 |
TC
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E. 1995/1866
K. 1995/2064
T. 28.6.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- YARGILAMA SÜRECİNDE SANIĞIN AKIL
HASTALIĞINA YAKALANMASI
KARAR ÖZETİ: İşlediği iddia olunan suçlara karşı ceza ehliyeti tam olan, ancak TCK.nın 46. maddesine mümas akıl hastalığına yargılama sürecinde yakalanan sanık hakkında muhakemenin durmasına hükmedilmeli, sanık bir akıl hastalıkları hastanesinde muhafaza, müşahade ve tedaviye tabi tutulmalı, amaca uygun aralıklarla salaha ulaşıp ulaşmadığı sorulup saptanmalı, hakkında kurulacak ceza yaptırımı hükmünün nedeni ve sonuçlarını idrak derecesinde salaha kavuştuğu bildirildiğinde yargılama başlatılmalı, iyileştiğinin raporla belirlenmesini takiben hakkında hüküm kurulmalıdır. Bu süreçte sanığın tutukluluk halinin Usul Yasasına uygun periyotlarla değerlendirilmesi yapılmalıdır.
(1412 s. CMUK. m. 253) (765 s. TCK. m. 46)
Osman'ı kasten öldürmekten, Affan'ı kasten öldürmeğe tam derecede teşebbüsten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Hasan'ın yapılan yargılanması sonunda; hükümlülüğüne ilişkin, (Rize Ağır Ceza Mahkemesi) 'nden verilen 82.1995 gün ve 57/12 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve hüküm kısmen re'sen de temyize tabi bulunmuş olduğundan, dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
27.2.1993 tarihinde Osman'ı öldürdüğü ve Affan'ı öldürmeye kalkışıp yasak silah taşıdığı iddiasıyla hakkında kamu davası açılarak yargılanan ve cürümleri sabit addedilerek hükümlendirilen sanık Hasan'ın;
1.10.1993 tarihli oturumda sergilediği davranışlarından esinlenilerek cezai ehliyetinin saptanması yönünden müşahade sürecine girişilip Adli Tıp Gözlem ve 4. İhtisas Kurullarının birbirine aykırı görüş bildirmesi nedeniyle Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor istendiği, Genel Kurulun 8 Aralık 1994 gün ve 206 sayılı mezkür raporunda, sanığın olay tarihinde müsnet suçlara karşı ceza ehliyetinin tam olduğuna, ancak ilk olarak 1.10.1993 günlü oturumda mahkeme heyetince saptanan ve Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu'nca da müşahade olunan "eksitasyon halinin olay tarihine teşmil edilemiyeceğine" karar verildiği ve bu görüşe itibar zorunluluğu doğduğu anlaşılmakla;
İşlediği iddia edilen suçlara karşı ceza ehliyeti tam olan ancak TCK.nın 46. maddesine mümas akıl hastalığına yargılama sürecinde yakalanmış bulunan sanık hakkında, muhakemeye devama ve neticelerini idrakten aciz bulunacağı cezalar tertip etmeye yasal olanak bulunmadığından; CYUY.nın 253. maddesi mucibince "muhakemenin durmasına" hükmedilmeli, sanık bir akıl hastalıkları hastanesinde muhafaza, müşahade ve tedaviye tabi tutulmalı, amaca uygun aralıklarla salaha ulaşıp ulaşmadığı sorulup tıbben saptanmalı, hakkında kurulacak ceza yaptırımı hükmünün nedeni ve sonuçlarını idrak derecesinde salaha kavuştuğu bildirildiğinde durma işlevine son verilip yargılanması başlatılmalı, bu süreçte sanığın tutukluluk halinin Usul Yasasına uygun periyotlarla değerlendirmesi yapılmalı, iyileştiğinin tıbbi raporla belirlenmesini takiben sanığın hukuki durumu değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır.
Bu merasime uymayan ve tam akıl hastalığının yargılamaya ve yükümlendirilmeye engel olduğunu gözetmeyen yerel mahkemenin mahkumiyet kararı usule aykırıdır.
Bu nedenlerle, sanık müdafiinin temyiz itirazı isabetli bulunduğundan tebliğnamedeki esasın incelenmesine ve onamaya yönelik görüşün reddiyle sair cihetleri değerlendirilmeyen kararın evvelemirde bu usuli nedenle (BOZULMASINA), 28.6.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.