 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2001/3157
K: 2001/3152
T: 6.7.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YABANCI ÜLKEDE BİR TÜRKÜN ALTINLARINA TAMAHEN ADAM ÖLDÜRMEYE KALKIŞMASI, SİLAHLI GASP SUÇU İŞLEMESİ
Karar Özeti: TCY.nın 10/a maddesi uygulanırken, eğer suç Türkiye'de işlenseydi 29. maddede sıralanan artırım ve indirim nedenleri uygulandığında saptanacak cezanın, birden fazla suç varsa cezaların toplamının belirlenmesi;
Suç ya da suçların yabancı ülke yasasındaki karşılığının türü ve verilebilecek cezasının azami haddinin saptanması, Türk Ceza uygulamasıyla ulaşılan ceza düzeyi yabancı ceza azami düzeyinden az ise Türk yasasındaki maddeler belirtilerek uygulama yapılması gerekir.
(765 s. TCK. m. 10/a, 29, 450/7, 62, 497/1,)
Ahmet'i altınlarına tamahen öldürmeğe tam derecede teşebbüsten ve silahlı gasp suçundan sanık Özkan'ın bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ceza Kanununun 284/2. maddesi gereğince hükümlülüğüne ilişkin (Batman Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23.11.2000 gün ve 68/192 sayılı hüküm resen temyize tabi olmakla beraber Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından da istenilmiş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
K.K.T.C.'nde askerlik görevini yaparken 27 Aralık 1997 günü Girne'de müdahil Ahmet'in kuyumcu dükkanında, satın alacağı aldatmasıyla bir altın künyeyi denemek için bileğine takmayı takiben, hamili bıçakla müdahili dört yerinden bıçaklayıp hayati tehlikeye maruz kalmasına neden olan, bileğindeki künyeyle kaçan ancak inzibatça yakalanan sanık Özkan'ın K.K.T.C. adli' makamlarınca verilen yetkisizlik kararı üzerine Batman Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen yargılamasında;
24.6.1999 gün ve 80/118 sayıyla verilip sanığın TCY.nın 450/7, 62, 59. maddelerince 16 yıl 8 ay ağır hapsine 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, 497/1, 62, 59. maddelerince 8 yıl 4 ay ağır hapsine 31 ve 33. maddelerin uygulanmasına, içtimaen 24 yıl 12 ay ağır hapsine ilişkin bulunan kararın sanık müdafiince temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce bozulması ve K.K.T.C. Ceza Yasası ile TCY hükümlerinin 10/a maddesince mukayesesi ile uygulama yapılması gereğine işaret edilmesi sonrası bozma kararına uyulup K.K.T.C. Ceza Yasasının 284. maddesinin olaya uygun düştüğü ve asgari ceza haddi itibari ile daha lehte olduğu belirtilerek mezkur norm uygulanarak 18 yıl hapse hükmedilmiş ise de;
TCY.nın 10/a. maddesi uygulamalarında;
Öncelikle işlenen suç veya suçların Türk Ceza yasalarına göre türlerinin ve eğer suç Türkiye'de işlenseydi 29. maddede sıralanan artırım ve indirim sebepleri uygulandığında saptanacak cezanın ve eğer birden fazla suç varsa cezaları toplamanın belirlenmesi, bu işlemin ardından suç veya suçların yabancı ülke yasasındaki karşılığının türü ve verilebilecek cezasının saptanması, bu saptamada asgari haddin değil azami haddin uygulamada verilebilecek ceza olarak tespit edilmesi, bu tespitte eğer Türk Ceza uygulamasıyla ulaşılan ceza düzeyi yabancı ceza azami düzeyinden az ise Türk mevzuatının lehte olduğuna karar verilerek buna göre uygulama yapılması, yabancı mevzuat lehe ise Türk mevzuatındaki cezaya en yakın ölçü benimsenerek hüküm tesisi gerekeceği, ancak her iki halde de uygulamanın mutlak surette Türk Yasasındaki maddeler zikredilerek yapılmasında zorunluluk bulunduğu,
