 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E. 1997/1955
K. 1997/1864
T. 26.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANININ DAVADAN ÇEKİLMESİ
BAŞKA BİR AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANININ GÖREVLENDİRİLMESİ
KARAR ÖZETİ : Ağır ceza mahkemesinin birden fazla daireden oluştuğu bir yargı çevresinde, bir ağır ceza mahkemesi başkanının davadan çekilmesi halinde, davanın aynı mahkemede tutulup işbu davanın yargılamasıyla sınırlı olarak bir diğer mahkeme başkanının ismen görevlendirilmesi, CMUK.nun 29/2. maddesine uygundur.
(1412 s. CMUK. m. 29/2)
Adam öldürmek suçundan, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 1996/14 esas sayılı davasında yürütülen yargılama sürecinde mahkeme başkanının şahsına bazı tehdit ve telkinler yapıldığı gerekçesiyle yargıçlıktan çekilme isteminde bulunduğu, bu istemin İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.1.1997 gün ve 9-17 sayılı kararı ile CYUY.nın 29/1. maddesi uyarınca yerinde görülerek kabul olunup, 29/2.maddesince de 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin tamamlanması için 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının görevlendirildiği, görevlendirilen Başkanın 3.2.1997 günlü dilekçe ile karara itiraz edip, çekilmenin yasal olmadığını, kabulünün de yasal dayanağı bulunmadığını iddia ederek, kaldırılmasını aynı Mahkemeden talep eylediği, 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 4.2.1997 gün ve 19 Müt. sayılı kararıyla önceki kararının yasaya uygun olup değiştirilmesine yer olmadığına, itirazın incelenmesi için dosyanın 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdiği, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının, itirazı yapan kişi olması nedeniyle İstanbul Adli Yargı Adalet komisyonu Başkanlığı'nın bu Mahkeme Başkanlığına itirazın incelenmesiyle sınırlı olarak 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanını görevlendirmesi sonucu istemin incelendiği ve 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 6.2.1997 gün veli Müt. sayılı kararıyla, "çekilmenin kabulüne ilişkin kararların CYUY.nın 27. maddesince kesin olduğundan ve görevlendirilen yargıcın da bu karara itiraz yetkisi bulunmadığından" bahisle itirazın usul yönünden reddedildiği, görevlendirilen yargıcın bu sefer 12.2.1997 günlü dilekçesiyle; "çekilmenin kabulüne ve kendisinin heyet başkanlığına görevlendirilmesine ilişkin 3. Ağır Ceza Mahkemesi kesin kararının Adalet Bakanının yazılı emri yoluyla bozdurulmasına aracı olmasını İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istediği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ise Adalet Bakanlığına sunduğu 13.2.1997 günlü yazı ile mahkeme kararının usul ve yasaya uygunluğundan bahisle yazılı emirle bozulmasını gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını belirttiği, ancak Adalet Bakanının bu yorumu benimsememesi ve 7.5.1997 gün ve 012693 sayılı yazılı emriyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na duyurması sonucu Yargıtay C. Başsavcılığı'nın .13.5.1997 gün ve 49492 sayılı yazı ile İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.1.1997 gün ve 1997/9-17 sayılı kararının CYUY.nın 343. maddesi uyarınca bozulmasını talep eyleyerek belgeleri sunduğu anlaşılmakla;
Konu değerlendirildi.
Yazılı emirle bozma talebinin; "Yargıcın çekilmesinin kabulü durumunda davaya bakacak merciin gösterilmesi yerine davaya bakacak Mahkeme Başkanının ismen tayin olunmasında isabet olmadığı" gerekçesine dayandırıldığı, bu çerçeve itibariyle usule ilişkin bir yasa kuralının uygulanma yönteminin isabetsizliğine işaret mahiyeti taşıdığından ve yazılı emre konu yapılabileceğinden usulen incelenmeye değer bulunduğu görüşüne varılarak esasın incelenmesine geçildi.
Esasın değerlendirilmesinde;
Ağır Ceza Mahkemesinin birden fazla daireden oluştuğu İstanbul Adli Yargı Çevresinde, ceza davalarından birinde 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının nedenlerini açıklayarak davadan çekilmesinin; CYUY.nın 26. maddesinde yazılı yöntemle 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce incelenip yasaya uygun görülerek kabul edilmesi sonucu, davanın 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutulup iş bu davanın yargılamasıyla sınırlı olarak bir diğer mahkeme başkanının ismen görevlendirilmesinde ve bu cümleden olarak 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının ismen belirlenip, heyete katılmasına karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, 29/2. madde ve fıkrasında; "... davanın aynı mercide görülmesi imkansız olduğu takdirde, karar veren mercii davayı başka hakime tevdii veya başka mahkemeye nakleder" biçiminde yer alan kaidenin doğal sonucu olarak, red yada çekilmenin kabulü hallerinde davanın aynı mahkemede tutularak heyetin tamamlanmasına öncelik ve duyarlılıkla gayret edilmesi gerektiği, bunun olanaksız bulunması durumunda, başka mahkemeye nakil yoluna gidilebileceği, müctemi heyette tek yargıcın çekilmesi durumunda yetkili bir diğer yargıcın ismen görevlendirilişiyle çözümün sağlanacağı, yazılı emirde zikredilen görüşün benimsenmesi ve davaya bakacak merciin gösterilmesi durumunda; çekilmeyen diğer yargıçların asli görevinden sebepsiz yere uzaklaştırılarak davanın bir başka mahkemeye tevdii sonucunun doğacağı, böyle bir yorumun ise yasanın lafzına ve amacına aykırı düşeceği, her ne kadar heyete ismen katılmasına karar verilen yargıcın yer ya da görev değiştirme yahut bir başka nedenle yargılamayı sürdürememesi hallerinde bazı sakıncalar doğabilirse de, bu gibi durumların yeni görevlendirmeler ile çözümlenebileceği, bu itibarla yazılı emirle bozma isteminin yasal dayanaktan yoksun olduğu saptanmakla reddine karar verilmek gerekmiştir.
Karar:
İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.1.1997 gün ve 1997/9-17 sayılı kesin nitelikli kararı, CYUY.nın 26 ve 29/2.maddelerine uygun bulunduğundan, CYUY.nın 343. maddesi uyarınca yazılı emirle bozulması yönünde Adalet Bakanının duyurusuna atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 13.5.1997 gün ve 49492 sayıyla yaptığı talebin REDDİNE.
İşin, tutuklu işe aidiyeti nedeniyle karar ve eki belgelerin acele kaydıyla mahalline iadesi zımmında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 26.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.