 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E:1999/1603
K:1999/2582
T:12.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SAVUNMA HAKKI
TUTUKSUZ SANIĞIN TALİMATLA DİNLENMESİ
KARAR ÖZETİ : Yargılandığı suçtan tutuklu olmayan ve başka yargı çevresindeki cezaevinde diğer eylemlerin nedeniyle tutkulu ya da hükümlü olan sanığın, sorgusunun yapılması, C. Savcısının mütalaası hakkındaki savunması ile son sözünün sorulması, bulundukları yerdeki mahkeme aracılığıyla ve talimat yoluyla sağlanmadan karar verilmesi savunma hakkının kısıtlanması ve CYUYnın 226. maddesine aykırıdır.
(1412 s. CMUK. m. 226)
Havva'nın geceleyin zorla ziynet eşyalarını gasbetmekten sanık Serpil'in yapılan yargılanması sonunda; Hükümlülüğüne adı geçen sanık Serpil ile diğer sanık Ümit Zafer'in Havva'yı öldürmek suçundan beraatlerine ilişkin (Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi)nden verilen 28.1.1999 gün ve 120/1 sayılı hükmün C. Savcısı ile kendisine ait mahkumiyet kısmının sanık Serpil taraflarından Yargıtayca incelenmesi istenilmiş sanık duruşmada talep etmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğiname ile Dairemize gönderilmekle; sanık hakkında duruşmalı C. Savcısının temyizi veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yargılandığı suçtan tutuklu olmayan ve davanın görüldüğü mahkemenin yargı çevresi dışındaki bir cezaevinde başka eylemleri nedeniyle tutuklu veya hükümlü olan sanıkların sorgularının bulundukları yerdeki mahkeme aracılığı ile ve talimat yolu ile yapılabileceğinin CMUK.nun 226. maddesinde ön-görülmesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.4.1992 tarih ve 5/56-107 sayılı kararıyla da benimsenmiş olması karşısında; yargılandığı suçtan tutuklu olmayan yargı çevresi dışındaki cezaevinde başka bir suçtan hükümlü bulunan ve duruşmalarda hazır edilmek zorunluluğu olmayan sanık Ümit Zafer yargılandığı mahkemede hazır bulunmak istese bile bu isteğinin CMUK. nun 226.maddesi uyarınca yerine getirilmesinin mümkün olmadığı 93215-731 sayılı iddianame içeriğine göre, sanık Abdülkadir'in fuhuş için yer temin etmek şeklinde tezahür eden eyleminde, TCK.nun 526. maddesinde öngörülen suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı olduğu şekilde mahkumiyet kararı verilmiş olunmasında isabet görülmediğinden CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.
Gereği düşünüldü:
İddianamede sanığın eylemi, travestilerin cinsi ilişki için buldukları müşterileri ile buluşmaları için parasal çıkar karşılığı yer sağlamak olarak gösterilmiş olup mahkemece de, ceza kararnamesine esas alınan anlatımlar; travestilerin müşterileri ile cinsi ilişki için sanığa ait evi kullandıkları bunun karşılığında sanığa ödemede bulundukları yönünde olduğundan TCK.nun 526/1. maddesinin uygulama koşullarının varlığı kabul edilmiştir.
1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanununun 103 ve bunu izleyen maddeleri zührevi hastalıklarla mücadele ile ilgili toplumun görevli olan veya olmayan tüm bireylerini gösterdiği koşullarda sorumlu tutan hükümler içermektedir.
19.4.1961 tarih ve 10786 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan (Genel kadınlar ve genelevlerin tabi olacakları hükümler ve fuhuş yüzünden bulaşan zührevi hastalıklarla mücadele tüzüğü) Umumi Hıfzısıhha Kanunun 128. maddesine göre çıkarılmış olup bu madde (....bilhassa zührevi hastalıkların sirayetine mani olacak tedbirlerin tespit....) ve uygulama yükümlülüğünü de içermektedir.
Travesti denilen kişilerin başkalarıyla cinsi ilişkilerinin AİDS, frengi, belsoğukluğu gibi zührevi hastalıklara neden olduğu bir olgu olarak bilinmektedir.
Söz konusu tüzüğün birinci kısım hükümleri zührevi hastalıklarla mücadeleyi, görevli olanları ve denetim yetkisini göstermekle olup gerek kanun ve gerekse tüzük hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sanığın aracılık niteliğindeki yer sağlama eyleminin bu yönde yapılan mücadeleye, bu kapsamda alınan önlemlere ve dolaysıyla genel sağlığın korunmasına ilişkin olarak öngörülen önlem ve yasaklamalara aykırılık oluşturduğunda kuşku duyulmaması gerekir.
Bu nedenle; Sanığın travesti denilen kişilerin müşterileri ile cinsi ilişkide bulunmalarına yönelik olarak aracılık niteliği içeren yer sağlamasının, Tüzüğün 106. maddesinden de hareketle TCK.nun 526/1. maddesine uygun suç oluşturduğunun kabulünde ve mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, yazılı emre atfen düzenlenen tebliğ namedeki, eylemin söz konusu maddedeki suçun unsurlarının oluşmadığı düşüncesine dayanılan bozma isteğinin (REDDİNE), 14.7.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.