Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E : 2001/4274
K : 2002/361
T : 6.2.2002

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • TASARLAYARAK ADAM ÖLDÜRME SUÇU
  • CANAVARCA HİSLE ADAM ÖLDÜRME SUÇU
  • NAAŞA HAKARET
ÖZET : Bir Tanrı'ya bağlı olmama ve "şeytana ve kötülüğe tapma", onları yücelterek kötü ve melun olan şeylerin iyiliğe dönüşeceği inancı, isyan, başkaldırma, özgüven ve seksin ön plana çıkartılmak istendiği inanç hareketini yani Satanistliği benimseyen sanıkların, bir süre önce tanıştıkları öleni, inançları gereği yapacakları ayinde "şeytana kurban edip ırzına geçmeye" karar verip, birlikte gittikleri mezarlıkta şarap içip bekledikleri "şeytanın mesajı geldiğinde, öleni boğmaya başlayan erkek sanıkların ve sanık Zinnur'un da ölenin bacağına bıçak saplayarak birlikte öldürdükten sonra soyarak bir sanığın onun ırzına geçtiği, diğerlerinin kalkıştığı olayda eylemlerin" toplum bilinç ve ahlakının geniş tepkisini çekmesi, tehlikeli ve vahşi kötülük eğilimini sergilemesi psikolojik güdüyü anlatması" nedenleriyle "canavarca his şevkiyle öldürme" ve erkek sanıkların da "naaşa hakaret" suçları belli kabul edilmelidir.
(765 s. TCK. m. 178,448,450/3-4)
 
Şehriban'ı kasten öldürmekten sanıklar Ömer, Engin ve Zinnur G...'ın yapılan yargılamaları sonunda: Hükümlülüklerine, adları geçen sanıklar Ömer ile Engin'in naaşa hakaret suçundan beraatlerine ilişkin (İstanbul ikinci Ağır Ceza Mahkemesi)nde verilen 14.3.2001 gün ve 400/61 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar ve müdahil taraflarından istenilmiş sanıklar Ömer ile Zinnur duruşmada talep etmiş ve hüküm mahkumiyete ilişkin kısmı resen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: Sanık Ömer hakkında duruşmalı, diğer sanık Zinnur'un duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruş maşız, diğer temyizler veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Sanık Engin'in, dosyaya yansıyan kimliği ile doğum kaydındaki bilgilerinin uyumlu bulunması ve bu konuda herhangi bir itirazın olmaması
karşısında sanığa doğum ve adli sicil kaydının okunup diyeceğinin sorulmaması sonuca etkili bozma nedeni görülmemiştir.
2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde cezayı azaltıcı sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebepleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Ömer müdafinin teşdidin yerinde olmadığına, TCK. 463. maddesinin uygulanması gerektiğine, sanık Z. Gülşah müdafinin eksik soruşturmaya, suç vasfına, TCK. 463. maddesi uygulanması gerektiğine,sanık Engin müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Müdahil vekilinin öldürme ve naaşa hakaret suçlarına hasren ve aleyhe olan temyiz itirazı nedeniyle yapılan incelemede;
I)OLAY:
"Satanist" olduklarını kabul ve ifade eden her üç sanığın, kısa bir süre önce tanıştıkları maktule Şehriban'ı, inançları gereği ayın 13. günü yapacakları tapınma ayininde kurban edip ırzına geçmeye karar verdikleri, bu karar doğrultusunda gerekli malzemeleri sağlayıp maktüleyi de kandırarak ağaçlık tenha bir yer olan Ortaköy mezarlığına getirdikleri burada getirdikleri şarapları içip, uzunca bir süre oyalanıp şeytandan mesaj bekledikleri, bekledikleri mesaj geldiğinde öldürme kararını gerçekleştirmek için sanıklardan Ömer ve Engin'in hiçbir şeyden habersiz olan maktülenin boğazını, boynunu sıkıp ağız ve burnunu kapatmak suretiyle boğmaya çalıştıkları, fiillerini birlikte icra ederken sanık Zinnur G...'tan da maktülenin direnişini kırması için elindeki bıçağı vurmasını istedikleri, Zinnur G...'ın da maktülenin bacağına 6 cm. derinlikte bıçağı saplamak suretiyle asli manevi katılımı yanında feri maddi katılımıyla da maktüleyi birlikte boğarak öldürdükleri, nabız ve boynunu kontrol edip öldüğüne kanaat getirdikten sonra sanık Ömer'in maktülenin üstündeki gömleğini göğüslerini ortaya çıkaracak şekilde açıp giydiği kot pantolan ve külotunu da aşağı sıyırmak suretiyle soyduktan sonra cinsel ilişkiye geçtiği, ve akabinde de sanık Engin'den aynı şeyi yapmasını istediği, fakat Engin'in uğraşısına rağmen ereksiyon nedeniyle başarısız kaldığı, bilahare cesedin bulunmaması için yanlarındaki çekiç ile çukur kazıp içine maktüleyi attıkları, üzerindeki bel çantasını, saatini, cebindeki üç milyon lira parasını aldıktan sonra toprak ve çalılarla kapatıp gittikleri, çantasındaki parfüm ve kartları attıkları suçta kullandıkları bıçak ve çekici yıkadıkları, bulunur endişesiyle bel çantasına taş koyup denize attıkları, yakaladıklarında yer göstermeleriyle çantanın denizden bulunup çıkartıldığı, cezai ehliyetlerinin tam olduğu belirlenen sanıkların öldürme ve naaşa hakaret fiillerinde saiklerinin şeytana tapınma gereği olduğunun sanıkların savunmaları ve bunu doğrulayan tanık anlatımları ve otopsi bulguları ile açığa çıktığı, mahkemesince de ve delilere uygun biçimde öldürmenin şeytandan emir gelmesi nedenine bağlandığı görülmüştür.
II- SATANİZM NEDİR:
Mahkemesince öldürme ve naaşa hakaret nedenini teşkil eden "şeytana kurban" etme olayı üzerinde durulmamış ise de; suça vasıf verme acısından bu husus önem taşımaktadır,
Şeytana tapma satanizm nedir?
Satan: Türkçe karşılığı şeytan olan Fransızca bir kelimedir. Satanizm ise; felsefede ve edebiyatta şeytana ve kötülüğe bağlılık, onları yüceltme demektir (Meydan Larousse).
Genelde anlaşıldığından farklı olarak, bu inançta olanlara göre; bir ilaha bağlı olmama anlamında "dinsizlik"e karşılık olarak kabul edilmekte, bazıları ise satanizmin sınırlayıcı Musevi-Hristiyan prensiplerinin verdiği memnuniyetsizliği ve bir biçimde dini yeniden tanımladığını ifade etmektedirler. (Malt Paradise The Devil Work in Obvious Ways S.3)
Şeytana tapan ve kurulu düzeni devirmek isteyenlerin insanın varlığı ile yaşıt olduğu ancak M,Ö ve M.S. birinci yüzyılda gizli gruplar oluşturdukları, Ortaçağ döneminde "Cadı Avı" ile satanizme karşı başlatılan hareketin 17. yüzyıla kadar sürdüğü, bu yüzyıl sonlarında gerçek satanistierin 14. Louis'in çevresinde oluşturdukları gruplarla törenler yaptıkları, sunağa çıplak kadın yatırıp, bir çocukta kurban ederek şeytan çağırdıkları bundan sonra sessizlik, dönemine girip 19. yüzyılda yeniden ortaya çıktıkları, 1839'da kurulan Carmel Kilisesinin Papalık tarafından lanetlenmesine rağmen (1848), bu yüzyılda Eu-gone Vintras, Boullen, Hıymans ve lister Oovvley'le varlıklarını sürdürdükleri, ancak satanizmi geliştiren, onu bir doktrin olarak empoze etmeye çalışanın Şeytan Kilisesinin kurucusu büyük rahibi olan ve "Kara papa" olarak da anılan Anton Lavey denilen kişi olduğu, Kafkas kökenli 11 Nisan 1930 doğumlu olan Lavey'in çocukluk ve gençlik yıllarında arslan terbiyeciliği, fotoğrafçılık, oyunculuk, hıpnozitörlük yaptığı, beş yaşında müzik yeteneği keşfedilip elektronik müziği seçerek synthesizer teknolojisi üzerinde çalışmalar yaptığı, majikal müziği ararken okült müzik adını verdiği parçalar bestelediği, ona göre insanın; egoist, çirkin, habis ve korkulması gereken varlık olup kötü olanın şeytan değil aksine insanın kendisi olduğu ve kötülüklerini şeytan adının altına
