Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 2001/1419
K: 2001/1093
T: 26.3.2001

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • CEZALARIN İNFAZI
  • 3713 VE 4616 SAYILI KANUNLARIN UYGULANMASI
ÖZET : 3713 ve 4616 sayılı, Kanunların infazla ilgili hükümlerinin uygulanma alanına giren ceza mahkumiyetlerinin çektirilmesinde, TCK.nun 2/2. maddesi uyarınca lehe sonuç doğuran kanun tesbit edilip buna ilişkin infaz hükümleri tatbik edilmekle yetinilerek infazın gerçekleştirilmesi ve bunun için de öncelikle ve sırası ile cezaevinde fiilen geçirilmesi gereken süre, infaz sonrası oluşan hukuki durum gibi sonuçlar dikkate alınarak lehe sonuç doğuran kanunun belirlenmesi, belirlenememesi halinde ise, yürürlük tarihi sonra olan Kanun tatbik edilerek infaz işleminin yapılması gerekir.
(765 s. TCK m. 2/2)
 
Hükümlü Ali'nin 4616 sayılı Kanunun 1/6. madde-bendi hükmü gereği, anılan Kanun hükümlerinden yararlanamayacağına ilişkin, (Gaziantep ikinci Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2000 tarih, 2000/525 Mut. sayılı kararma itirazın reddi konusunda, Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2000 tarih, 2000/55 D. İş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Hükümlünün cezasının 3713 sayılı Kanun gereğince 1/5'inin infazında 3.6.1999 tarihinde başlandığı ve halen devam ettiği, adı geçen yasadan istifade ettikten sonra yürürlüğe giren 4616 sayılı Kanunun 1. maddesinden de koşulları var ise yararlandırılması gerekeceği, zira 3713 sayılı Kanunun bir af yasası olarak nitelendirilemeyeceği, şartla salıverme kararından sonra hükümlünün yeniden suç işlemediği ve infaz edilen cezasına ilişkin suçun 4616 sayılı Kanun kapsarımda olduğu gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı biçimdeki gerekçe ile reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15.2.2001 gün ve 5772 sayılı yazılı emirlerine müsteniden dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığından 21.2.2001 gün ve 2001/25410 nolu tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
647, 3713 ve 4616 sayılı Kanunlar, cezaların çektirilmesinde uygulanacak oranlara ilişkin hükümlere farklı infaz rejimleri getirmekte ve bu Kanunların uygulanma sınırlarını ise suç tarihleri ve aranan diğer koşulların varlığı tayin etmektedir.
Cezaların infazına ilişkin temel hükümleri ayrıntıları ile düzenleyen 647 sayılı Kanunun tatbikinde devamlılık esas olmasına karşın, 3713 ve 4616 sayılı Kanunlarda infaza ilişkin sınırlı düzenlemeyi içeren hükümler, çıkartılış amaçları ve mahiyetleri itibariyle, belli bir zaman diliminden sonra kendiliğinden uygulanma olanağı sınırlanacak olan düzenlemelerdir. Bu nedenle, 4616 sayılı Kanunda ifade edilen "tabi oldukları infaz hükümleri..." sözcüklerinden temel düzenlemeyi içeren 647 sayılı Kanunla ilgili infaz hükümleri anlaşılmalıdır.
Diğer taraftan, bu yasaların infaz oranlarına ilişkin aynı konudaki hükümlerinin çektirilmesi gereken bir mahkumiyette birlikte tatbik edilmeleri yönünde açık hüküm bulunmadığı gibi, 647 sayılı Kanunun Ek. 2. maddesinin tatbik edilmemesine işaret edilmek suretiyle, anılan Kanunlardan sadece birinin uygulanması gerektiği de bir ölçüde vurgulanmaktadır. Aksi taktirde, bu kanunlarla birlikte aynı hükme 647 sayılı Kanunun indirimle ilgili infaza ilişkin hükümlerinin de ayrıca uygulanması gibi bir anlayış doğar ki, bu ne Kanunların çıkartılış amacına ve neden kanun koyucunun iradesine uygun düşer.
İşaret edilmesi gereken bir diğer hususta, 4616 sayılı Kanunun 1.maddesinin 6. bendinde yer alan, daha önce şartla salıverme hükümlerinden veya aftan yararlanmayı infaza konu edilen mahkumiyetin suç tarihinden önce yararlanma olarak, 1 . maddenin 2. bendinde yer alan, cezanın herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülmesini ise, infaza konu mahkumiyetin uygulama maddesinde ön görülen cezanın bir kanunla değiştirilmesi veya para cezasının 647 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesi sonucu dönüşme olarak kabul edilip uygulamanın buna göre sürdürülmesinde zaruret bulunmasıdır.
Bu açıklamalar karşısında, 3713 ve 4616 sayılı Kanunların infazla ilgili hükümlerinin uygulanma alanına giren ceza mahkumiyetlerinin çektirilmesinde, TCK. 2/2. maddesi uyarınca lehe sonuç doğuran kanun tesbit edilip buna ilişkin infaz hükümleri tatbik edilmekle yetinilerek infazın gerçekleştirilmesi ve bunun için de öncelikle ve sırası ile cezaevinde fiilen geçirilmesi gereken süre, infaz sonrası oluşan hukuki durum gibi, ... sonuçlar dikkate alınarak lehe sonuç doğuran kanunun belirlenmesi, belirlenememesi halinde ise, yürürlük tarihi sonra olan kanun tatbik edilerek infaz işlemi yapılmalıdır.
Maddi olaydaki soruna bu açıdan bakıldığında, infaz edilmesi gereken 20 yıl ağır hapis ve 2 ay 6 gün hapis cezasına uygulanma olanağı bulunan 3713 ve 4616 sayılı Kanunların infaza ilişkin hükümleri ayrı ayrı tatbik edildiğinde, 3713 sayılı Kanun hükümlü lehine sonuç doğurduğu için bu Kanunun infaza ilişkin hükümleri uygulanacak ve cezanın çektirilmesi de bu Kanuna göre yapılacaktır.
Açıklanması gereken bir başka hususta;
4616 sayılı Kanunun 1. maddesinin 6. bendindeki "daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yararlandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm giyenler..." şeklindeki düzenlemenin redde gerekçe yapılmasıdır. Oysa, hükümlü Ali'nin infaza konu edilen mahkumiyetleri ile ilgili suçlar 14.3.1991 ve 3.4.1991 tarihlerinde işlenmiş ve bu tarihlerden önce hükümlünün şartla salıverilmeden yararlandığına ilişkin dosya içinde herhangi *bir kayıt bulunmadığı gibi, karar gerekçesinden de böyle bir belgeye dayanılarak 4616 sayılı Kanunun tatbik edilme istemi reddedilmemiştir. Yani hükümlü daha önce şartla tahliyeden istifade ettikten sonra infazı gereken 14.3.1991 ve 3.4.1991 tarihlerindeki suçları işlememiştir. Dolayısı ile, maddi olayda 4616 sayılı Kanunun 1. maddesinin 6. bendinin tatbik yeri de bu bakımdan bulunmamaktadır. Bu itibarla;
14.3.1991 ve 4.3.1991 tarihlerinde işlenen suçlardan dolayı infazı gereken toplam 20 yıl ağır hapis, 2 ay, 6 gün hapis cezasının, sadece 3713 sayılı Kanun uyarınca infaz edilmesine yönelik karara vaki itirazın reddine dair 26.12.2000 tarih ve 2000/55 sayılı Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen sonucu itibariyle isabetli bulunan kararına karşı bozma isteyen ve yazılı emre dayanan tebliğnamenin (REDDİNE), 26.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini