 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E:1999/3547
K:1999/4139
T:8.12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KASTIN AŞILMASI SONUCU ADAM ÖLDÜRME SUÇU
LEHE YARGILAMANIN İADESİ KARARI
ZAMANAŞIMI
KARAR ÖZETİ : "1- Kesinleşen kararla TCY nın 452/2, 243/2 maddeleriyle cezalandırılmaları hükme bağlanan sanıklar hakkında "lehe yargılamanın iadesine" karar verilmişse de; önceki hükmün iptaline karar vermeden ve yeni bir hüküm kurmadan "zamanaşımının" ele alınarak zamanaşımı nedeniyle Kamu Davasının "ortadan kaldırılmasına" karar verilmesi yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre; TCY. nın 452/1-2 maddelerinde üst sınır 24 yıl olduğundan zamanaşımının TCY. nın 102/2 maddeye göre hesaplanması gerekir.
(765 s. TCK. m. 452/1-2, 102/2-3)
(1412 s. CMUK. m. 327)
Ekrem'i öldürmekten sanıklar Kadim ile Osman'ın yapılan yargılanmaları sonunda; TCK. nun 102/3 ve 104/2. maddeleri gereğince haklarında açılan kamu davasının ortadan kaldırılmasına ilişkin (Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 26.4.1999 gün ve 182/137 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
İncelenen dosyada;
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının 18/3/1 983 gün ve 1981/543 esas sayılı iddianamesiyle sanıklar Kadik ve Osman hakkında kastın aşılması sonucu Ekrem'in ölümüne neden olmak suçundan TCK.nun 64. delaletiyle TCK. nun 452/1,251, 31,33. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesine kamu davası açıldığı, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3. Nolu Askeri Mahkemesinin 26.4.1984 gün ve 1983/1 40 esas 1984/11 sayılı kararı ile sanıkların TCK. nun 452/2, 243/2. maddesi uyarınca 6'şar sene 8'er ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiği, anılan karar Askeri Yargıtay 1. Dairesinin 23.1.1985 gün ve 1984/576/-1985/2-1985/16 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, Askeri Yargıtay Savcılığınca Askeri Yargıtay 1. Dairesinin onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasını istediği, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 1985/39-41 sayılı kararı ile itirazın reddedildiği, bundan sonra sanıkların yargılanmanın yenilenmesi talebinin Sıkıyönetim mahkemesince 23.5.1985 tarihinde reddedildiği; ikinci kez yargılamanın yenilenmesinin istendiği 17.12.1991 tarihine ~kadar başkaca bir işlem yapılmadığı, Mehmet Emin adındaki görevlinin, ölen Ekrem'i kendisinin dövdüğünü itiraf etmesi ve bu husus hakkında kamu davası açılması üzerine sanıkların 17.12.1991'de tekrar yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulundukları, reddi inceleyen Yargıtay Daireler Kurulunun 9.4.1992 gün ve 1992/47-1992/49 sayılı kararı ile itirazın kabul edilip yargılanmanın yenilenmesine karar verildiği, İstanbul 1. Ordu Komutanlığı Sıkıyönetim 2. Nolu Askeri Mahkemesinin 18.12.1992 gün ve 1992/1-1992/5 sayılı kararıyla sanıkların beraatlerine karar verildiği, Askeri Yargıtay 1. Dairesinin 21.4.1993 gün ve 1993/201 esas, 1993/199 karar sayılı ilamı ile 2. Nolu Askeri Mahkemesinin kararının bozulduğu bu karara karşı Askeri Yargıtay Savcılığının itirazı üzerine, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunca itirazın reddine karar verildiği, bozmadan sonra sanıklar hakkındaki kamu davasına ilişkin dava dosyasının Sıkıyönetim 2. Nolu Askeri Mahkemesinin 1993/4 esasına kaydı yapılarak yargılanmaya devam edilirken, 29.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren 3953 sayılı Kanun uyarınca sanıklar hakkındaki davanın İstanbul 2. Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinin 5.4.1994 gün ve 1993/4 sayılı yazılarıyla Adli Yargıya devredildiği, yerel mahkemenin de "sanıklar hakkında her ne kadar Ekrem'i katil kastı olmaksızın müessir fiil sonucu ölümüne neden olmak suçundan TCK.nun 452/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de iddianamedeki nitelemeye göre suçlarının sübut bulması halinde TCK.nun 452/2. maddesi uyarınca cezalandırabilecekleri, suç tarihinden itibaren 15 yılı aşkın bir sürenin geçtiği, böylece olayda olağan ve olağan üstü zamanaşımı gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından sanıklar hakkında açılan kamu davasının TCK.nun 102/3 ve 104/2. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına" karar verildiği görülmüştür.
Yargılamanın yenilenmesi (Muhakemenin İadesi) CMUK. nun 327-341. maddeler arasında düzenlenmiştir. Kural olarak kesinleşen hükümle sonuçlanmış bir dava yeniden yargılama konusu yapılamamakla birlikte gerçek adaleti hedef alan ceza yargılamasında sayılı bazı durumlarda yargılamanın lehe veya aleyhe yenilenmesine cevaz verilmektedir.