gizlediği, "Hristiyan Kilisesinin çağrışı beni tatmin etmiyor, burada marjinal bir formül yok, oysa dünyevi başarılar için belirli kurallar vardır. Bunlar beni doyuma erdirmiyor" diyerek 30 Nisan gecesinde (San Fransisko -1986) Şeytan Kilisesini açtığı, örgütünün eğitimli, üretken, eksantrik kişilerden teşekkül ettiği, grubunun amacının "Bireyselliğin bütünleştirilmiş enerjisini topladıktan sonra doğanın karanlık güçlerine ulaşmak olduğu, bu gücün şeytan olduğu, kendisinin şeytanın sesini dinlediği" / "Satanic Bible"(Satanic İncil), "Satanic Ritüels" (Satanizmin Temelleri) vb kitaplar yazdığı, Satanic indide satanizmin 9 ana kuralını açıklarken; "Satan; vurana öbür yanağını da çevir düşüncesine karşı intikamı satan; insanın fiziksel, duygusal ve zihinsel mutluluğuna, memnuniyetine vesile olan günahları temsil eder" dediği, şeytanın müsamahayı, realiteyi, duru ve temiz bilgeliği, nezaket ve kibarlığı temsil ettiği, satanın özgürlüğünün, gücün ve kuvvetin temsilcisi olduğu, kilisenin ve mensuplarının ondan güç aldığı, ona göre şeytanın özelliklerinin bu kadarla bitmeyip aynı zamanda intikamı ve insanların arzuladıkları bütün günahları da temsil ettiği, isyan, baş kaldırma ve şehvetin, şeytanda, dolayısıyla bir satanistte olması gereken önemli hususiyetlerden olduğu. "Bir çoğunuzun hayat felsefesi; düşünülmesi yasak farzedilen şeyleri irdelemeyi engeller ve bunlardan kolay kaçış yollan arar, fakat biz bilinçli ve uyanık olursak melun olan şeyler bizim için iyi şeylere dönüşebilir. Satanik kurallar satanistler için yazılmıştır ve satanist olmayanlar için uygun bir şekilde yararlı olmasına rağmen zihindeki bazı öğrenmeler buna engel olabilir "(Anton Lavey The Devils Notebook Sn. 93)." tarzındaki düşüncelerine rağmen satanizmde her şeyi olanca netlik ve açıklıkla ortaya koymadığı, satanizmin bütün insanlığı kucaklayan bir yaşam felsefesi diye açıklanmasına karşılık durumun böyle olmadığı, ABD işlenen yüzlerce cinayetin kendisini satanist olarak tanıtanlarca yapıldığı,bir Amerikan polisinin "Şeytanın Peşinde" adlı kitabında; satanistlerin çıkardıkları olaylara genişçe yer verdikten sonra, "iki satanist toplulukta rahibe mertebesine çıkarılan Marty Jonson; şeytana tapınma ayinlerinde satanistlerin yaptıklarını; "Teksasta Harris Country bölgesinden kaçırılmış sekiz yaşlarındaki küçük bir kız çocuğunun kurban edilmesine tanık oldum. Küçük kıza uyuşturucu verilmişti, gözleri dehşetten açılmış olarak başka çocukların gözleri önünde katledilmiştir. Amerikan polisinin bir bölümü için satanistler, kuşaklardan beri ibadetlerini gizlice sürdüren, bakımevlerinden çocuk çalan, katleden, kaçıran ve tecavüz eden aile üyelerinden oluşuyordu... uzmanlara göre cinayetler, isleyenlerin enerjisini zenginleştiren temel güçleri serbest bırakıyordur (Girald Messadie; Şeytanın Genel Tarihi; 519). dediği,
