 |
T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi
E: 1991/2017
K: 1991/2370
T: 15.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
3713/m.Geç.3,Geç.4
647/m.19
765/m.17
Muhtelif suçlardan hükümlü olup Keskin Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26.6.1980 gün ve 1980/67 Müt. sayılı kararı ile içtimaen 24 sene ağır hapis, 2 sene 6 ay hapis cezasına hükümlü Ekrem'in işbu cezasının infaz sırasında Kars Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26.10.1984 gün ve 1984/117 Müt. sayılı kararı ile 26.10.1984 tarihinden itibaren şartla tahliye edildiği ve bihakkın tahliye tarihi dolmadan 14.1.1988 tarihinde işlemiş olduğu 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan Akşehir Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17.3.1988 tarihinde kesinleşen 9.3.1988 gün ve 1988/34-77 sayılı ilamıyla 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılması üzerine Kars Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26.10.1984 gün ve 1984/117 Müt. sayılı şartla tahliye kararının geri alınmasına dair Keskin Ağır Ceza Mahkemesi'nin 5.4.1988 gün ve 1988/34 Müt. sayılı kararı ile bakiye cezasının infazı sırasında 12.4.1991 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 3713 sayılı Kanunun geçici maddesi hükümlerine göre şartla tahliye talebinin reddine dair, Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 26.4.1991 gün ve 1991/287 Müt. sayılı karara vaki itirazın kabulüne dair mercii Sandıklı Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 13.5.1991 gün ve 1991/62 Müt. sayılı kararı havi dosya tetkik olundu:
KARAR :
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun geçici 1. maddesinin hükümlülerin şartla salıverilme süreleri ile ilgili bulunduğu, madde hükmünün şartla salıverilmeden sonra suç işlemeleri nedeniyle salıverme kararının geri alınmasına karar verilenlere teşmil edilemeyeceği, maddedeki; "..iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın.." ibaresinin de hükümlünün cezaevi koşullarındaki durumuna ve henüz şartla salıverilmeden yararlanmamış olanlara taallük ettiği, geçici 1. maddede şartla salıverme süreleri ile ilgili özel hükümler düzenlendiğine göre maddenin salıverilme kararı geri alınanlara uygulanmasının TCK.nun 17. maddesinde yer alan; ".. bir daha şartla salıverilmeden yararlanamaz" hükmüne de aykırı olacağı ve bu nedenlerle 8.4.1991 tarihine kadar işlediği suçtan şartla salıverildikten sonra deneme süresi içinde istediği başka bir suçtan dolayı şartla salıverilme kararı geri alınan hükümlü hakkında 3713 sayılı Kanunun geçici maddesinin uygulanmayacağı, bu hükümlünün suçu işlediği tarihten sonra kalan cezasının aynen infaz edileceği, ancak ikinci suçun geçici madde hükmünün uygulanabileceği benzer bir olay nedeniyle de Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin 8.7.1991 gün ve 3327-3495 sayılı ilamda gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden bahisle;
Tarzındaki gerekçeyle Sandıklı Ağır Ceza Mahkemesi'nin 13.5.1991 gün ve 1991/62 Müt. sayılı kararının CMUK.nun 343. maddesine göre bozulması Adalet .Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 6.8.1991 gün ve 31914 sayılı tebliğname ile istenilmiş olmakla; dosya tetkik ve aşağıdaki karar tesbit olundu.
Kanunlar lafzıyla ve ruhuyla meridirler. "Terörle Mücadele Kanunu" matlabı ile sevkedilen ve 12.4.1991 tarihinde yürürlüğe konan 3713 sayılı Kanun çok amaçlı ve çok yönlü nev'i şahsına münhasır bir kanundur, kanun yapma sanatına ve hukuk tekniğine tam uygunluğu söylenemez. Esasen bir kısım normların tatbikata intikalinde tereddüt yaratabilir olması, eşyanın tabiatı icabı bulunmakla, hukuki yoruma ihtiyaç duyulabilir.
Yazılı emir konusu infazla ilgili olduğundan önce vazu kanunun bu konudaki maksadının kesin çizgilerle belirlenmesi gerekir. Ülkemizde diğer ülkelerin aksine gerek sosyal gerekse siyasi ihtiyaçtan oldukça kısa süreli aralıklarla birçok af kanunu çıkarılmıştır. Özellikle, 1960-1974 yılları arasında yoğun şekilde 113-134-218-780-1803 sayılı Kanunlar yürürlüğe konulmuştur. Bu durum bir alışkanlık ve toplumun belli bir kesimi için beklenti kaynağı olmuş, aradan geçen uzun yıllara rağmen gerçekleşmeyen umut ve hayaller cezaevlerini patlama noktasına getirmiştir. Bu ihtiyaca cevap vermek için basına önce af değil geniş kapsamlı tecil sözleri yansımış, konu ciddiyet kesbedip, resmi çalışmalar başlayınca da infaz hukukundaki meşruten tahliye müessesenin ve ihyası ve belirli bir tarihi kapsayacak suçlar ve hükümler için kısmi ( AF )'a yaklaşık geçici düzenlemeler yapılması amaç edinilmiştir.
