 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2001/3630
K: 2001/3312
T: 25.9.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* YAZILI EMİR YOLU
* KAMU HİZMETLERİNDEN YASAKLAMA
* ZORALIM
Karar Özeti: 1- "Kanıt belirlenmesinde hataya düşülmesi"yazılı emir kurumuna komi edilemez.
2- TCY.nın 55/ilk maddesinin 4. bendine göre 18 yaşından küçük sanıklar hakkında "kamu hizmetlerinden yasaklılığa" hükmedilemez. 31. maddedeki geçici süreli yasaklamanın üst sınırı 3 yıldır.
3- Sanığa ait olmayıp suç oluşturmayan suç eşyasının somut olayda eşarbın "zoralımına" değil "ilgililere geri verilmesine" karar verilmelidir.
(765 s. TCK. m. 448, 55/ilk -4, 36)
(1412 s. CMUK. m. 343)
Kasten adam öldürmek suçundan sanık Halil'in TCK.nun 452/1, 55/3, 59/2, 31, 33, 36, 40. maddeleri gereğince 4 yıl 8 ay 20 gün ağır hapis cezası ve kamu haklarından yasaklanma ile hükümlülüğüne, suç eşyasının zoralımına ilişkin (Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi)nin 20.9.1999 tarih, 1999/44-82 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına, Adli Tıp raporuna ve eylemin oluş biçimine göre suçun TCK.nun 448. maddesi kapsamındaki kasten adam öldürmek olduğu gözardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında TCK.nun 55/1. maddesi fıkrası 4. bendi hükmüne aykırılıkla, Kamu hizmetlerinden yasaklılığa hükmedilmesinde ve bunda, Kanunun 31, maddesindeki geçici süreli yasaklamada üst sınırın 3 yıl olduğu yolundaki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.6.1995 tarih 1993/1-1995/1 sayılı kararının gözetilmemiş olmasında, sanığa ait olmayan suç eşyası eserlerin TCK.nun 36. maddesi uyarınca zoralımına karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle CMUK. nün 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15.8.2001 gün ve 28257 sayılı yazılı emirlerine müsteniden dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından 24.8.2001 gün ve Y.E. 127873 nolu tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; okundu ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Kesinleşen hükümlerde, kanıtların takdir ve tercihinin farklı değerlendirildiği ileri sürülerek suç vasfının daha ağır olması gerektiğinden bahisle hükmün yasaya aykırı olduğu iddiası uyuşmazlık nedeni yapılarak, olağanüstü kanun yolu olan ve sadece uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ve esasa ilişkin usul hatalarına hasredilen yazılı emir müessesesine konu edilemez. Aksi takdirde kesinleşen hükümlere duyulan güven zarar görür.
Somut olayla ilgili verilen hükümde de, tüm kanıtlar toplanmış, tercih, takdir ve değerlendirilmeleri yapılmış, sonucuna göre suç vasfı oy çokluğu ile tayin edilmiş ve anılan hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu itibarla;
Yargıtay'ın kesinleşen hükümlerde delil takdirinde hataya düşüldüğü ileri sürülerek yapılan itirazların yazılı emir konusu edilemeyeceği yolundaki süreklilik kazanan uygulamaları da dikkate alınarak suç vasfına yönelik bozma talebinin (REDDİNE),
Diğer bozma taleplerine gelince;
Yazılı emre atfen düzenlenen tebliğname münderecatı yerinde görüldüğünden kabulü ile TCK.nun 55/4, 30.6.1995 gün 1993/1-1995/1 sayılı Tevhidi İçtihat ve TCK.nun 36. maddesindeki düzenlemelere aykırı olarak Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesince 20.9.1999 gün ve 1999/44-82 sayı ile verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen hükmünün CMUK.nun 343. maddesj uyarınca ve bu konularla sınırlı olarak (BOZULMASINA),
TCK.nun 55/4. maddesi uyarınca "sanığın ceza müddetince kamu hizmetlerinden yasaklanmasına" ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına, sanığa ait olmayan ve münhasıran suç teşkil etmeyen eşarbın zoralımına dair hükmün TCK.nun 36. maddesince kaldırılarak sözü edilen eşarbın ilgililere iadesine: hükmün diğer bölümlerinin aynen muhafaza edilmesine, 25.9.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.