Matt G. Paradise: "Şu vurgulanmalıdır ki Anton Lavey'in Satanic incili en azından satanizmin temellerinin anlaşılmasını sağlar. Benim söyleyebileceğimden çok daha fazlasını orada bulabilirsiniz." dediği ve devamla satan kilisesi ve üyeleri tarafından yayınlanan satanik dergileri iyice incelemenin gelişen satanizmle ilgili işleyen bir model olarak ayrı bakış açısı kazandıracağı, aynı kuruluşların oluşturdukları Web sitelerininde bu konuda yararlı olacağı satan'ın kısır düşünceye başkaldıran, hoşgörüyü cesaretlendiren, köleliğe karşı isyan eden insan doğasını ve bütün dünyevi teklifleri, getiren bir karakter olarak olageldiği, şeytana tapmak yerine onu örnek aldıkları, şeytanın ilah olmaktan ziyade sembol olduğu, satanistlerin bu sembolün kendilerine uyan tarafını seçtikleri.bu seçimin karakterlere ve coğrafyaya bağlı olduğu, bütün satanistlerde, satanın özellikleri olan isyan, başkaldırma, kendine güven ve şehvet bulunduğu (MattParadise The Devil VVorks İnObvious Ways S:3)
Satanist olmak için, belirli bir tek yolun bulunmadığı, tekillik ve başarının teşvik edildiği, Gotik Müzik, heavy metal veya klasik pop arasında fark bulunmadığı kiliseye uymadan da gerçek satanist gibi yaşamakla satanist olunduğu. "Letter to Satanic Youth" (Şeytan Kilisesinin Yayını).,
"The Black Book of Satan" (Şeytanın Kara Kitabı) adlı kitapda ise Con-rad Robury'nin satanistlerde bulunması gereken 21 özellikten; "1-Zayıflık ve zavallılığa saygı gösterme, onlar hastaları güçlü yapan hastalıklardır, 2-Gücünü her zaman test et zira başarı güçtedir, 3- Mutluluğu zaferde ara, barışta değil... 5- Bir biçici olarak gelki o zaman tohum ekebilesin.., 6- Ölümünü göremeyeceğin bir şeyi çok sevme..., 9- Boyun eğmektense öl.sanat eserleri değil ölüm kılıçları üret, sanatın büyüklüğü burada yatar" dediği,
Şeytan Kilisesinin şimdilerde sadece A.B.D'de değil, dünyanın farklı ülkelerinde de görülmeye başlandığı, Dünyada ve Amerika da birbirlerinden farklı bir çok satanist tarikatın bulunduğu, bunların çoğunun Şeytan Kilisesi çıkışlı ve İlhamını Lavey'den aldıları, satanist gruplar arasında en belirgin farklılığın kozmoloji anlayışları ve organizasyon metodlarından ibaret olduğu. Satanistlerin kendi aralarında ödül alma törenleri düzenledikleri, internet aracılığı ile birbirleriyle irtibat kurup kiliseleri için paralar topladıkları, ayinlerinde gonk, kedi kanı, kara ip, şarap, zil ve mum gibi bazı ritüelleri kullandıkları, tapınmalarını, kimsenin görmeyeceği özel yerlerde yaptıkları, ayin için bütün argümanların mutlaka bulunması zorunluluğu bulunmadığı, güçlü ayin için ihtiyaç duyulan şeyin sadece sessiz bir yer olduğu, Satanik Kilisenin, "Mumu yakın önümüze koyun dik oturun, derin nefes alın, sakinlesin, aleve bakarken içinizden veya yüksek sesle "Karanlığın efendisi  ben hazırım, senin gücünü içimde hissediyorum ve senin hayatımı şereflendirmeni istiyorum. Ben şeytanın sahiplendiklerinden biriyim, selam şeytan" deyin konsantre olun ve sizden geleni dinleyin. Başkasının veremeyeceği, kendinizden cevaplar duyacaksınız. Bu Şeytanı kendi hayatınıza davet etmenin basit yoludur. O sizi çizgiye çekecektir ve mutlu, güçlü ve odak olmanız için ne yapmanız gerektiğini söyleyecektir. Size onu yapmanız için gerekli cesareti ve dayanıklılığı verecektir" düşünceleriyle inançlarının gereğini yerine getirdikleri,
Satanistlerin tatil günlerinin olduğu, her satanistin ise doğum gününün onun tatil günü olduğu, çoğunlukla siyah giysiler giyip yeni üye için kitaplarını okuyanları imtihandan geçirip başarılı olanları aldıkları,
Dünyada satanistlerin tek ve belli kitabının bulunmaması, tarikatların ve gurupların her bir yöneticisinin farklı olması nedeniyle üç ana grup etrafında toplandıkları;
