 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E. 1995/415
K. 1995/676
T. 16.3.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ONBEŞ-ONSEKİZ YAŞ GRUBUNDA
BULUNAN SANIKLARA MUDAFİ TAYİNİ
KARAR ÖZETİ: CYUY.nın 138. maddesine göre, 15.18 yaş grubunda bulunan sanıklara Baro ' ca atanan zorunlu müdafi duruşmada hazır bulunmazsa, vakitsiz çekilirse veya görevini ifadan kaçınırsa; mahkeme başkanının, sanığa CYUY. nın 141. maddesi uyarınca derhal başka bir müdafi tayin etmek zorunluluğu vardır. Bu yasa hükmü küçük sanıkların kendini savunabilecek olgunluğa kavuşmamış olmasından esinlenerek getirildiğinden, veli ya da vasi tarafından sanığa tutulan müdafiyi de kapsayacağı kıyas yoluyla kabul edilmelidir.
Olayda, küçük yaştaki sanığın seçtiği müdafi yedi oturuma katılmamış, kesin raporun, Adli Tıp raporunun, tanık beyanlarının ve esas hakkındaki mütalaanın okunduğu oturumlarda bulunmamış, bu belgelere karşı sanığı savunmamış, karar oturumuna da katılmamıştır. Yerel Mahkeme küçük yaştaki sanığın müdafiini göreve zorlamalı, katılmadığı oturumlardaki bilgi, belge ve işlemlere karşı savunma yapmaya davet etmeli ve gerektiğinde CYUY .nın 141. madde kıyas yoluyla uygulayarak savunmada oluşan boşluk ve kısıtlığı gidermelidir.
(1412 s. CMUK. m. 138, 141).
Şehmuz'u kasten öldürmeğe tam derecede teşebbüsten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Levent'in yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin (Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi)' nden verilen 15.9.1994 gün ve 144/1 44 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş olduğundan, dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle iner r idi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
1- CYUY. na 3842 sayılı Yasa ile getirilen ve yasal hakların hatırlatılması lüzumuna işaret eden değişikliğin 1.12.1992 tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle, bu tarihten önce icra edilen sorgudan dolayı yasal hakların hatırlatılmamış olması bozma nedeni sayılmamış, tebliğnamedeki bu görüşe itibar edilmemiştir. Ancak;
2- Sanık Levent, 26.10.1976 doğumlu olup suç tarihinde 15-18 yaş grubundadır. Küçük yaşta olma hali karar tarihine kadar sürmüştür. Sanığın savunmasını 14.4.1992 günlü vekaletnameye istinaden kendi avukatı üstlenmiştir.
Önceki oturumlara katılan müdafii, sanığın tahliye edildiği 13.7.199a günlü celseyi takip eden yedi oturuma katılmamış, mağdura ait kesin raporun alınıp okunduğu 30.9.1993, Adli Tıp raporunun okunduğu 3.2.1994, tanık beyanının okunduğu 12.4.1994, esas hakkındaki mütalaanın serdedildiği 2.6.1994 günlü oturumlarda bulunmamış, bu belgeler ve mütalaaya karşı sanığı savunmamış, karar oturumu olan 15.9.1994 günlü oturuma da katılmayarak küçük müvekkilini savunma görevinde ihmal göstermiştir.
CYUY. da değişiklik yapan 3842 sayılı Yasa 1.12.1992 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Bu tarihten önce 15-18 yaş grubunda bulunan sanıkların müdafii ile temsili zorunlu olmadığı, mahkemelerce de müdafiisiz sanıklara müdafii tayini gerekmediği halde 1.12.1992 tarihinde CYUY.nın 138. maddesiyle ilgili olarak yürürlüğe giren değişiklikle; bu yaş grubunda olanların müdafii ile savunulma zarureti getirilmiştir.
Yürürlük kazanan bu kurallar gereği, müdafisiz küçüğe mahkeme aracılığıyla Baro tarafından müdafii tayini gerekecek, Yasanın 135. maddesine göre de sanık kendi müdafiini seçtiğinde Baro' nun tayin ettiği müdafiinin görevi sona erecektir.
Yasanın 141. maddesi; 138. maddeye göre re'sen görevlendirilen müdafiin duruşmada hazır bulunmamak, vakitsiz çekilmek veya görevini ifadan kaçınmak gibi hallerde mahkeme başkanının sanığa derhal bir başka müdafii tayin etmesi zorunluluğunu vazetmiş bulunmaktadır. Madde metninde her ne kadar ihtiyari bir ifadeye yer verilmekte ise de, bu halin 3842 sayılı Yasa ile 138. maddeye getirilen değişiklik sırasında, bu ibareye dokunulmamaktan kaynaklandığı ve kont4yu 138. maddeyle getirilen zorunlu değişiklik paralelinde yorumlamamak gerektiği ortaya çıkmaktadır.
