 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2002/3120
K: 2002/2946
T: 5.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- AÇIK CEZAEVİNE AYRILMA KARARI
- YÖNETİMİN DENETİMİ
İÇTİHAT ÖZETİ: "Açık cezaevine ayrılma hakkı" cezaevi yönetim kurulu Başkanlığı'nca belirlenen hükümlünün bu hakkını Adalet Bakanlığı'nın vermeme hakkı yoktu.
4675 sayılı Yasanın 4/2. maddesi hükmüne göre yönetimin yetkisi mutlak ve keyfi olmayıp yasal denetime tabidir.
Adalet Bakanlığı'nın "hükümlünün açık cezaevine şevkinin uygun görülmediğine" dair kararına karşı vaki şikayet üzerine infaz Hakimliği'nce yasal gerekçeleriyle verilen "işlemin iptali" ne ilişkin kararım yasal kabul eden ve buna vaki acele itirazı reddeden Ağır Ceza Mahkemesi 'nin karan yasaya uygundur.
(2709 s. Anayasa m. 125)
(4675 s. İHK.m. 1,4/2,5,6)
Hükümlü Yılmaz'ın açık cezaevine ayrılmasının uygun olduğuna ilişkin görüşü içeren Edirne Kapalı Cezaevi idare Kurulu Başkanlığının 29.11.-2001 gün ve 2001/69 sayılı kararı üzerine Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğünün 11.2.2002 gün 1933 sayılı açık cezaevine şevkin uygun görülmemesi kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile olumsuz görüşü içeren kararın iptaline dair (Edirne 1. infaz Hakimliğinin 5.2.2002 gün ve 2002/8-10 sayılı kararına vaki itirazın reddine ilişkin, Edirne ikinci Ağır Ceza Mahkemesinin 7.2.2002 gün ve 2002/35 mut. Sayılı kararının bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü ifadeli 22.5.2002 gün ve 22062 sayılı yazılı emirlerine müsteniden Yargıtay C.Başsavcılığının 12.6.2002 gün ve 2002/083436 sayılı tebliğnamesiyle talep edilerek dosya Dairemize gönderilmekle incelendi.
Gereği Düşünüldü:
Hükümlü Yılmaz'ın adam öldürme suçlarından içtimaen 35 yıl ağır hapse mahkum olduğu cezasının infazı sürecinde Edirne Kapalı Cezaevi idare Kurulu Başkanlığının 29.11.2001 günlü kararı uyarınca infaz başlangıcı olan 9.11.1993 gününden bu yana iyi hainliğinin saptanması, ilk defa suç işleyenler gurubuna dahil olması ve cezaevinde geçirdiği süre itibariyle açık cezaevine ayrılmasının uygun bulunduğunun belirlendiği, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 11.2.2002 gün ve 1933 sayılı değerlendirmesinde ise "suç türü ve ceza süresi bakımından açık cezaevine şevkinin uygun görülmediğinin" karar altına alındığı, bu karara Edirne infaz Hakimliği nez-dinde hükümlünün yaptığı şikayetin Edirne 1. infaz Hakimliğince 5.2.2002 gün ve 8-10 sayıyla sonuçlandırdığı, bu kararda; "hükümlünün durumunun incelenip açık cezaevlerine ayrılma ve nakil esaslarını düzenleyen tüzüğün 245/a. Maddesi koşullarına ve ilgili genelgelere uygunluğu, suç nevi ve cezaevinde geçirdiği süre itibariyle engel hali bulunmayışı, Adalet Bakanlığının redde ilişkin takdirinde farklılık olmayışı, bu takdir hak ve yetkisinin mutlak ve sınırsız bulunmayıp kurallara bağlı bulunuşu, ret gerekçesinde gösterilen ceza süresi ve suç türünün hükümlü lehine gerçekleşmiş olup engel teşkil etmeyişi nedenleriyle 4676 sayılı Kanunun 6/3. maddesi uyarınca işlemin iptaline karar verildiği, bu karara yapılan acele itirazın 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanununun 6. maddesi uyarınca Edirne ikinci Ağır Ceza Mahkemesince incelenip adı geçen mahkemenin 7.2.2002 gün ve 35 mut. Sayılı kararıyla reddedildiği bu karara karşı Edirne C.Başsavcılığının Adalet Bakanlığından yazılı emre dayalı bozma talebinde bulunduğu, Adalet Bakanlığının istemi yerinde görerek Yargıtay C.Başsavcılığına yazılı emir verdiği; Yargıtay C.Başsavcılığının da bozma talebiyle evrakı dairemize sunduğu anlaşılmaktadır.