3713 sayılı Kanunun bu hususa metaallik gerekçesinde aynen ( diğer yandan toplumsal barışa katkı sağlamak üzere çeşitli nedenlerle suç işlemiş kişileri tekrar topluma kazandırmanın ve kendilerine bu hususta bir fırsat tanımanın da gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, bunu sağlamak için geçmişte çıkarılan ve cezaları bütün neticeleri ile ortadan kaldıran af kanunlarını suçluluğu önlemek yerine aksine sonuç vererek affı takiben cezaevlerinin kısa bir süre sonra dolmasına ve özellikte affa mazhar olmuş kişilerin bir kısmının tekrar suç işlemesini önleyemediği gözönünde bulundurularak cezaların bütün neticeleriyle affı yerine mahkemelerce kesinleşmiş mahkumiyetlerin infazının geri bırakılmasına karar verilmesi, bu durumda olanların dava veya ceza zamanaşımı süresi içinde tekrar suç işlemeleri halinde infazı geri bırakılan cezalarını çekmeleri ve şartla tahliye hükümlerinden yararlanmamaları şeklinde düzenleme yapılması halinde yukarıda sözü edilen sakıncaların ortadan kalkacağı düşünülmektedir" denildikten sonra, maksat açıkca ( ............. ) toplumsal barışa katkı sağlamak üzere çeşitli nedenlerle suç işlemiş kişileri topluma kazandırmak için kesinleşmiş mahkumiyetlerin infazının bir defaya mahsus olmak üzere mahkemelerince geri bırakılmasına imkan sağlanmaktadır deyimiyle özetlenmiştir. Görüldüğü üzere kanun koyucu kesinleşmiş bütün mahkumiyetlerin infazını, bir kereye mahsus olmak üzere durdurarak atıfette bulunmayı murad etmektedir.
Gerekçesi bu olmakla beraber tasarı yasa haline getirilirken bu şekilde metinleştirilmemiş, aynı maksada matuf; ancak kesinleşmiş mahkumiyetlerin infazının tehiri değil, 8.4.1991 tarihine kadar açılmış ve açılacak olan davalarla mahkumiyetle sonuçlanan davaların sanıkları tutuklu veya hükümlülerinin ölüm cezalarında 10, müebbet ağır hapisle 8 yılını ve diğer hürriyeti bağlayıcı cezalarda da mahkumiyetlerinin 1/5'ini çektikleri takdirde meşruten tahliyeleri benimsenmiş, şartla salıvermenin şartları da ortadan kaldırılmış olmakla istisnaları dışında kayıtsız şartsız tahliyeleri öngörülmüştür. Bu hukuki tasarrufun ismi af olmamakla birlikte neticelerinden kat'ı nazar, genel kısmi af görüntüsü verdiği ve tasarının gerekçesindeki amacı yansıttığı da bir vakıadır. İstisnalarına geçici 3 ve 4. maddelerde yer verilmiş, bu istisnalar dışında istisna kabul edilmemiştir. Binnetice 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 19. maddesiyle, TCK.nun meşruten tahliyeye mütedair 17. maddesini, bu kanunun tatbikatında askıya almıştır. Özetle, 3713 sayılı Kanun, 8.4.1991 tarihine kadar işlenmiş suçlarda öncelikle ve kayıtsız şartsız uygulanacaktır.
Diğer yandan, bir an için tebliğnamedeki derpiş olunan görüşün müsbet açıdan teemmülü halinde, hem kanun vazının maksadından tamamen uzaklaşılmış olacağı, hem de uygulamada pekçok nahakşinas durumların tahaddüs edebileceği de bir gerçektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 7.10.1991 gün ve Esas: 230, Karar: 261 sayılı içtihatları da bu doğrultuda tekerrür etmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla, Yazılı Emre müstenit tebliğnamedeki bozma düşüncesinin (REDDİNE), infaza taalluk eden müteakip işlerin mahallince ifası zımmında dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı'na İADESİNE, 15.10.1991 günü oybirliği ile karar verildi.