a) 1. grubu; Gençlik veya protest satanistlerin oluşturduğu, bu gruptakilerin protesto olsun diye bu dalda çare aradıkları, protestlerinin sebebinin toplum, materyalizm, norm düzenini veya bütün düzenler olduğu, bu grubun Black-Death metale yöneldiği, bunların satanizmin işaretlerini (Pentagram, ters haç vs.) açıkça taşıdıklarının görüldüğü,
b) Şeytanı arkadaş seçen bu suretle kendilerini güçlü hisseden yarı professionel satanistlerin güç emellerine kavuşmasalar da küfürler vs. gibi şeylerle kendilerini avuttukları bunların çoğununu silah uyuşturucu tüccarlığı veya tecavüzden sonuçta hüküm giyenler olduğu,
c) Mülti nesil satanistlerin oluşturduğu ekolde "O.T.O (Orda Tempii örientis) veya Fraternitas Saturnis" hiyerarşisinin hüküm sürdüğü bunların kendilerini topluma açmadıkları gibi bu gruba girmenin çok zor olduğu,
Satanistlerin; bir takım törenlerine bakıldığında; Önceden öldürülmüş hayvan veya insanın yarıldığı, içine gruba yeni girecek kişinin girdiği, töreye göre bu kişinin grubun içinde doğduğu, kurbanın derisinin büyücü tarafından soyulduğu, bu ayini izleyenlerin kurbanlarının çektiği acıdan güç topladığı, kurbanın boğuluncaya kadar su altında tutulduğu ve ardından cinsel ilişkiye girildiği, güç kaynağının kurbanın çektiği acı olduğu kurbanda açılan yaradan faydalanarak kurbana sihirli ameliyatla şeytan yerleştirildiği, çoğu zaman kediler veya köpeklerin yeni katılanlar tarafından kurban edildiği, kanlarının içildiği, törenlerinde kurbana gruptan birinin tecavüz ettiği (Bu satanı temsil eder) (internet belgeleri., ve diğer yayınları)
III. SANIKLARIN SATANİZMDEKİ KONUMLARI
Sanıklar suç tarihinden önce tanıştıkları arkadaş oldukları kendilerini satanist düşünce, inançlarını da Satanizm olarak ifade ettikleri. (Sanık Ömer'in 20.9.1999/24.9.1999/24.9.1999; sanık Zinnur Gülşah'ın 20. 9.1 999/24.9. 1999/24.9.1999; sanık Engin'in 20.9.1999 ve duruşmadaki 19.12.1999 günlü beyanları) ve tanık Sonat'ın  (20.9.1999)  beyanıyla bu  şekilde  çevrede tanındıkları,
Sanıkların, yukarda ayrıntılı olarak açıklandığı şekilde çeşitli tarikatlara ayrılan bu inançlarının kötülüğe gerçekten inananların cehennemde kötülük görmeyeceği, aksine cehenneme hükmedeceği, şeytana taptıkları, şeytanın kediyi çok sevdiği ve kendisine kedi köpek gibi hayvan kurban ettikleri, şeytana tapanların mutlu oldukları ve bu nedenle kötülük yapanların iyi yaşadıkları, Norveçli metal gruplarının satanist müzik yaptıkları,sanık Ömer'in de o sıralarda bu çeşit müzik yaptığı, şeydana tapanların ayinlerinde kedi kanı içmekle ve kedi kanının insan kanına karışımının insana şeytani güç verdiği insanın bu suretle her türlü zorluk ve şanssızlığı yendiği, bu nedenle kedi kurban etme ayini yaptıkları, kanını içip, etini pişirip yedikleri, ayin sırasında şeytana ey efendimiz bizi kutsa diye bağırdıkları, akrep burcunda iken 4. Cuma günü boyunca 13 yıl ayin sürdürüldüğünde sonuçta cehennemde tahtlarının olacağı, örgüt sempatizanlarının ters haç şeklinde kolye taktıkları, siyah sırtı yazılı tişörtler giydikleri (Tanık Sonay'ın 20.9.1999, İlhan'ın 23.9.1999 günlü anlatımları),
SANIKLARIN SAVUNMALARINDA
Sanık Zinnur G...'ın: "Ömer, ayın 13'ü olması nedeniyle kızın ırzına geçip şeytana kurban edecekti, bunu saat 24.00 sıralarında yapacaktı'' (24.9.1999,günlü C.Savcılığı) ve "satanizm adına kurbana mani olmadım (24.9.1999 Sulh Ceza Sorgu), "Sanık Engin şeytandan emir aldığını maktuleyi bu nedenle öldüreceğini söyledi" (26.1.2000 günlü duruşma).
