 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2002/3118
K: 2002/2945
T: 5.7.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KASTEN ADAM ÖLDÜRME SUÇU
- BERAAT KARARI
- YAZILI EMİRLE BOZMA
- YARGILAMANIN ALEYHE YENİLENMESİ
İÇTİHAT ÖZETİ: Beraat kararlan hakkındaki "yazılı emirle bozma" hali aleyhe sonuç yaratmaz. Bu nedenle;
Kolluğa, öldürme suçunu işlediğini itiraf ve suçta kullandığı tabancayı teslim eden ve bu bilgileri taşıyan tutanağı imzalayan sanık - yargılama sırasında kanıtları dosyaya ulaşmadığından - beraat ettirilse dahi CYY.mn 330. maddesine göre "yargılamanın aleyhte yenilenmesi ve sonunda "beraat karannm kaldırılıp" hakkında ceza verilmesi gerekir.
(765 s. TCK. m. 448)
(1412 s. CUMK. m. 330,343)
Kasten adam öldürmek suçundan sanık Bahset'in kanıt yetersizliğinden beraatine ilişkin (Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.3.2002 gün ve 2002/21-81 sayılı kararının CMUK.nun 343. maddesi uyarınca yazılı emirle bozulması lüzumunun Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü ifadeli 22.5.2002 gün ve 22201 sayılı yazılı emirlerine müsteniden Yargıtay C.Başsavcılığının 12.6.2002 gün ve 084219 sayılı tebliğnamesi ile talep edilmesi ve dosyanın Dairemize gönderilmesiyle konu değerlendirildi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Maktul Mehmet'in 11.9.2001 tarihinde 3 kurşun isabetiyle öldürüldüğü, yapılan otopsisinde kurşunlardan birinin girip çıktığının, 7.65 çaplı iki kurşunun cesette kaldığının saptandığı, çıkartılan kurşunların adli emanetin 2001/4946 nosunda muhafazaya alındığı,
2- 28.12.2001 günlü iddianameyle sanık Bahset hakkında kasten adam öldürmek suçundan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı,
3- Gıyabi tutuklu sanık Bahset'in yakalanarak 15.3.2002 tarihinde mahkemesine sevkedildiği ve aynı gün vicahen tutuklandığı,
4- 26.3.2002 günlü oturumda sanığın savunmasının alındığı, suçu inkar eden sanığın kanıt yetersizliğinden beraatine hükmedildiği, aleyhe temyiz olmamakla 26.3.2002 günlü işbu beraat hükmünün kesinleştiği,
5- Hüküm tarihinden sonra 1.4.2002 gününde, Mahkeme Başkanı'nın havalesi ile dosyaya intikal eden Ankara Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğünün 14.2.2002 günlü yazısı ve eki belgelere göre;
a- Sanık Bahset'in gıyabi tevkifine dayalı olarak 14.3.2002 günü yakalandığı, bizzat sanığın imzasıyla da onaylanan 14.3.2002 günlü tutanağa göre; maktul Mehmet'i aralarındaki tartışma sonrasında kendisinin öldürdüğünü, suçta kullandığı tabancasını gömerek sakladığını söylediği, yer göstermesi üzerine namlusu çıkartılıp atılmış 7.65 çaplı tabancanın ele geçirildiği,
b- 26.3.2002 gün ve 2002/548 sayılı Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı ekspertiz raporuna göre; 6779 seri numaralı 7.65 çaplı yarı otomatik tabancanın namlusunun eksik olduğunun saptandığı, maktulden çıkartılan metaryalin sadece çekirdek olması nedeniyle başkaca herhangi bir balistik mukayese yapılamadığı, :
6- Tüm bu belgelerin, Mahkemece 26.3.2002 günü verilen beraat hükmünden önce derlenmesine rağmen, gıyabi tevkifin vicahiye çevrilmesi evresinde evrakına eklenerek gönderilmediği için hüküm öncesinde Mahkemesine ulaştırılmadığı,
7- 26.3.2002 gününde verilen beraat kararının Cumhuriyet Savcılığınca aleyhe temyiz süresinin 2.4.2002 tarihinde sona ereceği düşünüldüğünde evrakın bu sürenin dolmasına bir gün kala 1.4.2002 gününde Mahkeme Başkanı tarafından dosyasına havale edilmesine rağmen Cumhuriyet Savcılığının konudan haberdar edilmemesi ve süre dolumundan evvel kararın temyiz edilmemiş bulunması nedeniyle beraat hükmünün kesinlik kazandığı,
8- Mahkeme Başkanının 9.4.2002 günlü yazısıyla keyfiyeti ihbar etmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10.4.2002 günlü yazılı emir talebinde bulunduğu,
9- Adalet Bakanı'nın 22.5.2002 gün ve 22201 sayılı yazılı emrine dayalı olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.6.2002 gün ve 2002/084219 sayılı tebliğnamesiyle Ankara Ağır Ceza Mahkemesince sanık Bahset hakkında 26.3.2002 gün ve 2002/21-81 sayıyla verilen beraat hükmünün bozulmasının talep edildiği;
anlaşılmaktadır,
Bilindiği üzere CMUK.nun 343. maddesi ile Adalet Bakanı'na tanınan ve Yargıtay denetiminden geçmeyerek kesinleşmiş karar ve hükümlerde kanuna muhalefet edilme hallerinin giderilmesini sağlamaya yönelik bulunan yazılı emir yetkisinin, davanın esasını çözümleyen beraat niteliğindeki kararlar yönünden ilgilinin aleyhinde sonuç yaratır biçimde kullanılması mümkün bulunmamaktadır.