Yargılanmanın yenilenmesinde herhangi bir zamanaşımı bulunup bulunmadığı hususunda yasalarımızda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte; hükmün icra edilmiş olması ve hatta mahkumun ölümü halinde ölenin karısı veya kocası, usulü, furuu, erkek veya kız kardeşlerinin yargılamanın yenilenmesini isteyebileceklerine ilişkin (CMUK. nun 329) düzenlemesini göz önüne alan Yargıtay, lehe yargılamanın yenilenmesinde zamanaşımının söz konusu olamayacağını, mantıki bir Sonuç olarak kabul etmiş (Ceza Genel Kurulunun 12.1.1952 4116): doktrinde de bu uygulama destek görmüştür (E. Özgen Ceza Muhakemesinin Yenilenmesi 1968 s. 53; F.Erem Yargılamanın Yenilenmesi ve zamanaşımı Yargıtay Dergisi Ocak-Nisan 1992 sayı 1-2: s:45-47.).
Yargılamanın iadesi kararı üzerine asli dava geri gelemeyeceğinden bu aşamada dava zamanaşımı söz konusu olamaz. İade kararı üzerine kanıtları toplayan mahkeme bunları önceki kanıtlarla birlikte değerlendirerek Sonuçta iki karardan birini vermekle yükümlüdür. Yeni kanıtlar önceki hükmün iptalini gerektirmeyecek nitelikte ise önceki hükmün onanmasına karar verir. Aksi halde önceki hükmün iptali ile birlikte belirlenen yeni duruma göre yeni bir hüküm kurması gerekir.
Önceki hüküm iptal edilmezde onanırsa zamanaşımından dolayı bozulamaz, çünkü; önceki kararı iptal ettirmeyecek delillerle zamanaşımını sağlamak kanunun amacına ve diğer hükümlerle oluşturulan dengeye aykırılık teşkil eder. Buna karşılık ister lehe isterse aleyhe olsun iade kararı üzerine hüküm iptal olunur ve belirlenecek yeni duruma göre bir mahkumiyet hükmü kurmak gerekirse (örneğin kasten adam öldürmekten beraat eden sanık aleyhine taksirli adam öldürmeden yargılamanın aleyhine yenilenmesi ve Sonuçta bu suçtan verilen kararın iptali durumunda; taksirle ölüme sebebiyet vermenin zamanaşımı dikkate alınmalı ve başlangıcı da fiilin işlendiği zaman olmalıdır.) belirlenen yeni durumun gerektirdiği zamanaşımı dikkate alınmalıdır. Ancak; lehe yargılamanın iadesi kararıyla önceki mahkumiyet hükmü iptal olunur ve yeni duruma göre beraat kararı vermek gerekirse yasanın açık hükmü karşısında (CMUK. 335), itibar iadesi nedeniyle zamanaşımı söz konusu olamaz.
TCK.nun 102. maddesinde öngörülen dava zamanaşımının hesaplanmasında sanığa hükmolunacak ceza değil, suçun gerektirdiği cezanın esas alınması gerekeceği; aşağı ve yukarı sınırları içeren cezalarda ise cezanın üst sınırının göz önünde tutulması icap ettiği ve zamanaşımını kesen sebepler bulunduğu takdirde öngörülen dava zamanaşımı süresinin azami yarı oranında artırılabileceği; uygulamada kabul edilmiştir (10.1.1940, 6/64, 22.3.190, 29/44, 3.6.1942, 36/15 ve 7.5.1947, 3/15 sayılı Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kararları).
Suç teşkil eden fiillerin cezaları TCK. nun 11. maddesinde belirtilmiş, bu cezaların süreler ve miktarları da devamı maddelerde açıklanmıştır. Bunlardan muvakkat ağır hapis cezası 13. madde 2. fıkrada "Kanunda tasrih edilmeyen yerlerde 1 seneden 24 seneye kadardır." denilmek suretiyle üst sınırı gösterilmeyen durumlarda 24 sene olduğu vurgulanmıştır.
İncelenen dosyaya tekrar döndüğümüzde; Hükümlülerin kendi istekleri üzerine lehe yargılamanın iadesi kararı verildiği görülmektedir. Yukarıda açıklamalar dikkate alındığında önceki hükmün iptaline karar vermeden ve yeni bir hüküm kurmadan, zamanaşımı dikkate alınamaz. Buna aykırı karar yasaya uymaz.
Bunlardan ayrı olarak kabul ve uygulamaya göre; yerel mahkemece TCK.nun 13/2. maddesi gözardı edilerek,yukarda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararlarına da aykırı olarak önceki hükme esas davada sanıklara uygulanması istenilen TCK.nun 452. maddenin ister sevkteki gibi 452/1., ister bunu 452/2. maddeye muhalefet olarak yorumlayan yerel mahkeme kararındaki gibi olsun, cezaların üst sınırları değişmediği ve üst sınırları 24 sene olduğundan buna göre zamanaşımının TCK. nun 102/2. madde yerine 102/3. maddeye göre hesaplanması da yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Savcısının temyiz itirazları sonucu itibariyle yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün belirtilen sebeplerden dolayı kısmen tebliğname gibi (BOZULMASINA), 8.12.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.