Sanık Engin'in; (20.9.1999 emniyette) "sanık Ömer; ben bu kıza tecavüz edeceğim, öldüreceğim, satanizm de olduğu gibi güç kazanmak için onu şeytana kurban edeceğim" ve (duruşmada 19.12,1999);"... bu arada bana şeytandan mesaj geldi. Bir senedir kendisinden mesaj alıyorum, kulağıma sesler geliyor, ne derse onu yapmak zorundayım, konuşmalarında bendeki canın kendisine ait olduğunu söylüyordu. Benim elim olacaksın diyordu. Aramızdaki anlaşmaya göre bende bunu kabul ettim. Bunalıma giriyordum, benim ruhum devamlı şeytanda idi, iyi tahsil yapmam, iki dil bilmeme rağmen hayatta yaşamanın anlamsız olduğunu düşünüyordum. Şeytan bana senin sınavların var, bunları başarırsan senin canını alırım demişti. Mesajları genellikle geceleri alıyordum, sanıklar daha önce benim şeytandan mesajlar aldığımı biliyorlardı... sanıklarda satanistti... şeytandan mesaj aldım... öldürdük...",
Sanık Ömer ise; "Gülşah bana biz satanistiz, belli başlı insanlar var, örgüt kuracağız bize katıl, belli başlı insanların canlarının alınması lazım... bize şeytandan mesaj geliyor dedi. Bunu Engin'de doğruladı... devamlı belli başlı günlerimiz, o günlerde ayinlerimiz törenlerimiz olacak seride bizimle ol dediler... olay günü olay yerine hazırlanıp gittik, 19.00 sıralarında Gülşah dizleri üzerinde ileri geri sallanıp kendi kendine konuşuyordu. Engin'e sordum, mesajlar aldıklarını, bugün ayın 13'ü olup uğursuz olduğunu, ayrıca o gün deprem olduğunu saat 24.00'de Şehriban'ı şeytana kurban edeceklerini söyledi" diyerek bu amaçla o gece maktuleyi kurban ettiklerini kendisinin daha önce kedi parçalayıp resim çektirdiğini, etini pişirip yediğini. (20.9.1999 - Emniyet); "Black Metal müzik satanizmle ilgilidir. Satanizmi öğrenmeye çalıştım... bende şeytanla ilgili düşüncelerinden dolayı Şehriban'ın ağzını, burnunu kapattım öldürdük... (24.9.1999 - G.Savcılığı) ve aynı günlü aynı yöndeki Sulh Ceza Sorgusu beyanları ile..., Engin; bize şeytandan mesaj geldi öldürmem gerekiyor dedi... bende öldürme fiiline katıldım. (9.12.1999 günlü duruşma beyanı) şeklindeki anlatımlarıyla öldürme fiilini, şeytandan aldıkları mesajla şeytana kurban etmek maksadıyla yaptıklarının açıkça ortaya çıktığı, bu itibarla tek saikin SATANİZM doğrultusundaki kendi öz inançlarının etkisiyle olduğu,
Dosya içinde bulunan bir takım fotoğraflardaki giysiler ve ellerinde kesilmiş kedi resimlerinin bu inançlarına dair kanıt oluşturduğu görülmüş,
Yine maktülenin otopsi bulgularına ve olay yeri teshillerine göre ırzına yönelik saldırıya da maruz kaldığı ayrıca anlaşılmıştır.
IV- SANIKLARIN EYLEMLERİNİN NİTELİĞİ
A- CANAVARCA BİR HİS ŞEVKİYLE ADAM ÖLDÜRME KAVRAMI    .
Türk Ceza Kanunun 450. maddenin 3. bendi "Canavarca bir his şevki ile..." adam öldürmek fiilini vasıflı öldürme olarak düzenlemiştir.
Bu düzenlemenin amacı ve kapsamı nedir, maddenin yorumu nasıl olmalıdır?