Bu uygulama yöntemi yargı konusu olaya uyarlandığında; Türk mevzuatına göre TCY.nın 450/7-9, 62, 497/1, 71. maddelerine uygun iki ayrı cürmü oluşturan eylemin gerek ayrı ayrı cezalarının gerekse cezaları toplamı olup bozulan ilk hükümde 24 yıl 12 ay ağır hapis olarak saptanan cezasının, suçun işlendiği K.K.T.C. hükümlerinden daha lehte bulunduğu, zira bu yabancı ülke ceza yasasının 3. maddesindeki "tehlikeli yaralama" 204. maddesindeki "taammüd" 214. maddesindeki "taammüden adam öldürmeye teşebbüs" 228. maddesindeki "tutuklanmasını önlemek kastıyla bir kişiyi ... ağır yaralama" ve 283. maddesindeki "kişiyi yaralayarak veya silah kullanılarak soygunculuk" tanımları birlikte incelendiğinde; sanığın suçlarının en ziyade 228 ve 283. maddesindeki suçları oluşturduğu, bu suçların herbirinin en üst cezasının müebbet hapis olduğu, mahkemece uygunluğu düşünülen ve; "aynı suç için iki kez cezai sorumluluk olamayacağını öngören 19. madde hükmünün", iki ayrı suç oluşması nedeniyle maddi olayda geçerli bulunmadığı, bileğe takılan altın kordonla uzaklaşılması nedeniyle gasp fiili tamamlandığından ve mağdurun hayati tehlike geçirir mahiyette yaralanmasının "ağır yaralama" niteliğine ulaşması nedeniyle de . maddedeki "yaralama" kavramı aşıldığından yerel mahkemece tek suç tipi oluştuğu gerekçesiyle uygulanır sayılan 284. maddenin tatbik yeri olamayacağı, eylem bütünlüğü velev tek suçu oluşturmuş sayılsa dahi cezasının üst haddinin müebbet hapis olması nedeniyle Türk mevzuatındaki cezalar toplamının bile daha lehte sonuç vereceği, bu değerlendirmelerin sonucu olarak mahkemece; "K.K.T.C. Ceza Yasasının 228 ve 283. maddelerine mümas suçları işlediği, herbir suçun öngörülen en ziyade cezasının müebbet hapsi gerektirmesi karşısında TCY.nın 10/a maddesi uyarınca lehteki Yasanın TCY olduğu gözetilerek sanığın gaspı kolaylaştırmak ve kendisini cezadan kurtarmak amacıyla öldürmeye tam kalkışmaktan TCY.nın 450/7-9, 62 ve silahlı gasptan 497/1 ve 71. maddelerince cezalandırılmasına" biçiminde hüküm vermek gerekeceği, TCY.nın 31. maddesi karşıtı bir normun K.K.T.C. mevzuatında olmaması nedeniyle uygulanmaması kabul edilebilir ise de, 33. maddenin ceza mahiyetinde olmayıp hükümlünün hukukunu da korumaya yönelik bulunması karşısında 4.12.1929 gün ve 33/18 sayılı İ.B.K'da gözetilip Türk Kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen uygulanmasından vazgeçilemeyeceği de nazara alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken süreklilik kazanan uygulamalarla çelişir tarzda, "lehte yasanın asgari ceza haddine göre tespit edileceği" yanılgısına düşülerek ve Türk Ceza normları yerine K.K.T.C. normları zikredilip uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı görülmekle hükmün tebliğnamedeki görüş doğrultusunda (BOZULMASINA), yeniden kurulacak hükümlerde aleyhe temyiz olmadığı gözetilerek CYUY.nın 326/son maddesince ceza cins ve miktarı itibari ile toplam cezaya ait kazanılmış hakkın saklı tutulmasına. 6.7.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.