3842 sayılı Yasa değişikliğiyle yasakoyucu, küçük sanıkların kendini savunabilecek olgunluğa kavuşmamış oluşundan esinlenmekte ve savunmanın vazgeçilemezliği gerçeğini öne çıkarmak suretiyle onların mutlak suretle bir müdafii tarafından savunulması zorunluluğunu karara bağlamaktadır. İser veli ya da vasisince seçilsin, isterse 138. maddeye göre mahkeme kararına dayanılarak Baro' ca atansın, müdafiilik görevini üstlenenlerin; duruşmalarda hazır bulunmaları ve sanığın leh yada aleyhinde sonuç doğurabilecek her türlü işlemi, bilgi ve belgeyi değerlendirerek yargılamaya katılmaları gerekmektedir.
Küçük sanıkların yargılanmasında, mahkeme heyetiyle Cumhuriyet Savcısının varlığını yeterli görmeyen, bu kişilerin mutlaka bir müdafii ile savunulması nda zorunluluğu kabul ederek yasayı değiştiren yasakoyucunun, şekli bir vekilliği amaçlamadığı açıktır.
Önemli yargılama işlevlerinin yürütüldüğü oturumlarda bulunmayan ve zikredilen belgelere ve Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı küçük müvekkilini mahkemesinde savunmayan müdafiin, bu değerlendirmeyi Temyiz. Mahkemesi'ne hitap eden dilekçesiyle yapmış olması zorunlu yasal görevini ifa ve ikmal,mertebesinde kabul edilmemelidir.
Son soruşturmanın bütünlüğünü bölmek ve savunma oturumlarında zorunlu müdafiinin varlığını yeterli sayıp sair oturumlarda olmayışını ehemmiyetsiz ve hukuka uygun telakki ederek yorumlamak yasanın özü ve sözüyle uyum sağlamayacaktır.
CYUY.nın kuralları arasında kıyas geçerlidir. Bu nedenledir ki; Yasanın 138. maddesine göre Baro'dan görevlendirilen müdafii yönünden mahkeme başkanına tevdi edilen denetim görevinin, veli yada vasisi tarafından sanığa tutulan müdafiyi de kapsayacağı "kıyas" yoluyla kabul edilmeli ve 141. madde, bunlar hakkında da uygulanmalıdır.
Yerel mahkeme, küçük yaşta bulunan ve bu nedenle kendisini savunabilecek olgunluğa kavuşmayan sanığın müdafiini göreve zorlamaya ve yukarıda sıralanan bilgi, belge ve işlemlere karşı savunma yapmaya davet eylemeli ve gerektiğinde 141. maddeyi kıyas yoluyla uygulamak suretiyle savunmasında oluşan boşluk ve kısıtlılığı gidermelidir.
Bu işlemlerden yoksun bir yargılama ile mahkumiyete hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmakla tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak sair cihetleri incelenmeyen kararın, Üyeler Vural Savaş ve İrfan Kılınç' ın karşı oyu ile oyçokluğuyla (BOZULMASINA), 16.3.1995 gününde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
CMUK nun 138, 139 ve 141. maddeleri birlikte değerlendirildiğin de, varılacak sonuç şudur:
a- 18 yaşını bitirmeyen küçüğe, yerel mahkemece ancak kendi müdafii bulunmadığı takdirde bir müdafii tayin edilebilir.
4.8.1992 tarihli oturuma, sanık kendi tayin ettiği müdafii ile gelmiş, yerel mahkemece bu müdafiin yargılamaya kabulüne karar verilmiş,sanığın sorgusu da bu oturumda yapılmıştır.
b- CMUK nun 141. maddesi gereğince mahkeme reisine, duruşmada hazır bulunmayan müdafii yerine başka bir müdafii tayin etmek veya duruşmaya ara vermek hakkı, ancak CMUK. nun 138. maddesi uyarınca tayin edilen müdafii için tanınmıştır. Bu halde dahi duruşmaya ara vermek veya yeni bir müdafii tayin etmek zorunlu değildir. Başka bir deyişle, onsekiz yaşından küçük sanığın müdafii hazır bulunmadı diye duruşmaya ara verilmesi veya sanığa yeni bir müdafii tayin zorunluluğu yoktur. Kaldı ki, sanığa 138. madde gereğince müdafii tayin edilmiş değildir.
c- Mahkeme reisi, onsekiz yaşından küçük sanığın kendi seçtiği müdafii değiştiremeyeceği gibi (aksine CMUK nun 139. maddesi gereğince, sanık sonradan bir müdafii seçerse evvelce Baro tarafından tayin edilmiş müdafiin görevi sona erer), oturumlara katılmaya da zorlanamaz.
Nitekim sanık müdafii, bazı oturumlara katılmamakla birlikte, 4.8.1992, 1.9.1992, 24.9.1992, 23.10.1992, 24.11.1992, 21.1.1993, 11.3.1993, 6.4.1993 tarihli oturumlara katılmış, hükmü de temyiz etmiş, herhangi bir şekilde savunma haklarının kısıtlandığından da söz etmemiştir.
İnceleme konumuzu teşkil eden dosyada, yerel mahkemenin CMUK nun herhangi bir hükmünü ihlal ettiği, sanığın veya müdafiinin savunma hakkının kısıtlandığı kabul edilemeyeceğinden çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Vural SAVAŞ İrfan KİLİNÇ
Başkan V. Üye