Yazılı emre dayalı bozma düşüncesinde; "Hükümlünün yarı açık veya açık cezaevlerine şevkine karar verme işlemlerinde yetkinin Adalet Bakanlığına ait olduğu, bu kararın idari işlemlerden bulunduğu, işlemin yargısal denetiminin genel görevli idari yargı mercilerinde yapılabileceği, 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanununun idari yargıya ilişkin bu yetkiyi değiştirmediği" fikri savunulmaktadır.
Bilindiği üzere T.C. Anayasası'nın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bu yargı yolu; gerektiğinde idari dava açma, gerektiğinde özel yasal düzenlemelere göre, şikayet, itiraz veya temyiz yollarına başvurma suretiyle kullanılmaktadır. Başkaca yargı yolunun gösterilmediği ahvalde idarenin eylem ve işlemlerini genel idari yargıya başvurma yöntemiyle denetlenmesi olanaklı bulunmaktadır.
647 sayılı Kanunun 9/5,11/3, EK-2/1, Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkındaki Kanunun 5. ve Ceza infaz Kurumları ile Tevkifevlerinin Yönetimine ve Cezaların infazına Dair Tüzüğün 245la. Maddesine göre açık cezaevine ayrılma koşulları saptanmış ve disiplin altına alınmıştır. Bu disiplinin denetlenmesi, şikayet yöntemine bağlanmak suretiyle, 16.5.2001 gün ve 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanunu gereğince infaz Hakimlerine tevdi olunmuştur.
4675 sayılı infaz Hakimliği Kanununun amaç ve kapsamını belirleyen 1. görevlerini belirleyen 4., Hakimliğe yapılacak şikayet ve inceleme usulünü belirleyen 5., infaz Hakimliğince şikayet üzerine verilen kararları ve bu kararlara yapılacak acele itirazın inceleme merciini belirleyen 6. maddeleri; Hükümlülerin cezalarının infazı sürecinde açık cezaevine ayrılmaları hususunu ve bu konudaki şikayetlerin incelenme ve sonucu bağlanma yargı yerini, kapsamlı biçimde saptamış, bu işlemlerin denetimini infaz Hakimine vermiştir.
4675 sayılı infaz Hakimliği Kanununun 4/2. maddesindeki yetkilendirmede, Adalet Bakanlığının açık cezaevine ayırma kararları kısmen veya tamamen olmak üzere ayrık tutulmamış, bu kararların idari nitelikte olduğu ve denetiminin idari yargıya ait bulunacağı belirtilmemiştir.
Esasen, bütünüyle ceza, ceza usul ve infaz hukukunu ilgilendiren ve bu mahiyeti itibariyle idari yargının göreviyle herhangi bir ilişiği bulunmayan infaz işlemlerinde, 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanununun özel düzenlemesine rağmen, idari yargının Adalet Bakanlığı işlemlerini denetlemesi gerektiği yönünde bir düşünceyi kabullenmek olanaklı değildir.
Hükümlü Yılmaz'ın açık cezaevine ayrılma hakkını kazandığına ilişkin bir ihtilaf yoktur. Adalet Bakanlığının bu hakkı vermeme kararındaki "suç türü ve ceza süresi" gerekçelerinin, ilgili normlar karşısında geçerliliği bulunmamaktadır. Hükümlü tarafından yapılan şikayetin Edirne infaz Hakimliğindeki değerlendirmesinde, bu husus, yasal gerekçelerle saptanmış, idarenin yetkisinin mutlak ve keyfi olmadığı, yasal denetime tabi bulunduğu, bu denetimin 4675 sayılı Yasanın 4/2.maddesince infaz Hakimine ait olduğu, Hakimlikçe yapılan değerlendirmede de kararın normlara uygunluk arz etmediği sonucuna varıldığı isabetli şekilde belirlenmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla usul ve yasaya uygun bulunan Edirne infaz Hakimliğinin Adalet Bakanlığı işleminin iptaline dair kararını yasal kabul eden ve buna vaki acele itirazı reddeden Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle yazılı emre dayalı bozma düşüncesi kabul edilmemiştir.
HÜKÜM:
Adalet Bakanlığının CMUK.nun 343. maddesine uyarak verdiği yazılı emrine istinaden, Yargıtay C.Başsavcılığınca düzenlenen ve Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 7.2.2002 gün ve 2002/35 mut. Sayılı kararının bozulması istemini içeren tebliğnamenin (REDDİNE), infaz evrakının iadesine 5.7.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.