki maddi ceza hukuku ile infaza ilişkin düzenlemeler birlikte), ancak ayrı ayrı olaya uygulanır, ayrı ayrı her bir yasaya göre hükmedilecek cezalar belirlenir, daha sonra lehe sonuç doğuran yasa bir bütün halinde uygulanır (YCGK, 30.03.2004, 46-78) yolundaki görüş, 5252 Sayılı Yasanın 9/3. maddesi ile yasalaştırılmıştır.
Bir olaya ilişkin hükümlerin belirlenmesinde 5237 Sayılı TCY ile 5275 Sayılı İnfaz Yasası hükümlerinin birlikte gözönünde bulundurulması gerekir yolundaki düşüncenin 5237 Sayılı Yasada yeralmasının benimsenmediği, böylece çapraz uygulamaya yol açıldığı belirtilmiştir. (Doç.Dr. İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi-Genel Hükümler, Ankara, 2005, Sh. 117-118)
Açıklanan yasal düzenlemeler, öğreti ve uygulamanın benimsediği görüşlerden; 765 Sayılı Yasa döneminde meydana gelen somut olaylarda, hükümlerin 5237 Sayılı Yasa ile kurulması halinde de, koşullu salıverilme yönünden, 5237 Sayılı Yeni İnfaz Yasasının 107. maddesine göre lehe düzenlemeler içeren 647 Sayılı Eski İnfaz Yasasının 19. maddesini uygulamak gerektiği anlaşılmıştır.
7-SONUÇ :
Sanığın, insan öldürme suçundan, 5237 Sayılı TCY'nın 82,62,53. maddeleri uyarınca; yağma suçundan, 5237 Sayılı TCY'nın 149,62,53. maddeleri uyarınca cezalandırılması, sonuç cezaların 765 Sayılı TCY'nın 73. maddesi uyarınca içtima ettirilmesi, bu nedenlerle de Yerel Mahkeme Kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun kararın onanması yolundaki görüşü benimsenmemiştir.