 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E. 1995/3565
K. 1996/198
T. 5.2.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KASTEN ADAM ÖLDÜRMEK
ŞAHSA BAGLI AĞIRLATICI SEBEBİN SİRAYETİ
KANUNUN MUHTELİF HÜKÜMLERİNİN İHLALİ
KARAR ÖZETİ Babası ile birlikte, babasının kardeşi maktül amcasını öldüren sanığın, şahsa bağlı ağırlatıcı sebebin sirayeti ile TCK.mn 449. ve 66/son maddeleri yerine TCK.nın 79. maddesi nazara alınarak 448. madde ile cezalandırılması gerekir.
(765 s. TCK. m. 66/son, 79, 448, 449)
Kardeşi Mehmet'i oğlu Musa ile birlikte öldürmekten sanıklar Osman ile Musa'nın yapılan yargılanmaları sonunda; hükümlülüklerine ve diğer sanıklar Ali ile Hatun'un üzerlerine atılı müsnet suçtan beraetlerine ilişkin, (Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi)'ndenverilen 28.6.1995 gün ve 74/125 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar ile müdahil taraflarından istenilmiş, sanıklar Osman ile Musa duruşma da talep etmiş ve hüküm kısmen re'sen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; sanık Osman hakkında duruşmalı, diğer sanık Musa'nın duruşmaya müdafii göndermemesi nedeniyle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Sanık Musa'nın iddianamede belirtilen sevk maddelerinin dışında ek savunma hakkı verilmeden cezalandırılması cihetine gidilmiş ise de sanığın esas hakkındaki mütalaa da hazır olması nedeniyle, yine aynı sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kamu davası açılmış ise de, her zaman bu konuda mahkemece karar verilmesi mümkün olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Osman ile Musa'nın suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanıklardan Ali hakkındaki öldürme suçuna iştirak, sanık Hatun hakkında ise suç delillerini gizlemekten elde edilen delillerin hükümlülüğüne yeter nitelik ve derecede olmadığı mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma sebebi dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık Osman vekilinin duruşmalı incelemede; sübuta, suç vasfına, sanık Musa vekilinin; tahrikin derecesine, TCK.nun 59. maddesinin tatbiki gerektiğine, vesaireye ilişen, müdahil vekilinin; sanıklardan Osman ile Musa hakkında tahrikin bulunmadığına, sanıklardan Ali ile Hatun hakkında ise bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle sanık Osman hakkında öldürme suçundan re'sen de temyize tabi bulunan hükmün ve beraat eden sanıklar haklarındaki hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA).
Sanık Musa, babası Osman ile birlikte amcası olan ve sanık Osman'ın kardeşi maktül Mehmet'i öldürmekten TCK.nun 64. maddesi delaleti ile 449. madde uygulamasında sanığın kasten ve tehevvüren adam öldürme suçu ile TCK.nun 448. madde uygulamasında verilecek ceza 24 yıl ile 30 yıl arasında ağır hapis cezası olup, TCK.nun 66. maddenin şahsa bağlı ağırlatıcı sebebin sirayeti ile TCK.nun 449 ve 66/son madde ile verilecek ceza 20 yıl ile 24 yıl ağır hapis cezası olacağı, TCK.nun 79. maddede "sanığın işlediği bir fiil ile kanunun muhtelif hükümlerini ihlal ettiği takdirde bunlardan en şedit ceza ile cezalandırılması" yolundaki hükmü karşısında TCK.nun 448. madde ile ceza verilmesi yolundaki Dairemizin müstekar içtihatları gereğince sanık Musa hakkında TCK.nun 66. maddesi sirayeti ile 449 ve 66/son madde yerine TCK. nun 79. madde nazara alınarak 448. madde ile cezalandırılması gerekeceğinden müdahil vekilinin temyizi veçhile adı geçen sanık hakkındaki hükmün (BOZULMASINA)..
