 |
T.C
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/5581
K: 2004/7056
T: 10.06.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÇEKTE KEŞİDE YERİNİN OLMAMASI
- HAMİLİNE DÜZENLENEN ÇEK
- HAVALE AKDİ
6762 s. TK/692,693
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, davalının müvekkil aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine konu olan belgede keşide yeri olmadığından çek vasfında kabul edilemeyeceğini belirterek, davacının borçlu olmadığının tesbiti ile %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibine konu belgenin çek niteliğinde olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine, icra takibine konu belgenin kambiyo senedi niteliğinde olup olmadığı hususunun resen nazara alınacağı gerekçesi ile takibin durdurulmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dava hamiline düzenlenen ancak, keşide yeri bulunmayan çekle yapılan takibe karşı ciranta tarafından hamile karşı açılan menfi tesbit davasıdır.
TTK. nun 692/5 .maddesi hükmüne göre çekte keşide yerinin gösterilmesi şarttır. Dava konusu belgede, ise, keşide yeri gösterilmemiştir. Keşidecinin adı ve soyadı yanında da herhangi bir yer ismi bulunmamaktadır. Anılan bu eksiklik TTK. nun 693. maddesinde yazılı istisnalar dışında kaldığından dava konusu belgenin çek olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan konusu belge hamiline düzenlenmiştir. BK. nun 457. devamı maddelerinde yer alan havale akdine ilişkin hükümler gözetildiğinde olayda bir havalenin varlığından bahsedebilmek için lehtarının kim olduğunun belirlenmesi gereklidir. Dava konusu belgede lehtar adı yazılı değildir, hamiline düzenlenmiştir.
Bu itibarla, mahkemenin belgenin havale hükmünü taşıdığı yönündeki kabulünde isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan bu yönler gözetildiğinde davalının davacıdan alacaklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkemenin bu yönü gözden kaçırarak ispat külfetinde yanılgıya düşmek suretiyle davacının davasını ispat edemediğinden bahisle davanın reddine karar vermesinde isabet bulunmamaktadır.
2- Davalı vekilinin temyizine gelince, mahkemece, takibin borçlular İ. A. ve M. E. aleyhine yapıldığı gözetilmeden davada taraf olmayan davadışı İ. A. ı da etkileyecek şekilde talep dışına açıklarak takibin durdurulmasına karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı, (2) bentte açıklanan nedenlerle davalı H. A. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.