 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2002/460
K: 2002/1048
T: 28.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
765/m.2,51,450
2709/m.38
Nizamettin G. ile sanık Ömer G'in kızı olduğunu bildiği Fatma G'i taammüden ayrı ayrı öldürmekten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Edip Ş, işbu taammüden öldürme suçlarına fer'i fail şekilde katılmaktan sanık Ömer G'in bozma üzerine yapılan yargılanmaları sonunda: sanık Edip Ş'in 1 yıl 1 ay geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilmek suretiyle müebbet, diğer sanık Ömer G'in de 32 yıl 16 ay ağır hapis cezasıyla hükümlülüklerine ilişkin ( İZMİR ) BİRİNCİ Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 4.6.2001 gün ve 464/166 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş, sanık Edip Ş. duruşmada talep etmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanığın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR :
1- Sanık Edip hakkında Fatma'nın öldürülmesi nedeniyle kurulan hükümde, TCY.nın 66. maddesi göndermesiyle, TCY.nın 450/4. maddesinin yanında, TCY.nın 450/1. maddesinin de uygulanmaması yasaya aykırı ise de, aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2- Sanıklar hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefetten 4616 sayılı Yasaya göre kurulan erteleme kararları temyize tabi nitelikte nihai kararlar olmadığından, sanıkların ve müdafilerinin bu suçlarla ilgili hükümlere yönelen temyiz istemleri reddedilmiştir.
3- Ergin maktule Fatma'nın istememesine ve aile yakınlarına da isteksizliğini bildirmesine rağmen evlilik yaşamıyla ilgili karar verme hakkı dışlanarak sevmediği amca oğlu Veysi ile aile büyüklerinin kararı uyarınca evlendirildiğinin kardeşlerinin beyanı ile anlaşılmasına, muhtemelen bu nedenle Veysi ile resmi evlilik kurmayıp geçinemeyerek sıkça baba evine dönmesine, son olarak da ölümü öncesinde tekrar baba yanına kaçtığının ve bu halin sanık babaca da kabul edildiğinin anlaşılmasına, maktule Fatma'nın önceden sevdiği diğer maktul Nizamettin'e bu evrede ve bu ruh hali içinde kaçtığının belirlenmesine, bu kaçışın aynı yörede ve aynı töre içinde yaşayan diğer aile fertlerince makul görülerek bağışlanmaları doğrultusunda fikir üretildiğinin de dosya içeriğiyle açığa çıkmasına binaen; öldürmelerin, hukuken himaye görmeyecek bir törenin güdümü ile icra edilmesi nedeniyle, sanıklar yararına tahrik hükümlerinin uygulanmaması isabetli addedilmiş, tebliğnamede ifade olunan ve TCY.nın 51/1. madde ve fıkrasının tatbiki önerisiyle bozma öngören düşünce benimsenmemiştir.
4- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık Edip ve Ömer'in adam öldürme suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların nitelikleri tayin, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, usulü bozma üzerine incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma sebebi dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Ömer ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde sübuta, vasfa, tahrikin varlığına, ilişen, sanık Edip ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde usule, sübuta yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak; Sanıklar hakkında adam öldürme suçundan yapılan uygulamanın ölüm cezası ile başlatılması, 17 Ekim 2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve T.C. Anayasası'nın 38. maddesine; "savaş, çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemez" hükmünü ekleyen 4709 Sayılı Yasa ve TCY. 2/2. maddesi uyarınca,
SONUÇ : TCK. 450. maddesince verilebilecek ölüm cezalarının hukuki dayanağının kalmaması, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce ceza yasalarında yapılacak uyarlama ve değişimler çerçevesinde sanıkların öldürme suçlarıyla ilgili olarak yerel mahkemece yeniden hüküm kurulmasının zorunlu bulunması karşısında, hükümlerin sanıklar ve müdafilerinin temyizi sebebiyle BOZULMASINA 28.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.