Sanık Osman'ın kasten adam öldürme suçundan dolayı TCK.nun 65/3. maddesi delaleti ile 449. madde ile cezalandırılması yolunda Üye Vural Savaş'ın, adı geçen sanık hakkındaki delillerin mahkumiyet için yeterli olmadığı yolunda; Üye Osman Şirin'in muhalefeti ile oyçokluğu ile, diğer hususlarda oybirliği ile 5.2.1996 günü karar verildi.
KARŞI DUŞÜNCE
Oluş anını gören bulunmamaktadır. Sanık Musa, babasına ait olan tabancayı alarak olay yerine geldiğini ve balta ile hudut kazıklarını kesmeye başlayan maktül amcası Mehmet'i tabanca ile müteaddit atışlar yaparak yere düşürdüğünü, elinden baltasını da alarak kafası ve vücudunun müteaddit yerlerine vurmak suretiyle öldürdüğünü savunmaktadır. Bu savunması safahatta değişmemiştir.
Sanık Osman ise öldürme olayına karışmadığını maddi yada manevi destekle yardımcı da olmadığını açıklayagelmektedir.
Olay yerinden bir kilometre uzakta bulunan ve aradaki dere yatağının karşısındaki arazisinde çalışmakta olan tanık Mehmet, "ağabey kesme" sözünü duyduğunu, bu sözün ağabeyi sanık Osman'a ait olduğunu sandığını, Osman ile oğlu Musa'nın birbirine yakın çalıştığını farkettiğini ancak mesafenin uzaklığı ve çalışılan yerin fındıklık oluşu nedeniyle ayrıntıları göremediğini, bir kişinin maktül Mehmet'in üstüne gittiğini görebildiğini, ancak önceki olayları belirleyemediğini, olay mahalline vardığında öldürme hadisesinin çoktan sonuçlandığını açıklamış, bu beyanları safahatta değişiklik arzetmemiştir.
Öldürmenin önceden tasarlanmadığı, maktülün icapsız yere hudut direk ve fıraktilerini kesmesi nedeniyle acil bir kızgınlığın ürünü olarak başlayıp sonuçlandığı bellidir.
Sanıkların baba-oğul olması ve baba Osman'a ait tabancanın oğul Musa tarafından taşınması nedeniyle onun tarafından kullanılması doğal olacağı gibi, maktülün yeren düşen baltasının da aynı sanık tarafından kullanılarak, yenilemeyen hıncının sevkiyle maktüle vurulmasında mantığa ve yaşamın alışılmış oluş tarzlarına aykırılık bulunmamaktadır.
Başlayıp sonuçlanması ani olan bu hadisede, olay öncesi birbirine yakın çalışan baba-oğul sanıkların birbirine maddi yada manevi destek verdiğinden söz edebilmek, ancak ve mutlaka açık kanıtlarla mümkün olabilir. Oysa dosya içeriği böyle bir kanıt taşımamaktadır.
Bu hal karşısında sanık Osman'ı olayın asli faillerinden saymak yada fer'i fail kabul ederek cezalandırmak, ancak tahmine ilişkin yakıştırmalarla mümkün görülebilir.
Olay sonrasında köye gelen jandarmaya sanık Osman'ın adını önce Ahmet olarak söylemesi de suça iştirakin karinesi sayılmaktan uzaktır.
Mahkumiyet kararı kesin, tutarlı ve yeterli kanıtların varlığını gerektirir.
Tabanca ve baltayı kendisinin kullanarak maktül amcasını öldürdüğünü itiraf eden sanık Musa'nın bu beyanlarını reddetmek ve "mademki aynı tarlada sanık Osman da çalışıyordu ve iki tür aletle ölüm gerçekleştirildi Osman da asli faildir" düşüncesiyle, tahmine dayalı bir kabul sonucu sanık Osman'ı da sorumlu tutmak doğru olmamalıdır.
Bu düşüncelerle ve sanık Osman'ın beraati gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun görüşünü paylaşamıyor, benimsediğim sair bozma nedenlerine ilaveten bu hususun da bozma nedeni yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Osman ŞİRİN
Üye