1-Majno: "bu cürüm şekli, insanın hayvanlığın, vahşiyane hissini ve kan dökme istidadını gösterir, Canavarca katlin akil hastalığına müptela bir kimse tarafından vukuunda hastalık göz önüne alınmamıştır. Bu cürüm sekimi sebepsiz islenen cürümlerle karıştırmamak icap eder. Zira failin nazarında sebep daima haklı olduğundan failin bir sebep istinat etmesi cürmün  şeklindeki şiddet ve kötülüğe haizi tesir değildir. (III S.231)
2-a) 1889 tarihli kaynak İtalyan Yasası 366/2 bendinde "Per solo imaulsa orutela mansagun" sözcükleri kullanılma şekliyle münhasıran anlamına gelen sözcüğü dışlanmış ....mancağın sözcüklerine ait kelime anlamından ziyade "canavarca" sözcüğü seçilmek suretiyle suçun failinin insan olacağı "canavar'ın ise kurt, domuz gibi cana kıyıcı yabanıl ve yırtıcı hayvanlar için kullandığı bu ihbarla insan için kullanılan bu sözcüğün dana ziyade mecazi anlamı ifade ettiğinin kabulü gerekir. (S.Selçuk = Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Canavarca His Şevkiyle Adam Öldürme = Yargıtay Dergisi Ekim 1988)
Yasa, kavramı tanımlamamış bunu belirleme işini, genel çizgiler içinde mahkemelere ve özellikle Yargıtay'a bırakmıştır.
Kaynak yasanın gerekçesinde; çok az da görülse bu ağırlaştırıcı nedenin var olduğunu denemeler göstermiş, insanı ürküten yabanıl kötü yürekliliğin kazanç hırsıyla değil daha çok kan şehvetiyle suç işleyenlerde bulunduğu belirtilmiştir (Manzini Tarattato Di Diritto Panela Torino. 1922 VII.No: 2382/ISI.S:30-S.Selçuk:a.g.m.). Failin adam öldürme eylemiyle onu bu eyleme iten neden arasındaki ölçüsüzlük oransızlık, eylemin canavarca işlendiğini ortaya koyan en neslen ölçüttür. Çoğu zaman bu neden açıklanmamaktadır: Öldürmek için öldürmek, kan dökmek, kan gördükçe öldürmeye eğilim göstermek, baş olmak için öldürmek, suç işleme kabadayılığı, antipati, başkasına zarar verme zevki, silah denemek, belli toplumsal sınıflara yada gruplara duyduğu hınç için öldürme; canavarca his şevkiyle öldürmektir. (Manzini Loc. Tic.)
Manzini'ye göre; terimlerden biri insansı bir öğeyi, öbürü ise duygusuzluğu anlatmakla birlikte ikisi birlikte aslında duygusuzluktan çok anlayışsızlığı dile getirmektedir. O yüzden "neden yokluğu" her zaman yeterli olamaz ve "eylemi başka türlü açıklamak olanaksızdır." gerekçesiyle "canavarca hisle" işlendiği şeklinde yorumlamak doğru bir yargı olamaz. Nedensizlik ancak başka kanıtlar bulunduğu takdirde olumlu bir sonuca götürebilir. (Manzini op. et. s: 31. S. Selçuk a.g.m.)
TCY; "hareketi" değil, "his/duygu" itibariyle içtepiyi/güdüyü ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiştir. Bu itibarla hareketin biçimini benimseyen Fransız Ceza sisteminden (Md.303 Barbarca yabanıl davranışlarda bulunma ve bunun sonucu olarak adam öldürme" düzenlemesiyle ayrılmaktadır.
Türk Ceza Kanununun 450. maddesinin 3. bendinde "işkence ve taziple" adam öldürme suçu da ağırlaştırıcı bir neden olarak kabul edilip ikinci bağımsız bir suç şekli olarak ayrıca düzenlenmiştir. Bunda hareket esas ise de bunu aynı bentteki iç güdüyü esas alan "canavarca nişle" işlenen öldürme ile karıştırmamak gerekir. Kanun koyucu canavarca nişle öldürmekte içtepiyi/ güdüyü, işkence ve tazipte ise hareketi esas almıştır.
b) Yeni İtalyan Ceza Yasası 577/4. maddesinde de 61. maddeye yollama yaparak; alçakça yada değersiz nedenlerle adam öldürmeyi ağırlaştırıcı neden saymıştır. Uygulamada bu düzenleme önceki yasa doğrultusunda telakki olunmuştur.