Bu husus 343. maddenin 4. fıkrasıyla açık biçimde hükme bağlanmıştır.
Kanıt yetersizliği nedeni ile beraatine hükmedilen ve kesinleşmiş bu kararla davanın esası hükme bağlanmış bulunan kimsenin yazılı emir yöntemiyle hükmünün bozulması sadece öğreti niteliğinde kalmakta, beraat eden kişinin yeniden yargılanarak mahkumiyetine yol açmaya yetmemektedir.
Öte yandan CMUK. 343. maddesinde düzenlenen yazılı emir niteliğindeki olağan dışı yasa yolunun geçerliliği, başkaca bir yasa yoluna başvurmanın olanaksız kalması halleriyle sınırlı bulunmaktadır.
Ceza yargısının temel amacı suçu ve suçluyu isabetle saptamak ve suçlunun normlarla belirlenmiş cezai yaptırımını hükme bağlamaktır.
Konu olayda, hükümlünün, 26.3.2002 günlü beraat kararında önce, gıyabi tutuklu'olarak yakalandığında kolluğa, öldürme suçunu işlediğini itiraf ettiği, suçta kullandığı savıyla 7.65 çaplı tabancasını gömdüğü yerden çıkartarak tevdi ettiği, namlusu eksik olduğundan sorulduğunda, olay sonrası namlusunu çıkarıp çiftlik yanındaki ırmağa attığını açıkladığı, yapılan aramada bu namlunun bulunamadığı, tüm bu beyanların sanığın imzasını da taşıyan 14.3.2002 günlü tutanakla belgelendiği anlaşılmaktadır.
Bu tutanağın zamanında Mahkemesine ulaştırılmaması, dosya kapsamının da mahkumiyete elverişli kanıt taşımaması, sanığın ise 14.3.2002 gününde polise ikrarda bulunduğu gerçeğini mahkemeden gizlemesi ve suçunu inkar etmesi nedeniyle beraatine hükmedildiği görülmektedir.
CMUK.nun 4. kitabının 1. faslında "Yargılamanın Yenilenmesi" düzenlenmekte ve bu fasıl altındaki 330. maddenin 4. bendinde "Sanık beraat ettikten sonra suça müteallik itimada şayan bir ikrarda bulunursa" yargılamanın aleyhinde yenilenebileceğini öngörmektedir.
Olağandışı yasa yollarından bir diğerini teşkil eden "yargılamanın aleyhe yenilenmesinde" beraat kararının kaldırılması ve kişinin mahkum edilmesi olanaklı bulunduğundan bu yolun özellikle ve öncelikle denenmesi zorunlu hale girmektedir.
Beraatine hükmedilen sanığın, beraat kararından önce düzenlenmiş ikrar tutanağının, beraat hükmünden sonra dosyaya intikali durumunda; CMUK.nun 330/4. maddesine göre ikrarın geçerliliği ve "itimada şayan" olup olmadığı keyfiyeti Mahkemesince tartışılacak ve yeterliliği kanaati hasıl olduğunda yargılama aleyhte yenilenip mahkumiyet hükmü kurulabilecektir.
CMUK.nun 330. maddesi uyarınca yargılamanın aleyhte yenilenmesinin ve yenilenmiş yargılama sonunda da beraat kararının kaldırılıp sanığın hü-kümlendirilmesinin olanaklı hale girdiği ahvalde, 343. maddeye mümas olan ve aleyhe sonuç doğurması mümkün bulunmayan yazılı emre dayalı bozmanın geçerli ve benimsenebilir bir yöntem sayılmaması açıklıkla ortaya çıkmaktadır.
Kaldı ki, hüküm, dosya içeriğine göre verilmek gerektiğinden ve haricen oluşmak ikrarın intikal etmediği evrede Mahkemenin kanıt yetersizliğine dayalı olarak beraat hükmü vermesinin yasaya aykırılığı düşünülemeyeceğinden, sonradan ele geçen bir belgenin varlığına dayalı olarak, soruşturmanın eksik yapıldığı savıyla yazılı emre başvurmanın da, müstekar uygulamalar karşısında geçerliliği bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle yazılı emre dayalı bozma düşüncesi benimsenmemiştir.
HÜKÜM:
Açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı'nın 22.5.2002 gün ve 22201 sayılı yazılı emirlerine dayalı olarak Yargıtay C.Başsavcılığının 12.6.2002 gün ve 2002/084219 sayılı tebliğnamesiyle Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.3.2002 gün ve 2002/21-81 sayılı kararının bozulması yönündeki istemin CMUK.nun 343. maddesi uyarınca (REDDİNE), karar uyarınca gereğinin takdir ve ifası zımmında dosyanın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına (TEVDİİNE), 5.7.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.