B) CANAVARCA BİR HİSSİN TANIMI;
Yasada "canavarca bir his şevki" tanınış yapılmamış ise de; yukarıdaki açıklamalar ışığında;
1- Bu sözcüklerin psikolojik bir olgu olduğu,
2- Bu olgunun her türlü bulgu ve kanıtla belirlenebileceği, bu bağlamda özellikle failin davranışları, fiili işlemeye iten nedenlerle sonuç arasındaki oransızlığın ölçüt oluşturabileceği, ancak hiçbir neden olmamasının her zaman bu iç güdünün kanıtı olamayacağı,
3- Yasanın; kullanılan aracı değil iç güdüyü ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiş olduğu, kullanılan aracın kanıt olması mümkün ise de bunun zorunlu olmadığı,
4- "canavarca his sevki'nin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı,alçakça bir güdü/içtepi olacağının gözden uzak tutulmaması gerekeceği ve kaynak yasayla uyumlu olduğu kabul edilen yeni İtalyan Ceza Yasasının yukarıda açıklandığı üzere yararsızlık, değersizlik, gereksizlik güdüleriyle çakıştığına ilişkin görüşler doğrultusunda eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği ve kötülüğünü sergileyen ölçütlerle ortaya konulması gerekeceği.
Sonuç olarak; toplum bilinci ve ahlakının geniş tepkisini çeken, amacı itibari ile tehlikeli ve vahşi kötülük eğilimini sergileyen psikolojik bir güdüyü ifade eden kavram olarak algılanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. (S. Selçuk, a.g.m.)
C) SANIKLARIN FİİLİ;
"Canavarca his şevki" kavramına bu anlam verildiğinde; çağımızda insan hayatını her şeyin üzerinde tutan evrensel ve toplumsal anlayışa ve ahlaka karşı çıkan bu yönüyle iğrençliği, ilkelliği ve tehlikeliliği vahim ve aşikar oları insanı kurban etmek" gibi bi düşüncesinin ister bir dini inanış, isterse bir fikri düşünce, yada olaydaki gibi şeytani bir amaçla islenmiş bulunsun toplumsal açıdan ne denli tehlikeli ve vahşi olduğu izah gerektirmez bir olaydır. Bu nedenlerle sanıkların kendilerine göre satanizm çerçevesinde oluşturdukları örgütsel düşünce doğrultusunda maktüleyi öldürmeleri eylemi TCK.nün 450. maddesinin 3. bendindeki "canavarca bir his şevki ile" adam öldürme cürmünü oluşturacağı hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açıklığa çıkmaktadır. Buna aykırı olarak sanıkların öldürme fiilini niteliksiz adam öldürme olarak vasıflandırmak bozmayı gerektirmektedir.
IV) TASARLAMA KONUSU
Yerel mahkeme; her ne kadar Yargıtay'ın tasarlamadaki karma düşüncesinden hareketle fiili işlemeye karar verme ite soğukkanlılıkla icra arasında yeterli bir zaman diliminin olayda oluşmadığını kabul etmekteyse de; sanıkların sergilenen düşünce yapıları, suç işleme saikleri ve özellikle belirli günlerde tapınma gereği kurban adamalarınında esasen tasarlamayı da içerdiği uzun açıklamayı gerektirmeyecek biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu yönüyle de oluşa uygun olarak sanıkların saiklerine değer veren yerel mahkemenin TCK. 450/4. maddesi uyarınca tasarlayarak adam öldürmekten en azından hüküm kurmaması da yasaya aykırıdır.
V) NAAŞA HAKARET
Sanıkların suçlarının sabit bulunmadığı yönündeki uygulamaya gelince;
Maktülenin ölü muayene ve otopsi zabıtlarına, olay yeri tespit ve tutanaklarına göre; yarı soyunuk halde bulunduğu cinsel ilişkinin izlerinin belirlendiği, bu maddi bulguları da doğrulayan sanıkların kısmi ikrar ve anlatımları da dikkate alındığında; sanıklar Engin ve Ömer'in TCK.nün 178. maddeye muhalefetten de açılan davalarının sübuta erdiği halde yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görüşmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile her üç sanık hakkındaki hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA), 6.2.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini